Yüzde 17 faiz yüksek değil enflasyon için sabırlı olalım
Türkiye'nin son on yılın sekizinde negatif reel faiz uyguladığını bu nedenle aynı dönemde dolarizasyonun arttığına işaret eden Prof. Dr. Hakan Kara, yüzde 20'yi aşan enflasyon eğilimi dikkate alındığında yüzde 17'lik faizin yüksek olmadığını ifade etti.
Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, “Erken bir aşamada, geçici nedenlerle enflasyonun aşağı geldiğini görünce sıkı para politikası duruşundan çıkarsanız, geçmiş tecrübeler göstermektedir ki, enflasyon tekrar yukarı yönlü hareket etmektedir” diyerek, “Bu durumda da sıkı para politikası uyguladığınız dönemdeki kazanımlarınızı da kaybedebiliyorsunuz. Bu nedenle yüzde 5 hedefini sağlayana kadar sabırlı olacağız” mesajı verdi. Reuters'e konuşan Başkan Ağbal, “Enflasyon baskılarının arttığı dönemlerde tepki verilmesinin geciktiği dönemlerde sonradan daha yüksek maliyetle parasal sıkılaşmaya gidildiği veya enflasyon görünümünün iyileşmesinden hızlı ve erken şekilde gevşemenin de sonrasında tekrar yükselen enflasyon şeklinde döndüğü dönemler de tecrübelerimiz arasında yer alıyor” ifadeleriyle, yapılan hatalara bir gönderme yaptı.
ORTA VADELİ HEDEFE GÖRE FAİZ
Yukarı yönlü risklerin varlığını kabul ettiklerini ve bu risklerin gerçekleşmesi durumunda ilave sıkılaşmaya gidip bunların enflasyon görünümü üzerindeki etkisini azaltacaklarını vurgulayan Başkan Ağbal, şunları söyledi: “Dolayısıyla, bu kararlılığımız piyasa tarafından teyit edildikçe enflasyon beklentileri yıl sonu tahmin hedefimize yakınsayacaktır. Faiz indirim sürecinin zamanlaması, enflasyon gerçekleşmelerinin ve orta vadeli görünüm öngörülerimizin Enflasyon Raporu’nda öngördüğümüz patikayla uyumlu şekilde gerçekleşmesine bağlı olacak. Politika faizini her halükârda yalnızca 2021 hedefine değil, orta vadeli enflasyon hedefine de öngörülen sürede ulaşmayı sağlayacak bir düzeyde tutmaya devam edeceğiz.”
BİRKAÇ AYDA ÇÖZÜLECEK DURUM DEĞİL
Ağbal'ın açıklamalarının ajanslara düşmeye başladığı saatlerde Koç Üniversitesi - TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) tarafından “Enflasyon Dinamikleri ve Çözüm Önerileri” konferansı düzenleniyordu. Etkinliğin açılış konuşması TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Ekonomi ve Finans Yuvarlak Masa Başkanı Barış Oran tarafından yapılırken oturum Koç Üniversitesi-TÜSİAD EAF Direktörü Selva Demiralp tarafından yönetildi. Burada konuşan Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi, Merkez Bankası'nın eski başekonomisti Prof. Dr. Ali Hakan Kara, enflasyon ve faiz konusunda özetle şu mesajları verdi: “Dinamiklerdeki bozulma epey uzun süredir devam ediyor. Geçen yılki kur artışı ve gıda fiyatlarından kaynaklı değil, fiyatlama davranışlarından kaynaklı bozulma var. Sabırlı olmamız lazım. Merkez Bankası'nın uyguladığı strateji kapsamında sabırlı olunmalı ve öyle birkaç ayda çözelecek bir durum değil. Enflasyon ataleti diye bir kavram tanımlıyoruz. Yıla başlarken kaç puanla başlıyorsunuz; hiçbir şey değişmese bile her sene enflasyona belli bir seviye ile başlıyorsunuz bu atalet dediğimiz şey; insanlar enflasyonun yüksek olacağını düşünüyorlar ve fiyatları artırıyorlar. Bu seviye 6 puanda. Yıla başlarken 6 puan cepte başlıyorsunuz.”
PERU'DA YAPISAL PROBLEM YOK MU?
Enflasyonun ülkemizde neden yüksek olduğuna ilişkin birçok yapısal neden söylenebileceğini fakat hepsinin ötesinde Merkez Bankası'nın düzgün bir merkez bankacılığı yapmasına izin verilmediğini kaydeden Prof. Dr. Kara, “Peru bizden daha az yapısal problemi olan bir ülke değil” diyerek politik hataların enflasyon üzerindeki etkisine işaret etti. Reel faize bakıldığında son on yılın neredeyse sekizinde negatif düzeyde olduğunu belirten Kara, “TL'ye yatırım yapanlar kaybetmiş. TL'ye güvenin geri gelmesi kolay değil. On yıldır dolarizasyon artıyor. 2010'san sonra sürekli dolarizasyon var. İnsanlar neden döviz mevduatlarını çözmüyorlar deniyor, görüp bakacaklar. Enflasyon beklentileri de bozuluyor Herkes yüzde 5 olacağına inansa enflasyon çözülür. Hedef ile geçmiş enflasyona baktığımızda hedef yüzde 5'ti; beklenti 6-7 oluyordu. Daha sonra giderek gerçekleşen enflasyona yaklaşan beklenti görüyoruz; çıpa ortadan kalkıyor” ifadelerini kullandı.
HEMEN FAİZ İNDİRİMİ OLMAZ
Yüzde 17'lik faizin o kadar da yüksek olmadığını öne süren Prof. Dr. Hakan Kara, enflasyon eğilimlerine bakıldığında yüzde 20'lerin üzerinde olduğunu bu yüzden yüzde 17'nin yüksek olmadığını anlattı. “Merkez'e alan tanıyalım gerekirse daha da sıkılaştırma yapsın. Merkez Bankası'nın işini yapmasına izin vermek gerekiyor. Belki yılın ikinci yarısında gevşeme yapabilecek, ekonomiyi destekleyecek. Ama o destek verilmezse bu yıl boyunca sıkı para politikası uygulamak zorunda kalacak. Enflasyonla mücadele sabır işi” diyen Kara, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sabırla kastettiğim bu işin birkaç ayla aşılacağı değil. Merkez Bankası bir şey yapacak bunun getireceği maliyete sabretmek... Sıkı para politikası üç sene uygulandı ondan sonra enflasyon tek haneye geldi. Hemen öyle faiz indirimi... Ben onun önünü almak için de söyledim. Birkaç ay sıktık hadi partiye başlıyoruz, öyle bir şey yok.”
ÜRETİCİ ÖDÜLLENDİRİLMELİ
TÜSİAD Gıda, İçecek ve Tarım Çalışma Grubu Başkanı Mehmet Aktaş, Türkiye'de her alanın ekilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Üreticinin toprağından uzaklaştırılmaması lazım. Reform vs. adına ne dersniz deyin; ne üretileceğinin, kime satılacağının vs. güvence altına alınması lazım. Üreticinin mutlak üretimden dolayı ödüllendirilmesi, eksik gelirin tamamlanması, sahada kalması lazım. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın gibi üreticiyi yaşat ki den hareket etmemiz lazım” diye konuştu. Ucuz gıdaya erişimin herkesin hakkı olduğunu vurgulayan Mehmet Aktaş, tarladan rafa giden çoklu katmanın kapsamlı politika uygulanmasını da zorlaştırdığını söyledi. Aktaş bunun için de Fransa benzeri çok paydaşın bir arada yer aldığı bir yapı kurulmasını önerdi.
TSKB Ekonomisti Burcu Ünüvar da, Merkez Bankası'na yönelik güven açığının yıllar geçtikçe arttığını ve ikna edici olması için kullandığı araçlarda daha net ve keskin olmasının beklendiğini söyledi. Türkiye'nin bir yandan da büyüme devam etmesi gerektiğini bu güven açığı kapatılırken büyümenin nasıl sağlanacağı sorusuna yanıt arayan Ünüvar, Türkiye'nin yüksek enflasyon yarattığı dönemlerde yüksek büyüme sağlayamadığını vurguladı. Ünüvar, kısa vadede büyüme anlamında bir bedel olsa da orta vadede fiyat istikrarının olumlu katkısının olacağını ifade etti. “Fiyat istikrarı gerekli ama bunun seviyesi konusunda da uzlaşmamız lazım” diyen Ünüvar, “Yüzümüzü yıkarken yüzde 6 enflasyonla uyanıyoruz. Kısa vadede bedel ödemediğimiz için sürekli bedel öder hale geliyoruz. Suya sabuna dokunmayan çift hane olmasın da tek hane olsun yaklaşımının orta vadeyi kurtaracak bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.
BEDEL ÖDENMEDEN DEZENFLASYON OLMAZ!
Ekonomist Murat Üçer, enflasyondaki bozulmanın son bir iki yıllık değil çok eskilere dayandığını hatta Erdem Başçı dönemine kadar gittiğini söyledi. “Faizi nasıl düşük tutarız da büyürüz' önceliğimiz vardı” diyen Murat Üçer, “Son dönemde atalet belki arttı ama beklentileri de çıpalayamadık. Türkiye enflasyonun öncelik olduğu taahhüdünü veremedi. Faiz koridoru araç olarak sunuldu. 'Faizi yükseltmek zorunda kaldım ama ilk fırsatta indireceğim' enflasyon hedeflemesinin ruhuna aykırı bir durum” ifadelerini kullandı. Beklentilerin hemen yılın ikinci yarısında faiz indirimi olacağı şeklinde belirginleştiğine dikkat çeken Murat Üçer, “Ne oldu ki indirilecek? Bu piyasanın yönlendirmesi de önemli bir şey. Öyle bir şey söylüyorlar ama kamu politikası daha uzun vadelidir. Türkiye ne yapmak istiyor biz enflasyonda anlaşıyor muyuz? TOBB, MÜSİAD, TÜSİAD,.. güzel bir şey yaptılar ama bunlar enflasyonu nasıl anlıyorlar? Nedir yöntemlerimiz? Bir bedel ödemeden dezenflasyon yapılması bence mümkün değidir” dedi.