Zoru kolay kılan Kadın Emeği

İnsanın, emeğinin karşılığını alması için yüzyıllardır mücadele ederler. Onlar, toplumsal gelişmenin yaratıcı, öncüsü kadınlardır. Bu haklı bir mücadeledir. Kadınlar çalışma hayatına atıldıkları günden başlayarak bu öncülüğü aralıksız sürdürürler. Böylece toplumsal ilerlemenin ayrılmaz bir parçası oldular.

Elbette kolay olmadı ve kolay olmayacak. Büyük bedeller ödendi, fakat yılmadılar.

Örneğin bugün Diyarbakır Analarının, Polonez Gıda’da ve benzeri hak arayışlarında direnen kadın işçilerin verdikleri mücadele böyledir. Mübarek elleri, verdikleri emeğin karşılığını istiyor. Biliyoruz ki en yüce değer emeğe hıyanet, insanlık dışıdır.

Kadının bir de karşılığını beklemeden, candan yürekten verdiği emeği vardır. Doğum gerçeği ne büyük emektir! Canından can kazandırır, kıyası benzeri yoktur. Karşılıksız, zoru kolay eyler onun kutsal emeği değil midir?

Doğururken yaşadığı olağanüstü anların üstüne, nice olağanüstü anlar eklenir. Beşikte sallar, uyutur, emzirir, yıkar, giydirir ve toplumun hizmetine sunar. İnsanı yaratmanın hikmeti, benliğinin mayası, varlığının özü budur. Anlatıma sığmaz.

KADINI BİLİM KURTARDI

Doğum sırasında yaşanabilecek zorluklar karşısında, tıbbın gelişimiyle sezaryen imdada yetişti. Gerçekten, doğumda anne ve çocuk yaşamının tehlikeye düşebilmesi olasılığı durumunda kadını bilim kurtardı.

Ancak, sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi, özel sağlık kurumlarının, hatta doğrudan kadın doğum kliniklerinin çoğalması, anne adaylarının, bir anlamda genel olarak ticari müesseseler olan hastane ve kliniklerde, potansiyel müşteri olarak görülmesine neden oldu. Anne adayının isteği ve doğum zorluğu durumları dışında normal doğumun tercih edilmesinden yanayız.

SAĞLIK TİCARİLEŞTİRİLDİ

Türkiye’nin önde gelen doğum kliniklerinden birinde bir dostumun sezaryenle doğumunda, karnında pamuk unutulmuştu. Bir ay boyunca artan sancılarının sonunda, onun ısrarıyla film çekildiğinde durumu görmüşlerdi.

Tanığı olduğum bu olay, güvenli ellerde doğurmak için tek çarenin, özel klinikler olamayacağının bir örneği olmuştu bende. Çağımızda insanın metalaştırıldığı dönemde, “sağlığın ticarileştirilmesinin” olumsuz sonuçları oldukça fazla.

Fedakarlık, sevgi ve şefkat kaynağı annelerin, çocuklarını kucaklarına aldıkları anda doğum mucizesini yaşamış olmanın kattığı anlamın daha yüksek olduğunu, normal doğumu yaşayan anneler bilir.
Vatanın yeni yılmaz bekçilerini doğuracak güzel annelerimizi selamlayarak, anneliğin yaşattığı binlerce güzel duyguyu, zorları kolay kılan anneliğe verilen değeri dile getiren erdemli sözlerin izini sürerek bitirelim.

‘ANA BAŞA TAC İMİŞ…’

“Cennet Annelerin ayakları altındadır.” Hz. Muhammed

“Ana başa tac imiş / Her derde ilaç imiş/ Bir evlad pir olsa da/ Anaya muhtaç imiş.” Yunus Emre

“Veysel der kopar mı Analar bağı/ Analar doğurmuş ağayı beyi/ İşte budur sözlerimin gerçeği/ Okuttu öğretti büyüttü Anam.” Aşık Veysel

“Benim üzerimde cennetlerdeki his var/ Birbirlerine fısıldıyorken melekler/ Onların yanması gibi sevgiyi bulacak mıyız?/ Bu gibi adanmışlık yok anne/ Uzun zamandır sevgilinin adı bu yüzden sensin.” Edgar Allan Poe