13 Eylül 2024 Cuma
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Zambiya’da bir köy: Mukuni

Zimbabwe Victoria Falls kasabasındaki otelimizden Zambiya’daki sınır köyü Mukuni’ye doğru yola çıkıyoruz. “Dostluk Köprüsü” olarak bilinen ve iki ülkeyi birbirine bağlayan köprüden yürüyerek karşı tarafa geçiyoruz. Gümrükçüler günü birlik geçenlere alışık

Zambiya’da bir köy: Mukuni
TÜLİN UYGUR / [email protected]

Yerli halk da sepetlerini doldurmuş ya çarşıya ya da pazara gitmek üzere sınırı geçmeye çalışıyorlar. Köprü “bungyjump” denilen elastik ve sağlam bir ipin ayaklara bağlandıktan sonra insanların yüksekten yaptığı atlayışların adresi. İpleri omuzlarında genç insanlar görüyoruz. Parayla heyecan satın alıp kendilerini köprüden aşağı atacaklar ve adrenalin salgılayacaklar.

Zambiya’da bir köy: Mukuni - Resim : 1
Mukuni çocukları ve Tülin Uygur

Hemen köprüyü geçtikten sonra bir park var. Ağaçların arasında dolaşıp, Zambezi nehri, Dostluk köprüsü ve Mosi-oa-Tunya şelalelerini görebileceğimiz bir park. Biraz bakımsız ama çöp filan yok. Kısa bir fotoğraf molasından sonra park çıkışında birkaç seyyar satıcıyla karşılaşıyoruz. Kimisi bakır bilezikler satıyor, kimisi tahtadan yapılmış şahane filler, zürafalar ve çanaklar satıyor. Artık motifleri ve bu ürünleri biliyoruz. Her yerde görebildiğimiz ürünler. Rasta saçlı bir satıcı nereden geldiğimizi soruyor. “Türkiye” deyince gözleri parlıyor, önce Galatasaray sonra da ağzında yuvarlayarak Hasan Şaş diyor. Hasan Şaş’ın 2002 yılındaki Dünya Kupası’nda Brezilya’ya attığı golü anlatıyor, unutmamış. Muhtemelen futbolcu olma hayalleri olan bir gençti. Türkiye’yi genelde tanımayan bir coğrafyada Galatasaray ve Hasan Şaş’tan övgüyle bahsedilmesi bizi o kadar mutlu etti ki köye uçarak da gidebilirdik!

Zambiya’da bir köy: Mukuni - Resim : 2
Evin dışındaki köy mutfağı

MUKUNİ KÖYÜ 1200 YILLARINDA KURULMUŞ

Sınırdan yaklaşık 7 km ötede yer alan köy turistler için inşa edilmemiş bir köy ama turistlerle yaşıyor. Turistlerin bu köye gelmesi için turlar düzenleniyor. Halen otantik yapısını koruyor ve koruması için gayret ediliyor. Toka-Leya halkının bir kısmı ve kabilenin reisi “kralı” burada yaşıyor, diğerleri de Livingstone şehrinin batısında Kazungula civarında yaşıyor.

Zambiya’da bir köy: Mukuni - Resim : 3
Zambiya tarafından Dostluk Köprüsü ve arkasındaki Mosi-oa-Tunya Şelaleleri

Mukuni köyü 1200 yıllarında kurulmuş. İlk kral bugünkü Demokratik Kongo Cumhuriyeti sınırlarında olan Kola’dan yola çıkarak Zambiya’yı baştan sona geçmiş ve Mosi-oa-Tunya şelalelerine yakın şimdiki yerleşim yerine gelmiş. O gündür bugündür buradalar. Köyün ilk adı “Gundu” imiş ancak 17.yy da Mukuni olarak değiştirilmiş. Mukuni halkı atalarının gerçekleştirdiği destansı yürüyüşü anmak için köyde şarkılı ve danslı törenler yapıyor. Geçen hafta David Livingstone hakkında yazmıştım. Livingstone, Toka-Leya halkının yaşadığı yerleri de haritasında işaretlemiş. 1855 yılında Kalai adasında kral mezarları gördüğünü, mezarların etrafının 70 fil dişiyle işaretlendiğini not etmiş. Livingstone ayrıca bölgedeki diğer halklar gibi Mukuni halkının da tanrıları ve atalarına dua etmek için üç yeri kutsal alan olarak kullandıklarını belirtmiş.

Biz görmedik ama rivayete göre Kola’dan gelen ilk kral beraberinde “Kechejo” denilen bir taş getirmiş. “Yaşayan taş” anlamına gelen ve kraldan krala geçen taş Mukuni köyünde muhafaza ediliyormuş. Kuraklık olduğunda toprak altına giren taş, suyun bol, hasadın iyi olduğu dönemlerde topraktan yukarı çıkarmış.

Mukuni’de köy halkı irili ufaklı toprak kulübelerde yaşıyor. Kabile reisi “kralı”, Mukuni halkının atalarının yeryüzündeki temsilcisi. Reis öncelikle kız kardeşi ya da teyzesi olmak üzere kadın akrabalarından birisini “Bedyango”, dini konularda en yüksek kişi, bir tür baş rahibe olarak seçiyor. Reis danışmanlarıyla birlikte yerel sorunları çözerken dini konularda “Bedyango” söz sahibi oluyor. Kuraklık, su baskınları ve salgın hastalıkları önlemek amacıyla çeşitli dini törenler yapan, doğum ve ölüm durumlarında resmi kağıtları hazırlayan hep “Bedyango”. Hatta yeni kabile reisi seçiminde de son söz ona ait.

Zambiya’da bir köy: Mukuni - Resim : 4
Mukuni reisinin evine özel üç yatay çizgili çit, reisin evi bu çitlerin arkasında

TOKA-LEYA HALKININ TÖRENLERİ

Toka-Leya halkı geleneklerine uygun olarak çeşitli törenler yapıyor. Öncelikle atalarının ruhları için yapılan törenler var. Törenlerin bir kısmı köyde yapılırken, yağmur duası, genç erkeklerin yetişkinliğe geçişi, hastalıkların ardından arınma törenleri gibi bazı törenler Mosi-oa-Tunya şelalaleri kıyısında yapılıyor. Aralık ayında ve temmuz ayında yapılan törenler var. Hemen hepsi şelalelerin döküldüğü geçitlerden su taşımayı ya da şelalelerin tepeden dökülmeye başladığı yerde en uçtan su almak gibi cesaret ve odaklanmayı gerektiren tehlike içeren törenler. Toka-Leya halkı için manevi önem taşıyan, dua ve törenlerin yapıldığı bir yer de şelale hattı boyunca uzanan ve bu civarın en büyük adası olan Siloka Adası. Biz tören dönemlerinde köyde olmadığımız için maalesef hiçbirine rastlamadık.

Zambiya’da bir köy: Mukuni - Resim : 5
Bir köy kulübesinin önünde

TURİZM KÖYÜN GELİR KAYNAĞI

Köy kumlu topraklar üzerinde kurulu, tarıma çok uygun değil gibi. Belki de bu nedenle turizm köyün gelir kaynağı olmuş. Köye giriş ücreti ödeniyor ve gruba hemen yerel bir rehber veriliyor. Rehber köyde gezdiriyor, genel bilgiler aktararak sorulara cevap veriyor. Kulübeler arasında dolaştırıyor, köyü tanıtıyor. Kulübelere girilebiliyor ama biz bahçelerdeki ocak ve ağıllara bakmakla yetiniyoruz. Bazı bahçelerde meyve ağaçları, keçi ve küçük kümes hayvanları var. Domates yetiştiriyorlar. Tadına bakıyoruz, güneşte kızarmış lezzetli domatesler.

Zambiya’da bir köy: Mukuni - Resim : 6
Okuldan çıkan kız çocukları

Mukuni 8 bin nüfuslu bir köy. Kreş, ilkokul ve ortaokul var köyde, ilkokul dördüncü sınıftan itibaren çocuklar İngilizce öğrenmeye başlıyor. Okula gidenler turistlerle konuşarak İngilizcelerini ilerletiyor. Okuldan dönen bir grup öğrenci gördük, okul önlükleriyle pırıl pırıl çocuklardı. Kızlar da okula gidiyor. Rehbere göre evlenme yaşı 18 ama bazı durumlarda 16 olabiliyormuş. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi devletin elinin zor uzandığı yerlerde kanun kolayca kız çocukları aleyhine esnetiliyor. Köyde poligami-çok eşlilik yaygın. Kabile reisi ise tek eşli. Kucaklarında bebekleri olan genç kadınlarla karşılaşıyoruz. Kreşe gitmeyen çocuklar köyde koşturup duruyor.

Zambiya’da bir köy: Mukuni - Resim : 7
Mukunili çocuk

Yaşlılar kulübelerinin kapısı önünde oturuyor. Gölge bir yerde Ulu bir ağacın gölgesinde ahşap atölyesi gibi bir yerde bir köylü tahta bir heykel üzerinde çalışıyor. İki eşeğin çektiği arabayla yeni bir inşaat için gri briketler taşınıyor. Köy belli ki değişiyor. Köyün bir de marketi var. Sağlık konularında köylülerin başvurabileceği yer bir dispanser. Buradaki hemşire aşı ve bazı hastalıklara yardımcı olabiliyor. Diğer hastalık durumlarında ise Livingstone şehrinde hastaneye gidiliyor.

Zambiya’da bir köy: Mukuni - Resim : 8
Zimbabwe çarşılarında satılan ve yumuşak sabuntaşından yapılmış heykeller

MUKUNİ KÖYÜNÜN REİSİ: PATRİCK SİLOKA MUKUNİ

Köydeki bahçe çitleri uzun sazların birbirine bağlanmasıyla yapılmış. Rehber reisin evini işaret ediyor. Onun bahçesindeki çitlerin üzerinde üç yatay çizgi görüyoruz. En üstteki çizgi kabile reisine ait, ortadaki çizgi reisin karısına, üçüncü çizgi ise başbakan dedikleri yürütme işlerine bakan muhtara ait.

Mukuni köyünün reisi Patrick Siloka Mukuni’yi göremedik. Ama ZBC News’a verdiği demeci okuyunca tanışamadığımıza üzüldüm. Sınırların cetvelle çizildiği ve her an çatışmalar çıkarılabilecek bir coğrafyada, Afrika ülkelerinin sınırlarını açmasından yana. Zimbabwe ve Zambiya’nın gelişmesi gerektiğini ve bu konuda hemfikir olduklarını belirtiyor. Kendilerine kapıyı kapatan Avrupalılara ise kızgın! “Bizim pasaportlara ihtiyacımız yok! Sömürgeciler geldiğinde bizim pasaportlarımız yoktu. Biz bağımsızlığımızı kazandıkça onlar bizim Avrupa’ya gitmemizi istemedikleri için pasaport yarattılar. Bizim pasaportumuz olmamalı, Biz Afrikalıyız, aynı halkız..… Şimdi Avrupalıların pasaportu yok! Onlar birbirlerini pasaportsuz ziyaret ediyor. Amerikalılar birbirini pasaportsuz ziyaret ediyor. Afrikalılar için de sınırsız, pasaportsuz olma zamanı geldi. Biz tek bir ülkeyiz”.[1]

Zambiya’da bir köy: Mukuni - Resim : 9
Bin yıllık Baobab ağacı

KUTSAL BAOBAB AĞACI

Mukuni köyünün bir köşesinde minik bir çarşı yapmışlar. Ahşap el işleri, tekstil ürünleri ve sepetler satıyorlar. Her yerde gördüğümüz ürünler bu köyde de satılıyor. Turistler köy turu sonrasında hemen bu çarşıya götürülüyor. Çoğu şey çok güzel ve al beni diye sesleniyor ama satıcıların ilk fiyatları şehirdeki fiyatlardan yüksek. Sonra makul seviyelere iniyorlar. Kısacası pazarlıksız alışveriş olmuyor.

Köyden ayrıldıktan sonra bin yıldan bu yana ayakta duran kutsal bir baobab ağacının yanında mola veriyoruz. Her mola yerinde olduğu gibi seyyar satıcılar da orada. Ağacın alt kollarına kadar tırmanabilmeyi sağlayan ahşap, bazı basamakları eksik sallanan bir merdiven var. Pek sağlam görünmüyor ama denemeden olmaz!

Tekrar sınırdan geçip Zimbabwe’ye Victoria Falls kasabasına dönüyoruz. Kasaba sokaklarında dolaşıyoruz.

Zambiya’da bir köy: Mukuni - Resim : 10
Mukunili kadın

TENTELİ ÇARŞILAR

Önce “Kadınlar Çarşısı” denilen kapalı bir çarşıya gidiyoruz. Burası üzeri tenteyle kapatılmış, loş, uzun bir koridor gibi, ortada bir yürüme açıklığı var, iki yanda kadınlar tekstil ürünlerini, sepetleri ve türlü Afrika dekoratif süslerini sergiliyor. Onlarca kadın bir arada ve yan yana satış yapıyor. Kendilerinde olmayanı diğer satıcılardan alıp getiriyorlar. Çoğunun bebekleri de yanlarında. Hepsi çok güler yüzlü. Hepsi kendilerinden alışveriş yapmamızı istiyorlar. Ürünleri çok benzer. Nereli olduğumuzu soruyorlar hemen. Türkiye? Hiç duymamışlar.

Zambiya’da bir köy: Mukuni - Resim : 11
Teneke içecek kutularıyla yapılan sanat

Daha sonra “Erkekler Çarşısı”na gidiyoruz. Adı “Erkekler Çarşısı” değil ama tüm satıcılar erkek! Yine tentelerle kurulmuş bir çarşı, güneşi önlüyorlar ama içerisi feci havasız. Kimisi sıcaktan ve havasızlıktan bunalmış, uyuyor, kimisi tozlanmış ahşap ürünlerini parlatıyor. Akşam saatlerinde ise bazıları tezgahını lüks lamba dediğimiz tüplü lambalarla aydınlatıyor. Bazıları ise komşusunun ışığına güvenip loş bir tezgâhta satmak istiyor mallarını. Bu çarşıda tek bir tekstil ürünü dahi yok! Hepsi ahşap ve müthiş güzel ürünler var. Tek aldığım ürün “Makishi” bebekleri oldu.

Victoria Falls kasabasında o kadar çok çarşı, dükkan var ki bölgeye çok turist geldiği belli. Kasaba otel-taşımacılık- el işleriyle yaşıyor gibi. Maalesef 7-8 farklı satıcıya Türkiye’den geldiğimizi söyledik, hiçbir de duymamıştı. Türkiye’nin kendisini her yerde tanıtması gerek. Bazen Türkiye’nin büyükelçilikleri, elçilikleri nasıl tanıtım yapıyor ya da yapmalı diye düşünüyoruz. Marketlerde de hiç gıda vs Türk ürünü göremedik. Avrupa’dan ve Çin’den ürünler geliyorsa bu ülkeye Türkiye’den de gelebilmeli.

Zambiya’da bir köy: Mukuni - Resim : 12
Makishi kıyafeti (özel müzede)

CANLILARI ZİYARET EDEN RUHLAR, MAKİSHİ

Makishi, korkutucu bir maskenin ardında kimin olduğunu bilmediğiniz tören dansçıları! Genelde “mukanda” denilen sünnet törenlerinde ortaya çıkıyorlar. Vücudunu beyaz geometrik desenlerle ve figürlerle boyayan makishi, bir ruh. Halkın atalarının ruhunu temsil ediyor. Çok saygı duyuluyor. Tören nedeniyle canlılar dünyasına dönen Makishi, sünnet törenlerinde erkekliğe adım atan erkek çocuklarını koruyor ve yetişkinliğe geçiş döneminde onlara yol gösteriyor. Sünnet törenleri sırasında anneler uzakta tutuluyor, erkek çocukların çığlıklarını bastırmak için de Afrika davulları tam-tamlar çalınıyor. Sünnetten sonra çocuklar köyün dışında bir kampa götürülüp aylarca orada tutuluyor ve bu sürede sadece şarkı söyleyerek birbirleriyle iletişim kuruyorlar. Kampa kadınların ve sünnetsizlerin girmesi yasak. Erkek çocukları kampta disiplin altında yaşamayı, itaat etmeyi, maneviyatı öğreniyorlar. Aynı zamanda tahta oymacılığını, deri işlemeyi, sepet örmeyi, maske yapımını, dokuma yapmayı öğreniyor, yetişkin hayatına ait el becerilerini artırıyorlar. Çocukların yaraları kapanınca en yakın nehirde temizlenmeye götürülüyorlar. Nehirde temizlenen çocuklar makishilerin korumasında köye dönüyor. Annelerinin çocuklara yaklaşması yasak! Makishiler gösterilerini bitirip görevlerini tamamladıktan sonra mezarlarına dönüyor! Sünnet Zimbabwe’de HIV’den korunmak için seçilen bir metot. Halkın yaklaşık %12’sinin HIV virüsü taşıdığı Zimbabwe’de 2012 yılında 44 milletvekili, halkı teşvik etmek için törenle sünnet olmuş!

Zambiya’da bir köy: Mukuni - Resim : 13
Birkaç sebzenin kurutulmasıyla yapılan bir cins tarhana

Haftaya yeni coğrafyalarda buluşmak üzere…

Dipnot: [1] https://www.zbcnews.co.zw/general-news/chief-mukuni-calls-for-africa-without-borders/

Zambiya