19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hayvanların gıda güvenliği sağlanmalıdır

Son günlerde Aydınlık Gazetesi’nde can dostlarımızla alakalı paylaşılan yazıları ilgiyle okuyoruz. Doğa ve hayvan sever öğrencilerin örgütlendiği derneğimiz adına yapıcı katkılarımızı gazete okurları ile paylaşıyoruz.

Hayvanların gıda güvenliği sağlanmalıdır
A+ A-
Burhan Kurtulmuş Aytoslu - Z Doğa Derneği Danışma Kurulu Başkanı

Uzun zamandır yabancı fonlar ile sahibinin sesi haline dönen “doğa dernekleri” bizi faydalı işler yapabileceğimiz bir dernekte buluşmaya itti. Vatanseverliği her şeyin önüne koyan farklı şehirlerdeki üniversite öğrencileri buluşarak örgütlenmesini tamamladı. Uzun zamandır kent ve kent çevresinde yaşayan hayvanlar için aktif çalışmalar yapmaktayız. Gazetede yayınlanan yazılara baktığımız yer işte burasıdır.

Hayvanları tanımlarken can dostlarımız deriz. İster evimizde ister kapı eşiğinde ister taşrada olsun ehlileşmiş hayvanlar hayatımızın önemli bir parçasıdır. Büyük milletimiz bize hayvanlara karşı oldukça merhametli ve şefkatli bir tarih mirası bıraktı. Atlı çoban kültürü uzun uzadıya anlatılacak bir konu olsa da dikkat çekeceğimiz konu bin yıllar içinde Türklerin at ve köpeğin ehlileştirilmesindeki rolüdür. Aslanı kırbaç ile “terbiye” edebilirisiniz, ancak vakti geldiğinde karşılığını alma ihtimaliniz vardır. Atı “ehlileştirmek” ise kırbaç ile mümkün değildir. Hayatınızı paylaşmadan, atın kalp atışını duymadan bir atı ehlileştiremezsiniz. Tarihin derinliklerinden günümüze ulaşan kurgan mezarlarına bakınca da beylerin atları ve bazen de köpekleri ile koyun koyuna yattığını görebilirsiniz. Anlıyoruz ki Türk kavimleri hayvanlara iş makinası muamelesi yapmıyordu. Velhasıl hayvanlarla milletimiz arasındaki bağ tarihsel olarak ortadadır.

Çağımızda ise kentlerde yaşayan kedi ve köpeklerle ne kadar uyumlu yaşadığımız önümüzdeki yıllarda çok daha fazla üzerinde durulacak konulardan biridir. İnsanların kentler sebebi ile hayvanların yaşam alanını işgal ettiği gibi bilimsel temelde olmayan bazı iddialar marjinal tavırlara sebep olmaktadır. Bu eser miktardaki bakış açısı toplumsal kadın erkek meselelerinde erkek düşmanlığı yaparak sorunu çözeceğine inanan insanlar gibi zaman zaman insan düşmanlığı yapacak kadar mantıksal sapmalar yaşamaktadır. Şu bir gerçek ki çağlar boyunca değişen her şey gibi kentlerdeki hayvan ve insan arasındaki ilişki de değişmektedir. Belirtmek gerekir ki bu değişim gayet ileridir. İnsanlar evde ve sokakta hayvanlarla yaşadığının bilincine varmaktadır.

Ülkemizi ziyaret eden her turist, sokak hayvanlarına karşı toplumsal yaklaşımımızı hayret ile karşılamaktadır. Kediler ve köpekler adeta kentlerin sahibi gibi güven içinde yaşamaktadır. Bin yıllar önce obaların etrafında insana alışan bu hayvanlar şimdi o insanlarla aynı hayatı paylaşmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu devrinde hayvan beslemeyi meslek edinen Mancacılar şimdi belediye ekibi ve dernek gönüllüleri olarak bu vazifeyi yürütmektedir. Hatta artık bazı kentlerin kültüründe sokaklarda yaşayan hayvanlar mahalle sakinlerinin korumasındadır. Önemli olan da hayatın olağan akışı içinde can dostları ile bir arada yaşamaktır.

Elbette ülkemizde insan hayvan ilişkilerinde ciddi sorunlar da vardır. Derneğimizin bizzat çalışma yürüttüğü “zor gün dostları projesi” sayesinde doğru bildiğimiz yanlışları gördük, öğrendik ve harekete çektik. Kırsalda hayvanların daha doğal yaşadığı, her hayvanın kendi başına doğada hayatta kalabileceği ve hayvanların rahatlıkla çöplerle yaşayabileceği bunlardan bazıları oldu. Özellikle içinde bulunduğumuz aralık, ocak ve şubat aylarında kırsalda yaşamak zorunda kalan hayvanların bir kısmının zor günleri atlatamadığını saptadık. Genellikle mesire alanı gibi yerlerde rastladığımız bu talihsiz hayvanları köylerin çevresinde de görüyoruz. Sahipsiz hayvanlarla iç içe yaşama kültürü inanıldığı gibi köylerimizde yolunda gitmemektedir. Bu, masal kitaplarındaki çizimlerden ibaret bir inanıştır. Bunu da düzeltmek ve bilinç yaratmak bizim görevimizdir.

Kendini vatansever kabul eden doğa aşığı gençler olarak aylardır kış aylarında karın yolları kapattığı günler için takviye mama toplama çalışması yapıyoruz. Bizim gibi hayvan sever grupların yardımı geciktiğinde yürüyüş gruplarımız ile karla kaplı arazide can dostlarımıza kuru mama takviyesi yapıyoruz. Aydınlık, içinde bulunduğumuz ekonomik buhrandan çıkış için “üretim devrimini” işaret ediyor. Hayatımızı paylaştığımız can dostlarımızın beslenmesi oldukça önemlidir. Üretim devrimi programının Gıda güvenliği bölümü sadece insanların değil hayatı paylaştığımız can dostlarımızın da gıda güvenliğini kapsamaktadır Yeni bir telefon almak ertelenebilir fakat can dostlarımızın beslenme düzeni, sağlığı ertelenemez. Bu hususta hayvan yemlerinin üretimi ve fiyatlarındaki artış bilimsel yollarla değerlendirilerek çözüme kavuşturulmalıdır. Aydınlık gazetesine bize bu fırsatı verdiği için teşekkür ediyor, okurlarını yürüttüğümüz mama kampanyasına katkı vermeye davet ediyoruz.

Hayvansever değiller insansevmezler

Hayvansever değiller insansevmezler başlıklı yazıya eleştiri

Son Dakika Haberleri hayvan gıda güvenliği