Yunanistan Girit’te tehlikeli oyun oynuyor
Yunanistan, Ege'den bir önceki adım olarak Girit'in güneyinde deniz yetki alanlarını 12 mile çıkarmaya hazırlanıyor. Karar öncesi Girit çevresini sismik faaliyetler için ABD'lilere tahsis eden Yunanlar, bölgede üst üste tatbikatlara başladılar
Yunanistan, üç adımlı kara suları planının ikinci fazında Girit'in güneyindeki kara sularını 12 mile çıkarmaya hazırlanıyor. 20 Ocak 2021'de İyon Denizi'nde 12 mil adımını atan Atina yönetimi, bu adımı “önce Akdeniz'e ardından Ege'ye genişletmeyi” planlıyor. Yunan basını da yeni düzenleme için gerekli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin hazır olduğunu ve bunun doğrudan Birleşmiş Milletler (BM)'e sunulabileceğini yazıyor.
Söz konusu aşamada, Atina yönetiminin Büyük Çuha, Küçük Çuha ve Girit hattının kara sularını 12 mile genişletmesi bekleniyor. Bu adaların Ege'de değil Akdeniz'de yer aldığını ileri süren Yunanlar, böylece TBMM'nin 1995 tarihli “casus belli” olarak anılan kararının da devreye girmeyeceğini hesaplıyor. Fakat Yunan'ın evdeki hesabı, çarşıya pek uymuyor...
95 KARARI DEVREYE GİRER
Doğu Akdeniz ile Ege Denizi ayrımı; Büyük Çuha, Küçük Çuha, Girit, Kaşot, Kerpe ve Rodos adalarının Akdeniz’e bakan uçlarından geçerek Akyar Burnu’na uzanan bir hattı kapsıyor. Bu hat, Türkiye tarafından 3 Aralık 2010 tarihinde Uluslararası Hidrografi Organizasyonu (IHO)'na deklare edildi. Yunan tarafı da pek çok kez söz konusu adaların Ege'nin bir parçası olduğunu resmi ağızlardan ilan etti. Dolayısıyla Girit hattında yapılacak herhangi bir düzenleme, doğrudan TBMM'nin “casus belli” kararının kapsamına giriyor. Çünkü söz konusu düzenleme, Girit geçitlerini serbest geçişe kapatarak Türkiye'nin açık denizlere çıkış özgürlüğünü büyük oranda kısıtlıyor. Her ne kadar Atina yönetimi, kara sularında “Zararsız Geçiş Rejimi” uygulanacağını iddia etse de, bu sularda Yunan iç hukukunun geçerli olması kabul edilebilir görünmüyor.
LİBYA DA TEPKİLİ
Benzer şekilde meşru Libya yönetimi de Atina'nın kara sularını 12 mile çıkarmasının kendi deniz alanlarına tecavüz edeceğini belirtiyor. Libyalı aktivist Mutez Muhammed bin Zehra, “Yunanistan'ın Girit Adası'nın kara sularıyla ilgili tutumu bir gasp girişimidir.” derken, eski Libya Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Saniye Fercani, “Öyle inanıyorum ki Libya ile Türkiye arasındaki mutabakat muhtırası Yunanistan'ın Girit kara suları konusundaki inadına karşı iyi bir cevap niteliğinde.” değerlendirmesinde bulunuyor.
GİRİT ÇEVRESİNİ EXXON'A VERDİLER
Yunan tarafı, Girit hattında 12 mil kararı öncesi bölgede yoğun sismik ve askeri faaliyetler yürütüyor. Son olarak İyon Denizi ile Girit Adası çevresinde çok geniş bir sahada NAVTEX ilan eden Yunanlar, bölgede ABD'li enerji devi ExxonMobil'in sismik araştırmalara başlayacağını duyurdu. Duyurunun ardından SANCO SWIFT isimli sismik araştırma gemisi, dün demir alarak bölgeye gitti. NAVTEX'te araştırmanın bitiş süresi ise belirtiledi. Araştırmaların ardından Exxon'un bölgede sondaja başlaması öngörülüyor.
ÜST ÜSTE TATBİKATLAR
Diğer yandan Yunanlar, bölgede Suudi Arabistan ile birlikte "Falcon Eye 3" isimli tatbikata başladı. 18 Kasım'a kadar sürecek tatbikat için Suudiler, Girit'teki Suda Üssü'ne savaş uçaklarını gönderdi. Tatbikat kapsamında suüstü platformlarını (gemiler, sondaj kuleleri vs.) savunmaya yönelik senaryoların oynanacağı ve çeşitli hava araçlarının ortak muharebe kabiliyetlerini geliştirmenin hedeflendiği kaydedildi. Tatbikata 6 adet F-15 savaş uçağı, 7 adet C-130 nakliye uçağı ve 1 adet çok maksatlı havadan yakıt ikmal uçağının katılacağı bildirildi.
Yunanistan'ın, Falcon Eye 3 tatbikatının ardından da 19-25 Kasım tarihleri arasında Mısır ile “Medusa” tatbikatına başlayacağı kaydedildi.
Yunanistan Deniz Kuvvetlerine ait bir fırkateynin ise geçen hafta ABD, İsrail, Fransa, İtalya, Mısır ve İngiltere'nin katıldığı "Nemesis 2022" isimli çok uluslu tatbikatı için Kıbrıs'a gittiği öğrenildi.
Yunan Hava Kuvvetleri, Fransa'dan sipariş ettiği 24 Rafale savaş uçağından 2'sinin daha kendilerine teslim edildiğini, böylece envanterdeki Rafale sayısının 8'e çıktığını duyurdu. Yunanistan'ın 8 Rafale tipi savaş uçağından 2'si yeni, 6'sı ise ikinci el.
GİRİT GEÇİTLERİ NEDEN ÖNEMLİ?
Girit geçitlerinin önemini, Rus Devlet Konseyi Üyesi Peter Durnovo yıllar önce anlatmıştı. Boğazlardaki kısıtlamalar olmasa dahi güney yolunun tehlikeli olacağından bahseden Durnovo, Rusya'nın İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını alsa bile bu başarının stratejik bakımdan boş olacağını kaydediyor: “Boğazlara hakim olmak bize açık denizlere bir çıkış sağlamayacaktır. Çünkü diğer tarafta, hemen hepsi karasularından oluşan, üzerine bir çok ada serpiştirilmiş bir deniz vardır ki; boğazlar olsun ya da olmasın her giriş ve çıkışı bize kapatmakta hiçbir zorluk çekmezler.” Henry Kissenger da Durnovo'ya atıf yaparak, “Bu basit jeopolitik gerçeğin nasıl olup da İstanbul'u fethetmek isteyen 3 kuşak Rus'un ve onları önlemeye kararlı İngilizlerin gözünden kaçtığını anlamak bir sır olarak kalacaktır.” değerlendirmesinde bulunuyor.
‘KÜRDİSTAN PLANINDAN FAYDALANMALIYIZ’
Yunan basınında ise Atina'nın planlarına yönelik önemli bir analiz yayımlandı. Pentapostagma'da şu değerlendirmeler yer aldı:
“ABD, Türk yayılmacılığına karşı bir Kürdistan Klonu (Suriye-Irak) yaratmaya hazırlanıyor. Bu plan çerçevesinde Kıbrıs, NATO'nun en büyük ve en gelişmiş üssü olacak. Aynı zamanda Kıbrıs'ın konumu itibarıyla AB'ye kesintisiz enerji transferini sağlayacak bir merkez olması hedefleniyor. ABD'nin amacı; Akdeniz, Boğazlar, Karadeniz ve Hazar’ın bir bölümünde kontrolü ele alarak Avrupalıların Rus gazına bağımlılığını sonlandırmak. İşte Yunanistan, Batı'nın bu devasa planlarında, tam ortada, sorunsuz mal akışını ve güvenliği sağlayan çok önemli bir konumda. Ülke olarak bundan faydalanmamız ve en az 30 yıllık silahlanma projelerine devam etmemiz lazım.”
RİYAD'IN PLANI
“Riyad, Körfez'deki Türk hareketlerini açık bir tehdit olarak görüyor. Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerinin Kızıldeniz, Süveyş ve Doğu Akdeniz'i ‘serbest geçiş alanları’ olarak tutmakta meşru çıkarları var. Bu nedenle Riyad, Türkiye'nin Mavi Vatan girişimini acil ve büyük bir tehlike olarak görüyor. Suudi Arabistan'ın boru hatlarını İsrail'e ve Akdeniz'e taşımaya yönelik birçok plana katıldığını hatırlatırız. Bu hat da muhtemelen meşhur East-Med boru hattına dahil olacak. Başka bir deyişle mesele, basit bir savunma işbirliği (Yunanistan-S.Arabistan-BAE-Bahreyn) ile ilgili değil, Avrupa pazarını hedefleyen ve Yunan topraklarında birleşen devasa enerji projeleriyle ilgili.”