23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yunan profesörden Atina'ya ders: Tek yol Türkiye ile ortaklık!

Yunan Profesör Panayotis İoakimidis, ülkesinin Türkiye'yi sınırlayacak gücü olmadığını belirterek, ortaklık yapmanın en faydalı yaklaşım olduğunu söyledi.

Yunan profesörden Atina'ya ders: Tek yol Türkiye ile ortaklık!
A+ A-
TEVFİK KADAN

Yunanistan'da yayınlanan bir yazı, "ülkede hala sağduyulu, rasyonel aklı işleten" birilerinin kaldığını gösterdi.

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı danışmanı, eski büyükelçi ve uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Panayotis İoakimidis, in.gr sitesinde ezberbozan bir makale yayınladı.

Türkiye'yi bölgesel bir güç olmaktan alıkoymaya yönelik her türlü politikanın çıkmaza gireceğini yazan Prof. İoakimidis, “Sınırlama stratejisini, yüksek maliyetler ödemeye istekli, açıkça daha güçlü bir ülke izleyebilir. Fakat ne biz ABD'yiz, ne de Türkiye Sovyetler Birliği!” ifadelerini kullandı.

Prof. İoakimidis, Yunan basınında oldukça tartışılan yazısında şu değerlendirmelerde bulundu:

'TÜRKİYE'Yİ SINIRLAMAK ÇIKMAZ SOKAKTIR'

“Nordic Monitor'e (30/12/2021) göre Türkiye; kitle imha silahları, uzun menzilli füzeler ve muhtemelen nükleer silahlar da dahil olmak üzere 'Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'nı ihlal eden gelişmiş silah sistemleri üretmeye yönelik bir programı teşvik ediyor. Bu vesileyle şuna bir açıklık getirelim: Atina'nın Türkiye'nin bölgesel bir güç haline gelmesini engellemek adına uyguladığı politika çıkmaz bir sokaktır, etkisizdir ve imkansızdır. Bu yaklaşım hiçbir sonuç getirmeyecek ve çok fazla kaynak israf ediyoruz. Bunu ne kadar erken anlarsak o kadar iyi. Sorunların barışçıl çözümü için uluslararası hukuka dayalı (ama etkin olmayan) diyalog politikasından bahsetmiyorum. Türkiye, akut ekonomik sorunlarına rağmen zaten yarı bölgesel bir güçtür. Ve daha fazlası olmayı hedefliyor; periferik sistemde ve ötesinde hegemonik bir güç. Bu bizde elbette kutsal bir öfkeye neden oluyor. Fakat bunda garip bir şey yok. Realist ekolün önde gelen düşünürü J. Mearsheimer, yakın zamanda şunları yazdı: 'Demokrasi olsun ya da olmasın, bütün büyük ülkeler hegemonyayı aramaktan başka seçenek görmezler.' İşte Türkiye de kendisini büyük bir güç olarak görüyor.

“Bir ülkeyi, özellikle de orta büyüklükteki bir ülkeyi güçlü kılmanın başka yolları da var elbette. Örneğin Yunanistan'ın Avrupa Birliği'ne katılımıyla yaptığı gibi daha geniş, güçlü bir uluslarüstü sisteme entegre olmak. Ancak bu tercihin 2007'de Türkiye tarafından kaldırıldığı/reddedildiği (Fransa'nın sorumluluğunda) biliniyor. O zamandan beri Cumhurbaşkanı Erdoğan bölgesel güç çalışmalarını başlattı. Peki böyle bir rol için koşulları uygun mu?

“Öncelikle Türkiye, bölgenin en kalabalık ülkesidir. Komşu ülkelerden sadece İran'ın buna karşılık gelen bir nüfusu var. En büyük ekonomiye (Yunan ekonomisinden dört kat daha büyük) sahip ve dünyanın en büyük 10'ncu ekonomisi olmayı hedefliyor. Ekonomisinin büyüklüğü nedeniyle G20 grubunun bir parçası. Güçlü bir silahlı kuvvetleri var. Önemli bir savaş endüstrisine sahipler ve bahsettiğimiz gibi uzun menzilli füzeler veya nükleer silahlar da dahil olmak üzere gizli silah programları geliştirebilirler. Ayrıca dikkate değer bir 'yumuşak güç' olarak da değerlendirilebilirler çünkü ihracat yapıyorlar. Dünya çapında diziler çekiyorlar. Ve elbette, milliyetçilik ideolojisiyle dolu bir rejimleri var.”

SINIRLAMA VE ANGAJMAN

“Esasen iki strateji vardır: Sınırlama ve angajman. Sınırlama stratejisini, yüksek maliyetler ödemeye istekli, açıkça daha güçlü bir ülke izleyebilir (Sovyetler Birliği ve Çin'e karşı ABD'nin yaptığı gibi). Ancak Yunanistan bu stratejiyi Türkiye'ye uygulamaya çalışıyor. Bunun için güvenilmez ülkelerle askeri ittifaklar kuruyor, ülkedeki ABD varlığını genişletiyor, kendini donatıyor, yaptırımlar arıyor ve Türkiye'nin bölgesel-hegemonik bir güç olmasını engellemek için elinden geleni yapıyor. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan iktidarı bıraksın ya da bırakmasın; Türkiye'deki tüm siyasi kuvvetler sınırlama stratejisinde açıkça bir kuşatma ve parçalanma sendromu görüyor (Sevr Antlaşması Sendromu). Bu nedenle karşılıklı yarar sağlayabilecek tek strateji, Avrupa ortamına ve bölgenin koşullarına uyarlanmış bir angajman stratejisidir. Böyle bir stratejik ortaklığın unsurları şunları içerecektir:

  • Türkiye'nin Avrupa'ya entegrasyon hedefinin canlandırılması ve 'Helsinki' türünde yeni bir ilişki kurulması. Göz ardı etmeyelim ki; Türkiye, Avrupa güvenlik sisteminin bir parçası olarak kabul ediliyor. Biz her ne kadar öyle görmek istemesekte...
  • Türkiye'nin bölgesel bağlamdaki yapılara entegrasyonu. Örneğin Doğu Akdeniz'de dışlanmaması gibi...
  • Türkiye'nin demokratik düzene dönüşüne yardımcı olmak, sivil toplumu güçlendirmek, hukukun üstünlüğünü savunma vb.,
  • Hepsinden önemlisi; iki ülke arasındaki sorunların hukuki yaklaşımların ötesinde ele alınması.

Yunanistan'ı koruyan ve geleceğine yatırım yapmasına izin veren tek politika budur. Unutmayalım ki siyasi sınırlama, karşı tarafı, bedeli ne olursa olsun çok daha saldırgan ve uzlaşmaz yapmaktadır ki bu, Türkiye için katlanılabilir bir durumdur. Elbette sınırlamanın başarısı için Sovyetler Birliği örneğinden bahsedilebilir. Ama ne Yunanistan ABD'dir, ne de Türkiye Sovyet Birliği. Şimdi bir paradigma değişikliğine ihtiyacımız var.”

Yunanistan ABD Yunanistan Dışişleri Bakanlığı atina için tek yol türkiye ile ortaklık Yunan Profesör Panayotis İoakimidis NORDIC MONITOR sovyetler birliği g20 ülkeleri