08 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Darbecilerin cezası onandı

FETÖ’ye yönelik 15 Temmuz Genelkurmay çatı davasında 17 sanığa verilen 138'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları onandı. Cezası onananlar arasında, Vatan Partisi'nin Milli Devlet Bildirgesi’ni hedef alan eski Tümgeneral Kubilay Selçuk da yer alıyor

Yurtta Sulh Konseyi üyelerine verilen cezalar onandı! Yurtta Sulh Konseyi üyeleri ne kadar ceza aldı? Yurtta sulh Konseyi üyeleri!
A+ A-
AYDINLIK / ANKARA

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince 20 Haziran 2019'da karara bağlanan 15 Temmuz Genelkurmay çatı davasına ilişkin temyiz incelemesini tamamladı.

Buna göre, sözde yurtta sulh konseyinin üyesi olarak gösterilen ve darbe girişiminin "yöneticileri" ve "asli failleri" kabul edilen sanıklar eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve Yüksek Askeri Şura (YAŞ) üyesi eski orgeneral Akın Öztürk ile eski tümgeneraller Kubilay Selçuk, Mehmet Dişli, eski tuğgeneraller Hakan Evrim, Erhan Caha, Mehmet Partigöç, Ali Osman Gürcan, eski tuğamiraller Ömer Faruk Harmancık ve Sinan Sürer, eski albaylar Bilal Akyüz, Cemil Turhan, Fırat Alakuş, Ahmet Özçetin, Murat Koçyiğit, Orhan Yıkılkan, Osman Kılıç ve Muhsin Kutsi Barış’a verilen toplam 138'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları onandı.

Bu sanıklara 26 defa "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan verilen 416'şar yıl hapis cezalarının da onanması kararlaştırıldı. Yerel mahkemece, bu sanıklar hakkında, 3 maktul yönünden "kasten öldürme" suçlamasıyla verilen hapis cezaları, "olası kastla öldürme" yönünden yargılama yapılması gerektiği belirtilerek bozuldu.

ESKİ YAVERLERİN CEZALARI

Daire, 158 sanık hakkındaki mahkumiyet, 24 sanık hakkındaki beraat kararlarını onarken, 29 sanık hakkındaki hükümleri ise çeşitli sebeplerle bozdu. Eski tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'e "kasten öldürmek" suçundan 137 defa verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis ile diğer suçlardan verilen 540 yıl hapis cezalarının onanmasına karar verildi. Daire, olay tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaverliğini yapan eski kurmay albay Ali Yazıcı'ya "anayasayı ihlal" suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapsi uygun buldu. Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın yaveri eski yarbay Levent Türkkan'a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası da onandı.

'ÖRGÜT TÜBİTAK'TA DERİN BİR OLUŞUMA GİTTİ'

Yargıtay kararının gerekçesinde dikkat çeken tespitler yer aldı. Kararda şöyle denildi:

"FETÖ/PDY; Mülkiye, MİT, TSK ve Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde örgütlenerek, 'güvenlik bürokrasisi' ve 'istihbarat' alanında bir ağ oluşturma yoluna gitmiştir. Bu kurumların yanı sıra, bu yapının paralel bir örgütlenmeye giderek istihbarat ağına katmaya çalıştığı kurumlardan birisi de 'TÜBİTAK' olmuş; son dönemde, Türkiye'nin en mahrem kurumlarından birisi olan TÜBİTAK'ta da derin bir oluşuma gittiği anlaşılmıştır."

'İÇ SAVAŞ VE ASKERİ DARBEDEN KAÇINMADILAR'

FETÖ'nün, TSK'yı denetim altına almak için 2006 yılından itibaren emniyet, yargı ve medya mensuplarının organizesinde psikolojik harekete başladığı kaydedilen kararda şu ifadelere yer verildi:

"Örgütün en fazla kadrolaştığı ve egemen güç haline geldiği kurumu TSK olmuştur. FETÖ/PDY'nin en çok bu kuruma sızıp, TSK'yı darbeci, hükümet düşmanı, Ateist bir yapı olarak algılatmış, itibarsızlaştırmış ve bu şekilde sempatizan kazanarak TSK'ya eleman yerleştirme konusunda zorluk çekmemiş, buna karşı TSK içerisinde FETÖ/PDY mensuplarına yönelik hiçbir çalışma yapılmamış, Balyoz, Ergenekon gibi davalarla TSK'nın yıprandığı, somut delil olmadan bir de örgüt unsurlarına yönelik yapılacak çalışmanın TSK'yı huzursuz edeceği, motivasyonunun düşürüleceği ileri sürülerek FETÖ/PDY'nin askeri yapılanmasının araştırılması önlenmiştir. TSK içerisinde bu yapılanmaya güvenerek üst düzey örgüt yöneticileri Türkiye'yi tehdit etmekten, iç savaş ve askeri darbeden kaçınmamışlardır."

FETÖ'NÜN EYLEMLERİ

Kararda, FETÖ/PDY'nin 15 Temmuz darbe teşebbüsünden önceki bazı eylemlerine de yer verildi. Bu eylemler şöyle anlatıldı:

"FETÖ’nün de içinde yer aldığı değerlendirilen eylemler analiz edildiğinde; hiçbir eylemin birbirinden bağımsız olmadığı, adım adım büyük bir stratejinin parçalarını oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bu eylemler incelendiğinde; 2007 yılından itibaren Ergenekon, Selam Tevhid, Balyoz, İzmir ve İstanbul Askeri Casusluk, Kozmik Oda ve 7 Şubat MİT Krizi gibi davalarla, TSK, emniyet ve istihbarat teşkilatları olmak üzere kamu kurumları peş peşe operasyonlarla sarsılmıştır. Davalarla örgüt mensuplarına alan açılması ve alttan gelenlerin kritik yerlere yerleştirilmesinin yanında daha da önemlisi güvenlik güçlerinin morallerinin bozulması, operasyonel etkililiğinin azaltılması... amaçlanmıştır. Terör örgütünün yolsuzluk soruşturması adı altında kendisine bağlı polis, jandarma, savcı ve hakimler aracılığı ile hükümeti hedef aldıkları 17/25 Aralık eylemleri gerçekleştirilmiştir."

'ŞİDDET ÜST DÜZEYE TIRMANDIRILDI'

Örgütün kendisine bağlı polis, jandarma, savcı ve hakimler aracılığı ile hükümete uluslararası düzeyde baskı kurarak görevden uzaklaştırmayı hedef alan “MİT tırlarının durdurulması” operasyonlarının yapıldığı bildirilen kararda şu tespitler yer aldı:

"2014-2016 yılları arasında FETÖ, PKK/KCK ve DEAŞ’ın neredeyse vardiyalı şekilde gerçekleştirdiği olaylarla şiddet ve çatışmalar üst düzeye tırmandırılmıştır. FETÖ, sahip olduğu imtiyaz ve ayrıcalıkları kaybetme korkusuna kapılması neticesinde 15 Temmuz'da başta TSK içerisine sızdırdığı elemanları olmak üzere birçok unsuruyla darbe girişiminde bulunmuştur."

VATAN PARTİSİ’Nİ HEDEF ALMIŞTI

Eski Tümgeneral Kubilay Selçuk, sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı davanın 6 Mayıs 2024 tarihli duruşmasında, Vatan Partisi'nin açıkladığı Milli Devlet Bildirgesi’ni hedef almıştı.

Selçuk, "Size bir ihbarda bulunmak istiyorum. 15 Temmuz'un meşhur simalarından Doğu Perinçek. Kendi gazetesinde 4 Mayıs tarihli Milli Devlet Bildirgesi yayınladılar. Perinçek bu kampanyanın propaganda da kalmayacağını asıl amacın örgütlenme olduğunu söylüyor. Sivil bildirge gibi gözüküyor. Milleti kandıracaklar. Tam bir kalkışma planlaması" şeklinde konuşmuştu. Selçuk'un duruşmadaki bu beyanlarına tepki gösteren Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı:

"Gladyo’nun Vatan Partisi ve Doğu Perinçek yarası kapanmıyor. Milli Devlet Bildirgesi’ni okuyan hapisteki FETÖ generallerinden, NATO feryatları yükseliyor. 15-16 Temmuz 2016’da FETÖ generali Kubilay Selçukların düzenlediği darbe TSK ile halkın işbirliği sayesinde bastırıldı. Bu nedenle FETÖ Gladyo’sunun yarası derindir. Bugün Türkiye hapishanelerinde NATO generalleri yatıyor."

15 Temmuz Yargıtay FETÖ