22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Zeytini ve üreteni koruyalım’

Ülkemiz sofralık zeytin ve zeytinyağı üretiminde önemli bir yere sahip. 193 milyon zeytin ağacımız var. Edremit Körfezi ise 11 milyon zeytin ağacına ev sahipliği yapıyor. Körfezde bulunan 35 bin üretici geçimini zeytinden sağlıyor.

‘Zeytini ve üreteni koruyalım’

Edremit Ziraat Odası Başkanı Ali Yılmaz Diker, sürdürülebilir zeytin tarımı için yapılması gerekenleri Aydınlık’a anlattı, öncelikle zeytin ağaç varlığı ve çevrenin doğal dengesini korumanın gerekli olduğunu belirtti. Üreticinin korunması çağrısı yapan Diker, “Üretici korunursa tüketici de korunur.” dedi.

‘ZEYTİN HÜRMET İSTER’

Zeytin’in anayurdunun Güney Doğu Anadolu olduğunu belirten Diker, şöyle devam etti:

“Zeytin, zeytin ağacına hürmet eden, onu önemseyen bölge ve ülkelere doğru gezmiştir. Binlerce yıl öncesinde doğduğu bölgeden sırasıyla Akdeniz, Ege, Marmara, sonrasında ise Yunanistan, İtalya, Fransa, İspanya, Fas, Cezayir, Tunus’a kadar gitmiştir. Şimdilerde ise zeytinin ve zeytinyağının önemi daha çok anlaşıldığından Doğu Karadeniz, Azerbaycan, Gürcistan, İran, Çin ve hatta Yeni Zelanda’ya kadar gitmiştir. Onun için geçmişimizde önemli bir yer tutan bu ürünün tarımında, ticaretinde ve sanayisinde gerekli tedbir ve önlemleri almayıp, ülke topraklarında daha da gelişmesini sağlayamazsak, sosyo kültürel önemini en doğru şekilde anlatıp anlaşılmasını sağlayamazsak, yarın bu ürünün üreticisi değil, diğer ürünlerde olduğu gibi ithalatçısı oluruz.”

‘BUĞDAY ANADOLU’DA DOĞDU’

Yanlış tarım uygulamalarının ithalata neden olduğunu ifade eden Diker, “Bu topraklar buğdayın doğduğu topraklar. Yaklaşık 12 bin yıl önce Anadolu’da ıslah edilen buğdayı dünya, bizden almış, ülkelerine götürmüş. Bizler ne yapmışız. Verimli topraklarımızın üzerine, çarpık yapılaşmalarla, şehirler, siteler, sanayi siteleri ve yanlış tarım uygulamaları ile Konya Ovası’nı, Trakya’yı ve daha Anadolu’da birçok ekiliş bölgesini heba etmişiz. Bugün ise kuzeyimizde savaşan ve buğday ambarı olan iki ülke Rusya ve Ukrayna’dan buğdayı ithal eder hale gelmişiz.” diye konuştu.

‘GENÇLEŞTİRME BUDAMA BEDELİ ARTIRILMALI’

Zeytincilikte milli tarım politikası çağrısı yapan Diker, sürdürülebilir zeytin üretimi için yapılması gerekenleri anlattı.

Geçmişte yapılan gençleştirme budamasının üreticinin ürün kayıplarına karşı yeniden gündeme gelmesini isteyen Diker, şöyle devam etti: “Amaç hem saçaklarda kaliteli zeytin elde edilmesi, hem de bir ağaçtan çok daha kaliteli ürün alınması olmalı. Hasat yaklaştıkça ürünün olgunlaşması ile birlikte köyün hayvan sürülerinden, poşetçiden, zeytin hırsızından, zamansız başakçısından, mahsulümüzü koruyamaz hale geldik. Yıllardan beri arttırılmayan gençleştirme budama bedeli, zeytinyağı prim desteği bedeli ile dane zeytin prim desteği bedeli muhakkak ve muhakkak günün şartlarına göre arttırılmalıdır.”

TOPRAKLAR KİMYASALA KARŞI KORUNMALI

Edremit Ziraat Odası Başkanı, su kaynaklarının ve toprağın korunması çağrısı da yaptı:

“Yeni sistem sulama sistemleri özendirilerek üreticiye teşviklerin sağlanmasına ve kredilerin özendirilmesine itina gösterilmelidir. Mevcut zeytinlik alanların toprakları her türlü betonlaşmaya, yapılaşmaya ve her türlü sentetik ile kimyasal gübrelere karşı korunmalı. Organa mineral gübre destekleri daha fazla arttırılmalıdır. Sadece bunlar değil. Maden sahalarının, sanayi veya kirlilik yaratacak tesislerin kurulmasına engel olunmalıdır. Bu konuda kanunların uygulanması yeterli olacaktır.”

Ali Yılmaz Diker, ürünün korunması için mümkün olduğunca ilaçlardan ve ilaçlamalardan kaçınılması gerektiğini, bireysel ilaçlamalardan daha çok entegre mücadele yöntemleri önerdi.

ÜRETİCİYİ KORURSANIZ TÜKETİCİ DE KORUNUR

Pandemi ve döviz fiyatları karşısında fiyatı artan zeytinyağına hemen ihracat yasağı getirilmesini de eleştiren Diker, sözlerini şöyle tamamladı: “Şayet kısıtlamada amaç tüketiciyi korumaksa, üreticinin önündeki engelleri kaldırmadan tüketiciyi koruyamazsınız. Tüketiciyi korumanın yolu ancak üreticiyi korumaktan geçer. Üreticiyi ve tüketiciyi korumak adına son yıllarda özellikle zeytinyağı fiyatlarının artmasından dolayı ülkemizde almış başını giden taklit ve tağşiş olayları da ciddi bir şekilde gündeme alınmalı. Üretimde ve ticarette alınacak tedbir ve önlemlerle çok şey kazanabiliriz. Bu konuda sektör olarak ortak akılda birleşmeliyiz.”

‘TARIM KREDİ ARACIYA KAZANDIRIYOR’

“Özellikle Tarım Kredi Kooperatifleri, son yıllarda üreticinin karşısında pozisyon alıyor. Birçok tarımsal ürünü ve gübreyi piyasa şartlarının üzerinde üreticiye sadece kredili sattığı için pahalı vermekte ve üretici de parayı gününde ödeyemediğinde temerrüte düşürülerek zor durumda bırakılıyor. Üreticiden alım yapmaktan kaçınan Tarım Kredi Kooperatifleri, aracıdan alım yaparak, üreticinin kazanmasının yerine aracıya para kazandırmaktadır.”

Üretim Zeytin Balıkesir Edremit