Ziyaretlerin mesajı: İran’a karşı bir blok
HTŞ liderliğindeki Geçiş Hükûmeti, Körfez ülkelerini kapsayan diplomasi turuna çıktı. Ziyaretlerin ana motivasyonu finansal kaynak arayışı gibi görünse de Aydınlık’a konuşan Dr. Jane, ziyaretlerin altındaki mesajın İran karşıtı blok oluşturma çabası olabileceğine dikkat çekti
Heyet Tahrir Şam (HTŞ) liderliğindeki Suriye Geçiş Hükûmeti’nin Dışişleri Bakanı Esad Şeybani, Suudi Arabistan ile başlayan diplomasi turunu Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Ürdün ile sürdürdü. Ziyaretlere Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra ve Genel İstihbarat Şefi Enes Hattab eşlik etti. İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hazar Vural Jane’ye göre, bu temaslar finansal kaynak arayışının yanı sıra, İran’a karşı bir blok oluşturma stratejisi taşıyor. Gazetemize değerlendirmelerde bulunan Jane, şu konulara vurgu yaptı:
HEM İDEOLOJİK HEM FAYDACI ÇIKARLAR
“Şam yönetiminin Suudi Arabistan, Katar, BAE ve Ürdün gibi ülkeleri ilk resmi ziyaret noktaları olarak seçmesi, yönetimin mevcut durumunu ve bölgedeki dengeleri anlamak açısından önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Bundan önce, İdlib’deki varlığını koruyabilmesi büyük ölçüde Türkiye’nin desteği ve stratejik hamleleri sayesinde mümkün olmuştur. Ancak bu desteğin ötesinde, finansal kaynak arayışına girmesi, Körfez ülkeleriyle kurduğu ilişkilerin temel motivasyonlarından biri olarak görülmektedir. Özellikle Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkeler, geçmişte benzer gruplarla temas kurmuş ve bu tür örgütlere maddi ya da lojistik destek sağlama konusunda esnek davranabilmiştir. Suriye’deki yeni yönetim, bu ülkelerle ilişki geliştirme çabasında, hem ideolojik yakınlık hem de pragmatik çıkarlar bağlamında şekillenmektedir.
“Türkiye ile ilişkiler konusunda, Suriye’deki yeni yönetimin bu ilk ziyaretleri Türkiye yerine Körfez ülkelerine yapması, ilişkilerin asimetrik doğasını ortaya koymaktadır. Şam-Ankara arasındaki mevcut konjonktür çok iyi olsa da, finansal bağımsızlık arayışı ve bölgesel pozisyonunu güçlendirme çabası, Körfez’e yönelmesine neden olmuştur. Ancak bu durum, Türkiye’nin bölgede oynadığı kritik rolü ve Suriye’deki yeni yönetim üzerindeki etkisini göz ardı etmeyi gerektirmez.”
HEDEF İRAN’I SINIRLANDIRMAK
Bölgesel dinamiklerin ziyaretlerin anlamını güçlendirdiğini söyleyen Hazar Vural Jane, ABD’de Donald Trump’ın yeniden iktidara gelmesinin altını çizerek bölgede İran’a karşı bir blok oluşabileceğini anlattı:
“Bölgedeki Arap ülkeleri, özellikle Donald Trump’ın ABD’de yeniden iktidara gelmesiyle İran’a karşı daha güçlü bir motivasyon geliştirmiş olabilir. Suriye’deki yeni yönetimin bu bağlamda kendini İran’a karşı mücadelede bir partner olarak konumlandırma çabası içinde olduğu düşünülebilir. Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkelerin İran karşıtı blokta oynadığı aktif rol, Suriye’deki yeni yönetimin bu ülkelerle ilişki kurma isteğini daha anlaşılır kılmaktadır. Unutulmaması gerekir ki, Suriye’deki yeni yönetimin İran’a karşı bir pozisyon alması, örgütün ideolojik ve stratejik tercihleriyle örtüşmektedir. 8 Aralık öncesi Selefi çizgideki HTŞ, Şii bir güç olan İran’ı hem ideolojik bir rakip hem de Suriye’deki etkisinin önündeki en büyük engellerden biri olarak görmekteydi. İran’ın Suriye’deki rejime verdiği askeri ve lojistik destek, 8 Aralık öncesinde HTŞ’nin faaliyet alanını daraltan en önemli unsurlardan biriydi. Bu nedenle, Suriye’deki yeni yönetim, hem sahada İran destekli güçlere karşı mücadele ederek hem de bölgedeki İran karşıtı aktörlerle ilişkilerini geliştirerek, İran’ın nüfuzunu sınırlandırmayı hedeflemektedir. Körfez ülkelerinin İran’a karşı oluşturduğu blok ile Suriye’deki yeni yönetimin çıkarlarının kesişmesi, örgütün Suudi Arabistan, Katar ve BAE gibi ülkelerle ilişkilerini derinleştirme çabasını açıklayan bir diğer önemli motivasyondur.”
‘TEMASLAR PARADOKS OLUŞTURABİLİR’
Dr. Jane sözlerini şöyle tamamladı:
“Suriye’deki yeni yönetimin 8 Aralık 2024 tarihinden itibaren devlet olarak tanınma çabası kapsamında; ilk anda gelen genel af ilanı, bayrak değişikliği deklarasyonu, lideri Colani’nin önce kamuflajını çıkarıp sonrasında takım elbise ve en son kravatla görüntü vermesi, Colani isminin Ahmed eş-Şera olarak değiştirilmesi gibi gayretlerde bulunduğu görülmüştür. Selefi çizgiden uzaklaşarak kapsayıcılık mesajları içeren bu stratejik hamleler, finansal saiklerle ve İran’a karşı denge niteliği taşıyan bu temaslarla bir paradoks oluşturabilir.”
ABD ŞAM ÜZERİNDEKİ YAPTIRIMLARI HAFİFLETİYOR
Wall Street Journal (WSJ), Beyaz Saray yetkililerine dayandırdığı haberinde, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin Suriye'ye yönelik bazı yaptırımları hafifletmeye hazırlandığını bildirdi. Haberde, 20 Ocak'ta görev süresi dolacak Biden yönetiminin, Suriye'ye uygulanan finansal, ticari ve ekonomik yaptırımları büyük ölçüde sürdürmeye devam edeceği, ancak insani yardım, elektrik ve temel hizmetlere yönelik kısıtlamaları gevşeteceği ifade edildi. WSJ’nin aktardığına göre, Biden yönetimi geçtiğimiz hafta sonu bu kısıtlamaların hafifletilmesini onayladı. ABD Hazine Bakanlığı’na, su, elektrik ve diğer insani yardımları sağlayan kuruluşlara muafiyet tanınması için yetki verildi. Hafifletilen yaptırımların kapsamı şu şekilde sıralandı:
♦ Suriye'deki yeni yönetim kurumlarıyla gerçekleştirilen işlemler,
♦ Enerji sektörünü destekleyen işlemler, bu kapsamda petrol, doğal gaz ve elektrik gibi ürünlerin Suriye’ye veya Suriye içinde satışını, tedarikini, depolanmasını ya da bağışlanmasını içeren faaliyetler,
♦ Ticari olmayan, kişisel havalelerin işlenmesi için gerekli işlemler, Suriye Merkez Bankası aracılığıyla yapılanlar da dahil.
Bu sınırlı yaptırım muafiyetlerinin 7 Temmuz 2025'e kadar geçerli olacağı belirtildi. Kararın, ülkedeki elektrik sıkıntısını hafifletmek ve ekonomiyi istikrara kavuşturmak için atılmış küçük bir adım olduğu değerlendiriliyor. WSJ’ye göre Washington, Suriye’nin yeni yöneticilerinin siyasi geçiş sürecine katkıda bulunmasını ve yaptırımların daha geniş kapsamlı bir şekilde hafifletilmesi için ABD ile işbirliği yapmasını bekliyor.