Yumurta kabuğunu beğenmiyor
Çok kırıldım Doğu Bey'e. Tırnak içinde demeyeyim, avuç içindeki (artık kimin avucunun içindeyse) aydınlara millet beğendiremiyoruz ya... Milletin nüfus kütüğünü yazmış, belki biraz utanırlar diye. Hakikaten darıldım yani. Cuma günü niyetine girdim, üşendim, pazar günü yazar, pazartesi yayınlarım dedim. Aha, Aydınlık'ta nal gibi yazmış.
Canı sağolsun, elleri, aklı dert görmesin... de gitti bizim gül gibi yazı.
Geçtiğimiz günlerde "Batsın bu dünya" diye bir yazı yazmıştım. Bir dünyanın batması yeni bir dünyanın doğması demektir mealinde bir şeydi. Gitti bizim gül gibi yazı dediğim an geldi bizim gül gibi yazı. Okuyacaksanız eğer, yazayım.
Biz Rumeli göçmeni bir aileyiz. Üsküp'e yakın Köprülü'den. Bizim oraların ilginç deyimleri vardır. Anasına-babasına, büyüklerine, atalarına laf söyleyene, "Yumurta kabuğunu beğenmez" derler. Biraz ağzı bozuk olanlar, "Aç da kıçına bak" diye alay eder bu tiplerle.
Kendileri neymiş ki milleti beğenmezler?
Sazcı Ömer'in Fransız lobilerinin adamı olduğunu bilmeyen mi var? Dünyada o detone sesle bu kadar meşhur olmasının biricik sebebi o lobi değil mi? Yunan lobisi, Ermeni lobisi, son zamanlarda PKK/HDP lobisi ayakta tutmadı mı? Uğur Mumcu'ların, İlhan Selçukların yanına sokulabildi mi hiç?
Alevi deyişlerini satabilmek için adlarından Ömer'i atan, soyadının yarısını yok eden bu avuç içi aydınlar ne verebildi Türk milletine?
Yükselen değerlerle geldi 1980'lerin ortalarında, Turgut Özal kültürüyle yetişenlere seslendi, neoliberalizmin batışıyla gidiyor. Çığlıkları veda çığlıklarıdır.
Kırk yıldır bunalım şiirleri yazdılar, bireysel hürriyet diye bağırdılar, belden aşağıya esprilerle gişe yaptılar. Sinema diye çektikleri matah bir şey olsaydı millet hala Kemal Sunal'ı izler, Tarık Akan'ı özler miydi?
Hangi toplumsal mücadelenin içinde yer aldılar da adları Eşkiya'ya çıktı? Hangisini maden ocaklarının önünde nöbette gördünüz? Tarık Akan, Levent Kırca Silivri duvarlarını yıkarken hangi fare deliğinden izliyorlardı manzarayı?
Muhabirliğe birlikte başladıkları arkadaşlarını çalıştıkları gazetelerden televizyonlardan yöneticilik koltuğu ve üç kuruş para için bunlar kovmadı mı? Gazeteciler Cemiyeti lokalinde yan yana masalarda kafa çektikleri günleri unutup, plazalarda kendileri için ayrı, çalışanlar için ayrı yemek salonları düzeltenler bu avuç içi aydınlar değil miydi?
Ya sendikadan ya gazeteden istifa et diyenler, duvara "Reklam haberden önce gelir" yazanlar, muhabir takımının tek sığınağı sarı basın kartına yapılan indirimleri kaldırtanlar, bayram gazetesinin canına ot tıkayanlar...
En baba şairleriniz kim? "Seher vakti burda kimler ağlamış/Çimenler üstünde gözyaşları var" gibi bir şey yazabildiler mi?
En şahane romancınız, öykücünüz Ferhat ile Şirin'in, Kerem ile Aslı'nın, Keloğlan'ın, Köroğlu'nun yanından geçebildi mi?
Kulağınıza üflenenleri sattınız hep. Şeyh Bedreddin olup bir Varidat koyabildiniz mi masanın üzerine? Yunus'un tek dizesini yazamadınız, yazamazdınız. Beğenmediğiniz millet yazdı onları, beğenmediğiniz millet yaptı.
Şimdi bunlara millet beğendiremiyoruz. Kravatlı, matruş Molla Kasım bozuntuları.
