DEVRİM

Yazar İbrahim Kasapoğlu, ‘Sanatta ve edebiyatta Batı’nın peşinden gidenler artık sona geldi. Şiir, roman, tiyatro, müzik... bunlar Brüksel’den, Paris’ten değil, Gazze’den, Şam’dan, Bağdat’tan fışkırıyor.’ dedi

Karşıdevrimin büyük devrimciye olan gizli hıncı, Atatürk’ün ölümünden hemen sonra gözle görülen bir olguya dönüşür. Karşıdevrim, bireysel yönelim değil ideolojik damar olarak ortaya çıkmıştır. Atatürk’ün projelerine yönelik bürokratik engellemeler, O’nun ölümünden sonra da devam etti

“Rüşvetin belgesi mi olur…” Yaşadığımız karşı-devrimin getirdiği yozlaşmayı en iyi betimleyen bilinen bir sözdür

Silahın bırakılmasına mı karşıyız

İran'da devrimin 46. yılı coşkuyla kutlandı. Devrimi kutlamak için meydanlarda havai fişek gösterileri düzenlendi.

Herkes kendi Godot’unu beklerken

Görünüşüne bakmayın, ufak tefek olabilir. Bir bedenin taşıyabileceği en aydınlık, en büyük yüreğe sahipti Turhan Özlü. İnsan sevgisi bayrağı, devrimci mücadele yoluydu. Arkadaşlarına umut, karamsarlığa ışıktı. Hiç bitmeyen bir gülümseme, en güzel devrim şarkısının güftesiydi o…

50 yıldır Vatan Partili, örgütçü, fedakâr, insancıl, çalışkan, titiz… Turhan Özlü’nün kitabında ‘olmaz’ yok… Zor görevlerin adamı… En ağır yükleri sırtlarken bile güler yüzlü. Gençlerin ağabeyi… Şimdi teni toprakla buluştu, o artık bütün yeryüzünün öğretmeni

Bazılarının aşağılamak amaçlı kullandığı gibi evet, bir ‘kütüphane memuru’dur Muazzez İlmiye Çığ. Cumhuriyet’in yetiştirdiği memurdur. Sümer, Akad ve Hititlerden kalma 74 bin tableti Osmanlı depolarından çıkartmış, temizlemiş, sınıflamış, pamuklara sarmış, kutulamış, raflamıştır o memur

Devrim zamanıdır kimse durduramaz

MESERRET TAŞKIN

Cumhuriyeti salonlara hapsetmek isteyen bir sistem var. O sistem içerisinde cumhuriyet, şirin bir fondur yalnızca. Gerçekte ise önce yedi düvelle, sonra cehaletle, sonra sıtmayla, sonra veremle savaşmış, bu esnada bir büyük buhran ve bir dünya savaşı atlatmış cumhuriyet var

Cumhuriyetimizden bugüne ve geleceğe

Zerrin ÖZTÜRK

Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, geçen hafta yaptığı açıklamanın gerekçelerini partisinin yayın organı Komünist Dergisi’nde tekrar anlattı. Okuyan, CHP ve DEM Parti’yle ortak arayışlar içinde olmanın NATO’culuğun dümen suyuna girmek anlamına geldiğini söyledi

Şapka, ‘bir kisve-i resmiyye ve nişan-ı memuriyyet’ olarak kabul edildi. Memurlara şapka satın almaları için bir maaş ikramiye verildi. Bu ikramiyeden Diyanet İşleri mensupları da yararlandılar. İlmiye sınıfı, şapka giymekten muaf tutuldu

Engelli Hakları, ‘Devrim’ ile Kazanılır!

Türkiye fırsatları neden kaçırdı?