Zor pazarlara dükkan açacak

Önceki akşam gazetelerin perakende editörleri ile bir araya gelen Güzeliş, "400 mağazaya ulaştık. Yedi senede 600 mağaza açmam lazım Türkiye ve dünyada. Yarın açmaya başlıyoruz gibi düşünmeyin. Afrika'da da Ortadoğu'da da Asya'da da birçok müşteri var; sen aç kazanacaksın ben de elimden gelen desteği yapacağım, diyorum." dedi.

BİR MİLYAR LİRALIK YATIRIM

Emil Güzeliş, "Zen yıllardır ihracatta lider. Geçen yıl 80 milyon dolar, bu sene 90 milyon dolarla kapatacak. İhracat yaptıklarımız gelecekte mağaza sahipleri olacak. Başarılarımızı ve ürünlerimizi görüyorlar. Kuveyt'teki başarıyı gören Katar'da geliyor. Ben de yapabilirim diyor. Arap ülkelerinde de büyüdük. Irak'ta 9. mağaza açıldı. Üç mağaza daha anlaşma imzaladı. 50 yurt dışı 350 yurt içinde mağazamız var. Perakendenin kitabını yeniden yazdık kendi sektörümüzde." ifadelerini kullandı. "Uzak Doğu'daki büyük üretim merkezlerinin bir benzerini İstanbul'da açabilir miyiz?" derken ekim ayında 750 kişinin çalıştığı ve iki bin kişiye ulaşmasını hedefledikleri üretim merkezini dört yıla bir milyar lira yatırımla faaliyete geçirdiklerini anlatan Güzeliş, "Şu an 50 bindeyiz. Aylık 200 bin adet pırlanta üreteceğiz. Amerika, İngiltere, Bulgaristan, Almanya, Katar, Irak, Kıbrıs, Sırbistan gibi 20'ye yakın ülkede faaliyet gösteriyoruz." bilgilerini aktardı.

RUS ELMASLARINI DUBAİ KAPTI

Zen Pırlanta Yönetim Kurulu Başkanı Emil Güzeliş'e sektörle ilgili birkaç soru yönelttik. Bunlardan ilki Rus elmasları önceden ağırlıklı olarak Belçika üzerinden dünyaya satılırken şimdilerde ambargolar yüzünden Duabi'ye kaymış olmasına yönelikti. "Türkiye neden bu fırsatı kullanamadı?" diye sorduğumuzda Güzeliş, "Dubai'de serbest bölge var. Dünyadan gelip gidiyor. Bizde olsa güzel olur ama bizdeki şartlar uygun değil. Gümrük vergisi yüzde 5. Serbest bölgede ise sıfır. Onlar bu işe çok önceden soyundular ve dört beş senede Belçika'daki güç Dubai'ye kaydı." diye konuştu.

SENTETİKTE DİP YOK

Emil Güzeliş'e son yıllarda büyüyen sentetik pırlanta pazarını da sorduk. "On sene önce fark edildi bu iş. Biz kuyumcuların bile gözle ayırt edemeyeceği şekilde ürettiler. Biz onun gerçek olup olmadığını makine ile anlıyoruz." diyen Güzeliş, "Biz o işe girmedik. Sebebi de şu; yapma bir taş. Günde bin karat olan yakında on bin nasıl olur? Sonra Ayşe hanım da üretecek, Osman bey de kuracak tesis üretecek. Tam bu söylenen de oldu. İki bin dolara mal edip dört bin dolara sattıkları tek taş şimdi 140 dolar oldu. Yarın bir dolara düşecek. Ben lup (mercek) ile parmaktaki pırlanta ve zirkonu ayırt ederim. Ama uzaktan gözle edemem. Pırlanta alamıyorsan zirkon al nasıl olsa o da anlaşılmıyor." mesajı verdi.

ALIM GÜCÜ DÜŞTÜ KARAT KÜÇÜLDÜ

Pırlantalı mücevher pazarının dünyada 300 milyar dolar olduğunu Türkiye'nin bundan 2 milyar dolar pay aldığını kaydeden Emil Güzeliş, son 4-5 yılda alım gücünün düşmesi ile birlikte pırlantalı ürün satış adedi artsa da karatların küçüldüğü bu not etti. Ortalama karatın 0.25 ten 0.19'a gerilediğini belirten Güzeliş, "Herkes bütçesine göre alıyor. Bizim ortalama 25 bin lira civarında. Birkaç yıllık bir eğilim bu düşüş." dedi. Dünyada büyük taşların Çin ve Brezilya'da kesildiğini en çok pırlanta kesiminin ise Hindistan'da yapıldığını anlatan Güzeliş, altın ithalatına yönelik düzenlemelerin ihracata etkisinin olumsuz olduğunu, dünya çapında montür (taşların yerleştirildiği çerçeve) yapımında rakipsiz olan Türkiye'nin bu alanda bile zora gireceğini ifade etti.