Zamlara çözüm üretim planlaması
Denetimler yüzünden marketlerin sıkıntı yaşadığını belirten İstanbul PERDER Yönetimi, zamların sorumlusu değil mağduru olduklarını ifade etti. Perakendeciler çözümün üretim planlamasından geçtiğini bildirdi
Gıda fiyatlarındaki artış son dönemde yine gündemin ilk sıralarında. Benzer bir süreci Türkiye iki yıl önce de yaşanmıştı. Esasen son üç yıldır çift haneden düşmeyen enflasyon yüzünden ciddi bir birikimli fiyat artışı ile karşı karşıyayız. 2020'de yıllık enflasyon yüzde 14.6 oldu. Mutfak enflasyonu ise yüzde 20.61 olarak hesaplandı. Merkez Bankası hafta içinde açıkladığı enflasyon raporunda bu yıl gıda enflasyonunun yüzde 11.50 olacağını tahmin etti. Son üç yılda (Aralık 2017-Aralık 2020) oluşan mutfak enflasyonuna baktığımızda yüzde 67.33 olmuş. Oysa aynı dönemdeki asgari ücret artışı yüzde 45'te kaldı. Asgari ücretin üzerinde maaş alanların ücret artışları asgari ücretteki artışın altında kaldı. Ücretler baskılanırken fiyatlar yukarı gittikçe gitti. Vatandaşın alım gücü eridiği için fiyat artışları daha bir cebe batar oldu.
'FİYAT ARTIŞLARININ NEDENİ GÖZ ARDI EDİLİYOR'
Fiyat artışları medya manşetlerine çıkmaya başlayınca hükümet denetimlere başladı. Ticaret Bakanlığı eliyle yapılan denetimlerde birçok firmaya fahiş zam nedeniyle ceza kesildi. Zamlı fiyatların sorumlusu marketler gibi bir algı ortaya çıktı. Bu algıdan rahatsız olan Türkiye Perakendeciler Derneği'nin önemli kollarından biri olan İstanbul PERDER Yöneticileri, ekonomi gazetecileri ile bir araya gelerek konuya ilişkin soruları cevapladı. Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak'ın yönetiminde ZOOM üzerinden yapılan sohbet toplantısında konuşan İstanbul PERDER Başkanı Faruk Güzeldere, perakende sektörünün gıda maddelerindeki fiyat artışlarının sorumlusu olarak gösterilmeye çalışıldığına dikkat çekerek, “Biz hep stokçunun, fırsatçının karşısında durduk, zamların sorumlusu değil ancak mağduru olabiliriz” dedi. “Kar marjlarımız dün olduğu gibi bugün de ürün fiyatlarında aynı paya sahip. Fiyatı belirleyen mercii olmamakla birlikte, fiyat geçişlerini stoklarımız tükenene kadar tüketiciye yansıtmamak için mücadele ediyoruz” ifadelerini kullanan Güzeldere, fiyat artışlarına yol açan süreçlerin göz ardı edilerek, gözlerin marketlerin etiketlerine çevrildiğini söyledi.
İKİ ARACI, İKİ STOKÇU FİYATLARLA OYNAYAMAZ!
Güvenilir Ürün Platformu tarafından organize edilen toplantıda, “Üretici de satıcı da müşteri de mağdur” diyen İstanbul PERDER Yönetim Kurulu Üyesi Cemal Özen de özetle şunları söyledi: “Her sektörde olduğu gibi, perakende sektöründe de fırsatçı aktörler var olacaktır. Ancak hiçbir fiyat manipülasyonunun piyasa dinamiklerini etkileyecek ölçüde olduğunu düşünmüyoruz. Bu açıdan denetimlerin sıklaştırılmasını ve sorunun kaynağının aslında bu noktada olmadığının ortaya çıkmasını umuyoruz. Her gelen denetçi farklı kriterler istiyor. 4-5 çalışan bunlarla meşgul oluyor. Üretici ne fiyatla verirse biz ona göre satıyoruz. Planlı tarım, üretim planlaması olmadığı sürece çözüm olmaz. Dünyada en fazla yağ ithal eden ülkeyiz. Bu kadar ithalat yaparsanız tüm girdiler dışarıdan maliyetler dövize bağlı. Pandemi nedeniyle de dünyada üretim azaldı maliyet artışları oldu. İki aracının iki stokçunun bir perakendecinin bir araya gelerek fiyatlarla oynama şansı yok. Biz üretimi tarımı planlamalıyız. Hammadde fiyatları, girdi maliyetleri, taşıma, paketleme bunları görülmüyor; bunlar hesaplanmıyor.”
'BAHARA KADAR KDV SIFIRLANSIN'
Toplantıda aynı gramajdaki belli ürünlerdeki fiyat uçurumları, haldeki fiyatla market fiyatı arasındaki uçurum, kur düşünce fiyatların neden geri gelmediği gibi konular da İstanbul PERDER Yöneticilerine soruldu. Cevaplar özetle şöyle oldu: “Marka süt 7.90TL, yerel marketteki süt 4.70 TL. Bir de doların ne zaman yükseleceği bilinmediği için kur artışı sonrası yapılan zamlar kur düşünce gelmiyor. Satıcı, üretici kendini garantiye alıyor. Üreticiden doğrudan aracı olmadan ürünleri ulaştırmaya çalışıyoruz. Meyve, sebze ve şarküteri de böyle. Ama rafların yüzde 60-65'i zaten yabancı markalar. Bunların da bir kısmı ülkede üretim yapıyor bir kısmı tamamen ithal. Kıvırcık yerinde bir lira ama kasa maliyeti, yol maliyeti, fire derken buraya gelene kadar oluyor 4 lira. Çiğ süt fiyatı 50 kuruş arttı kaşar niye bu kadar arttı deniyor. Bir kilo kaşar bir litre çiğ sütten yapılmıyor ki o da 50 kuruş artsın. Patates, soğan depoda 80 kuruş. Biz geçen hafta kilosunu bir liradan sattık. Zamlarla ilgili fedakarlık yapıyoruz ama işçilik maliyetleri artıyor. Yerine koyma maliyeti var. Müdahale ile bir pazar yönetilemez. Bu kadar geniş bir pazarda kara borsayı kimse başaramaz. Bahara kadar KDV sıfırlansın istiyoruz. Fiyatları böylece geri çekebiliriz. Marketlerde yıllık enflasyon yüzde 17 bandında gidiyor.”