ZMO Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez: 'Su mal değil toplumsal değerdir'
'Tarımsal sulama ve sulamada elektrik kullanımında yeniden kamucu politikalara dönülmeli. Bu köklü dönüşüm yapılana kadar ilgili kamu yönetimi, sulu tarım yapan çiftçilerin borçlarını silmeli, uygun kredi ortamını sağlamalıdır'
BAŞLARKEN...
Tarımda doğru tohum ve gübre kullanılsa da verimin düşük kalmasının temel nedeni sulama sorunları. Sulu tarımın istihdama da katkısı büyük...
Hükümet, sulama sorunlarının çözümü için uygulamaya koyduğu 'On Birinci Kalkınma Planı' çerçevesinde, 5 yıl içinde 2 milyon hektar alanın sulamaya açılmasını hedefliyor. Büyük törenlerle sulama tesislerinin, barajların temeli atılıyor, açılışları yapılıyor.
Üreticinin derdi ise sulama ücretleri. 'Ekilmedik toprak bırakmayın' denilen üretici, sulama borcu nedeniyle zaman zaman icralık, devletle davalık bile oluyor.
Bilim insanları ise tarımda yeterlilik için daha fazla alanın sulamaya açılmasını, sadece sulamayla da sorunların çözülmeyeceğini savunuyor.
Üç bölümlük yazı dizimizin ikinci bölümünde konuya üretici cephesinden bakıyoruz.
1980’li yıllarda başlayan neoliberal politikalarla devlet 'sulayıcı' olmaktan çıkarıldı. Sulama yönetimi, sulama suyunun bir şebekedeki dağılımını sağlayan yapı ve yöntemlere ek olarak, sulama suyunun ve tesislerinin işletme, bakım-onarım, iyileştirme ve yönetimi ile bunları üstlenen organizasyonları içerir duruma geldi.
'BÜTÇEDEN KAYNAK AYRILMALI'
TMMOB ZMO Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, sulamaya uygun tarım alanlarının bütçeden yeterli kaynak ayrılarak ivedilikle sulu tarıma açılması gerektiğini söyledi. Suiçmez'e göre bu, gıda arzının sürekliliği, verimin ve üretici gelirinin artması için şart: “Sulanan alanlarda arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri, eşgüdümlü olarak tamamlanmalıdır. Tarımsal sulama konusunda Sulama Kooperatifleri tek örgütlenme modeli olmalı ve güçlendirilmelidir. DSİ Genel Müdürlüğü güçlendirilmeli, Toprak Su Genel Müdürlüğü en ücra noktalara hizmet verecek şekilde yeniden kurulmalı.”
'ÇİFTÇİLER EĞİTİLMELİ'
Suiçmez, sadece sulama alanlarının artırılmasının tarımsal sorunları çözmeyeceğine işaret ederek, çiftçinin geleneksel tarım kültüründen vazgeçirilmesi gerektiğine işaret etti.
Suiçmez, sulamaya açılan alanlarda sulanan alanların değişimini en fazla etkileyen faktörün sulu tarım kültürünün istenilen düzeyde geliştirilememesi olduğunu, çiftçilerin geleneksel tarım kültürü alışkanlıklarından kolaylıkla vazgeçemediğini söyledi. Suiçmez şöyle sürdürdü:
“Büyük emek ve para karşılığında ortaya çıkan sulama sistemlerinden beklenen yararın sağlanması, bu sistemlerden faydalanabilecek çiftçilerin eğitimi ve bilinçlenmesiyle doğrudan ilişkili. Bu eğitim, sulama yönetimine çiftçi katılımının artırılmasına da yardım edecek.”
DÜNYA BANKASI ELİYLE ÖZELLEŞTİRME
Türkiye'de su yönetiminin kamu mülkiyeti ve işletmeciliğine dayanmaktan çıkarıldığını, suyu ekonomik mal olarak değil toplumsal değer olarak gören yapının kırıldığını söyleyen Suiçmez, şöyle sürdürdü:
“1993’ten önce DSİ’deki devirlerdeki amaç özdenetim, işletme ve bakım giderlerinin azaltılması, ilke ise küçük, dağınık işletme ünitelerinden uzak, DSİ’ce ekonomik işletilemeyen tesislerin devri idi. 1993 sonrası amaç inşaatla ilgili işler için DSİ çalışanlarının serbest kalmasının sağlanması, ilke ise hiçbir ölçüt, ilke konmadan, yeterli çalışma, araştırma yapılmadan bütün tesislerin Dünya Bankası önerileri doğrultusunda tasfiye edilmesi, yerelleştirilmesi/özelleştirilmesidir.”
'KAMUCU POLİTİKALARA YENİDEN DÖNÜLMELİ'
Elektrik üretim ve dağıtımının da özelleştirildiği ülkemizde çiftçilerin borç-kredi-icra-haciz sarmalından kurtulmasının tek yolu Suiçmez'e göre kamucu politikalara dönülmesi:
“Tarımsal sulama ve sulamada elektrik kullanımında yeniden kamucu politikalara dönülmeli. Bu köklü dönüşüm yapılana kadar ilgili kamu yönetimi, sulu tarım yapan çiftçilerin borçlarını silmeli, uygun kredi ortamını sağlamalıdır.”
YATIRIMLAR NEDEN ATIL KALDI
Suiçmez'e göre geliştirilen sulama alanlarındaki yaşanan sorunlar şöyle:
“Hızlı nüfus artışı, kırsal nüfusun düzensiz ve denetimsiz olarak kentlere göçü, sanayileşme, tarımsal toprakların yüksek rant beklentisiyle arsaya dönüştürülmesi, turizm ve ikinci konut yatırımlarının değer kazanması, yapay fiyat artışları gibi nedenlerle çiftçilerin verimli ve iyi nitelikli toprağı elden çıkarması ve tarımda kullanılan arazinin her geçen gün azalması. Bu gelişmeler, sulamaya açılan alanlara yapılan yatırımların atıl kalmasına, doğal kaynaklarımızın sorumsuzca heba olmasına neden olmaktadır. Öncelikle sulanan alanlarda tarım dışı amaçlı arazi kullanımlarına izin verilmemesi gerekir.”
'TOPRAK SU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YENİDEN KURULMALI'
Ak Partili Milletvekillerince TBMM’ye verilen 'Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi', Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda görüşülüyor. Suiçmez, Teklif özelinde bazı önerilerini şöyle sıraladı:
- Sulama kooperatifleriyle ilgili iş ve işlemlerde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yetkili olması olumlu bir adımdır. Ancak, teklif ile Sulama Kooperatifleri DSİ Genel Müdürlüğü’nden alınırken, Sulama Birlikleri halen DSİ’de bırakılmakta. Büyük ve küçük sulamalarda sulama birlik ve kooperatiflerinin proje takibi ve denetlenmesi açısından tek bir kamu kurumunun görevli olması ve yetkilerin aynı çatı altında kalması daha doğru olacaktır.
- 'Tarla içi sulama sistemi desteği' kaldırılmamalı, 'Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü' ibareleri 'Bakanlıkça' diye değiştirilmelidir.
- Büyük sulama yatırımlarını yapan DSİ’nin asıl odaklanması gereken yasal sorumluluklarından uzaklaştırılarak güçsüzleştirildiği, küçük sulama yatırımlarını yapan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün kapatıldığı ve sulama planlamasının işlevsizleştiği günümüzde, sulama, drenaj, toprak ıslahı ve arazi toplulaştırması gibi altyapı hizmetlerini yapacak Toprak Su Genel Müdürlüğü’nün yeniden kurulması bir zorunluluktur.