01 Temmuz 2024 Pazartesi
İstanbul 24°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hektor’un öcü yerde kalmadı!

Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan: Prens Hektor, Fatih Sultan Mehmed ve Mustafa Kemal Atatürk’ü buluşturan ortak nokta, Anadolu topraklarının işgal edilmesine karşı gösterdikleri cesaret ve kahramanlıklardır

Hektor’un öcü yerde kalmadı!
A+ A-
TURGAY OĞUZ

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ilan edilen '2018 Troya Yılı', Troya Antik Kenti'nin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne kabulünün 20. yıldönümü ve bu yıl 55'incisi düzenlenen Uluslararası Troia Festivali, Çanakkale ve Troya adına önemli bir kesişme noktası oldu. 1870'te Schliemann ile başlayan 'Troya'nın maceralı yolculuğunda, Anadolu kimliğinin kazandırılmasında, çok önemli girişimlerde bulunan ve sürecin son 20 yılına yön vermiş Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ile 'Troya ve Troyalılar'ın önemini konuştuk.

Hektor’un öcü yerde kalmadı! - Resim : 1

'2018 Troya Yılı' projesi nasıl gerçekleşti?

Troya Antik Kenti'nin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne kabulünün 20. yıldönümde, Çanakkale Belediyesi olarak destek verdiğimiz sivil inisiyatiflerin girişimleri sonucu, 2018 yılı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 'Troya Yılı' ilan edildi. Türkiye Cumhuriyeti, ilan ettiği 'Troya Yılı' sayesinde, Troya'nın bir Anadolu uygarlığı olduğunu benimseyerek, dünyaya tanıtılmasına öncülük etmiştir. Girişimlerimizin, tarihe gururla bıraktığı izden dolayı son derece mutluyum.

Troyalıların kökenleri hakkında bir belirsizlik mi söz konusu?

Homeros'un Troya Savaşı'nı anlattığı 'İlyada' destanını okuyan batılı ülkeler tarafından, 'Troya' tarih boyunca hiç bir zaman Anadolu uygarlığı olarak kabul edilmemişti. Her zaman bir Yunan uygarlığı olduğu yönünde algı yaratılmıştı. Hatta günümüzde, Türk toplumunda bile bunun böyle olduğu yönünde ciddi bir inanış var. Troya Antik Kenti, 1870'li yıllarda Alman amatör arkeolog Heinrich Schliemann tarafından ortaya çıkartılmasının ardından, yapılan arkeolojik ve antropolojik çalışmalar sonucunda Yunan kökenli olmadığı, tam anlamıyla bir Anadolu uygarlığı olduğu ortaya çıktı. Troya; Çanakkale demektir. Troya, Anadolu toprağıdır ve bir dünya kültür mirasıdır.

Hektor’un öcü yerde kalmadı! - Resim : 2

Kökenler hakkındaki bilimsel veriler ortaya çıktığında girişimleriniz oldu mu?

Ulusal ve uluslararsı fuarlara her katılımımızda mutlaka Troya Antik Kenti'nden objeleri yanımızda götürürdük. Tanıtım broşürleri ve Troya'yı anımsatan objeler tasarlardık. Hatta canlı performans seramik çalışmaları bile gerçekleştirdik. 'Troya' hakkındaki iddialarımız ve girişimlerimiz hiçbir zaman dikkate alınmadı. Bu nedenle '2018 Troya Yılı' bizim için çok önemli dönüm noktası oldu. Troia Festivali ile 55 yıl önce başlatılan ve son yirmi yılına bizzat katkıda bulunduğum çalışmalarımızın, resmi olarak tescil edilmesi hepimiz için gurur verici.

Troyalılar için Türk diyebilir miyiz?

Türkiye Cumhuriyeti'nin üzerinde yeşerdiği 783.562 km²'lik Anadolu coğrafyası, dünyanın hiç bir yerinde olmayan büyük bir ayrıcalığa sahip. Uygarlığın başladığı ve tüm dünyaya yayıldığı bu coğrafya üzerinde sırasıyla; Sümerler, Asurlar, Babiller, Hititler, Frigler,Lidyalılar, İyonlar, Urartular, Persler, Makedonlar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar ve son olarak Türkiye Cumhuriyeti varlığını sürdürüyor. Uygarlık tarihin bilinen 8 bin yıllık geçmişine ev sahipliği yapmış bir coğrafyada 'kök' aramak son derece yanlıştır. Çünkü genetik havuzu bu kadar zengin topraklarda yaşayan Troyalılar için Türk diyemeyiz. Bugün bile Türk dediğimizde, her bir vatandaşımızın köklerinin genetik çeşitlilikte nereye dayandığını, geriye dönük iki yüz yıl inceleyebiliyoruz. 'Orta Asya Türk' tezine takılmamamız gerekiyor. Biz Anadoluluyuz.

Hektor’un öcü yerde kalmadı! - Resim : 3

GİZEMLİ AKHILLEUS TARİKATI

Anadolu'nun kültür potansiyeli hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye olarak, çok büyük bir kültürel zenginliğe sahibiz. Dünyanın en eski tapınağı olduğu ortaya çıkan Göbeklitepe, dünya uygarlık tarihinin başlangıcını değiştirdi. 12 bin yıl öncesine taşıdı. Üniversitelerin; Tarih, Arkeoloji, Antropoloji ve Sanat Tarihi bölümlerinin el ele vererek, gerçek bilimsel çalışmalar ışığında, Anadolu toprağını karış karış araştırmaları gerekiyor. Eğer Anadolu'nun gizli saklı kalmış ve unutulmaya yüz tutmuş bütün hikayelerini bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkarabilirsek, Türkiye adına; deniz, kum ve güneş turizmi ile yarışabilecek bir kültür turizmi başarısı yakalayabiliriz. 2017 yılında Türkiye'ye gelen turist sayısı 32 milyon. İnanıyorum ki Anadolu'da ki kültürel zenginliklerimiz tam anlamıyla ortaya çıkarıldığında bu sayı 100 milyon turisti bulacaktır. Örneğin; Akhilleus(Achilles/Aşil)'un mezarını ziyaret eden gizemli turistler gibi.

Akhilleus'un mezarının yeri belli mi?

Yunan ve Roma dönemi yazarları, Beşik-Sivritepe'nin orada bulunan bir tümülüsü Akhilleus'un mezarı olarak kabul ediyorlar. Hiç kimsenin bilmediği bir bilgiyi ilk kez paylaşmak istiyorum. Amerikalı zengin bir takım insanların, Akhilleus'un mezarına ziyarete geldikleri, bir çeşit ritüel gerçekleştirdiklerini ve mezarın etrafında koşturarak dans ettiklerini öğrendim. Benim de yeni öğrendiğim ve oldukça ilginç bulduğum bir bilgi oldu. Amaçları nedir! Akhilleus'un mezarının onlar için ne ifade ettiğini öğrenmek isterdim. Bu durumun mantıklı bir gerekçesi olmalı.

Hektor’un öcü yerde kalmadı! - Resim : 4

Troya Savaşı'nın kırılma noktası nedir?

Troyalılar tarafından çok sevilen ve büyük bir savaşçı olan Hektor, halkını ve vatanını korumak için yarı-tanrı Akhilleus'un karşına çıkıyor. Akhilleus, yanında Hera ve Athena ile birlikte Hektor'la savaşmış ve ancak Athena'nın yardımlarıyla Hektor'u öldürmeyi başarmıştı. Hektor sadece bir adamla değil Akhilleus'un yanındaki bütün tanrılarla savaşmış ve bu olay Hektor'u efsanevi bir kahraman dönüşmesini sağladı. Yunan Birliği'nin, Anadolu Birliği karşısında elde ettiği bu hileli zafer, Fatih Sultan Mehmed'i ve Mustafa Kemal Atatürk'ü 'Troya' konusunda paydaş yapıyor.

Fatih Sultan Mehmet ve Mustafa Kemal Atatürk'ü 'Troya' paydasında buluşturan nedir?

1453 yılında Bizans (Doğu Roma) İmparatorluğu, Yunan asıllı Paleologos hanedanının yönetimindeydi. Troya Savaşı'ndan haberdar olan Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'un Fethi'nden 9 yıl sonra 1462 yılında Troya'nın kalıntılarının bulunduğu yere gelerek 'Hektor'un öcünü aldık' cümlesini kuruyor. Fatih Sultan Mehmed, Homeres'un orijinal 'İlyada' metinlerini okuduğunu, notlar aldığını, hatta orijinal metinleri Topkapı Sarayı'nda muhafaza ettiğini biliyoruz.

1915 yılında Çanakkale Savaşı'nda boğazı geçmek isteyen İngiliz gemilerinden birinin adı 'Agamemnon'du. Mondoros Ateşkes Antlaşması, Çanakkale savaşlarında yenilmesine rağmen 1918 yılında İtilaf Devleri ve Osmanlı İmparatorluğu arasında 'Agamemnon' zırhlısında imzalanmıştı. Agamemnon, Troya'nın zenginliklerinde gözü olan ve Helen'in Paris'le kaçmasını bahane göstererek Troya Savaşı'nı başlatan Miken Kralı'dır.

Tüm bu bilgiler ışığında; 1913 yılında Troya'nın kalıntılarının bulunduğu bölgeyi inceleyerek notlar alan Mustafa Kemal Atatürk, 1922 yılında Başkomutanlık Meydan Savaşı'nı kazanmasının ardından, yanındaki subaya dönerek 'Hektor'un öcünü aldık' cümlesini kuruyor.

Troya Prensi Hektor, Osmanlı İmparatoru Fatih Sultan Mehmed ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü buluşturan ortak nokta, Anadolu topraklarının işgal edilmesine karşı gösterdikleri cesaret ve kahramanlıktır.

Hektor’un öcü yerde kalmadı! - Resim : 5

TROYA'NIN KALICI YAPITLARI

'2018 Troya Yılı'na özel çalışmalarınız oldu mu?

Troya Antik Kenti'nin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne kabulünün 20. yıldönümü, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ilan edilen '2018 Troya Yılı' ve bu yıl 55'incisi düzenlenen Uluslararası Troia Festivali Çanakkale ve Troya Antik Kenti adına önemli bir kesişme noktası oldu. Bu kesişme noktasını taçlandırabilmek ve Troya'ya yakışır nitelikte iki yapıt için gerekli girişimde bulunduk. Dünyaca ünlü besteci ve piyanistimiz Fazıl Say'dan, dünyaca ünlü Troya Antik Kenti'ne yakışır özel bir müzik hazırlamasını rica ettik. Ulusal ve uluslarası pek çok işe imza atmış besteci Tevfik Akbaşlı ile yaptığımız görüşmede, kendisinden 'Opera' beklentimiz olduğunu ilettik. Fazıl Say 'Truva Sonatı' ile bizi karşılarken, Tevfik Akbaşlı 'Troya Efsanesi Operası' ile bizleri buluşturdu. Çanakkale'ye ve Troya'ya kalıcı iki yapıt kazandırdık.

Troya Müzesi ile ilgili son durum nedir?

Troya Müzesi için büyük bir mücadele verdik. Eylül ayının ortalarına doğru ziyaretçilere açılacak. Müzenin oluşturulmasında, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na devletimizin üst kademelerinde görev alan ilgililere gösterilen çabadan dolayı teşekkür etmek istiyorum. Çok doğru bir karar vererek önemli bir projenin gerçekleştirilmesine neden oldular.

Henüz fikir ya da proje aşamasında olan çalışmalarınız var mı?

Prens Hektor, Fatih Sultan Mehmed ve Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu ve Çanakkale tarihinde çok büyük önem arz eden üç büyük kahramandır. Her üçü de Anadolu topraklarını savunmak üzere mücadele etmiştir. Prens Hektor ve Mustafa Kemal Atatürk Çanakkale'de savaşmış, Fatih Sultan Mehmed ise boğazın güvenliği için Kilitbahir Kalesi'ni yaptırmıştır.

Şehir için çok şey ifade eden bu üç kahramanı ölümsüz kılabilmek için Çanakkale'nin girişine, üçünün bir arada yer aldığı ve bilge adam Homeros'un eşlik ettiği bir heykel projemiz var. Hatta Fatih'in intikamını aldık gibi bir pozu var. Onu uygulamayı düşünüyoruz.

Hektor’un öcü yerde kalmadı! - Resim : 6

HERKES ATIN AHŞAP OLDUĞUNU SANIYOR

2004 yılı yapımı 'Troy' filmine doğrudan ya da dolaylı bir katkınız oldu mu?

Hiçbir katkımız yok. Haberimiz bile olmadı. Üst düzey diplomatik ilişkiler kullanarak filmde kullanılan 'Troya Atı'nı getirtebildik sadece.

'Troya Atı'nın Çanakkale'ye kazandırılma süreci nasıl gelişti?

'Troy' filminin gösterimlerinin ardından 'Troya Atı' Berlin'de sergilenmeye başlamıştı. Bir gün dönemin Çanakkale Valisi Süleyman Kamçı'ya “Sayın Valim! 'Troya Atı'nı bir istesek ya” dedim. Aramızda gayet iyi. Bana 'Reis' diye seslenirdi. “Verirler mi Reis!” dedi. Biz istesek vermezlerdi. Bakanlık aracılığıyla isteğimizi iletelim. 'Troya Atı', Troya'ya yakışır şeklinde.

Gerekli diplomatik yazışmalar sonucunda Warner Bros. isteğimize olumlu yanıt vermiş. Bu arada 'Troya Atı' Japonya'da sergileniyor. Mülkiyeti kendilerinde kalmak ve istedikleri zaman geri almak üzere 'Troya Atı'nı ait olduğu yere göndermeye karar verdiler.Bizi tatlı bir telaş aldı. 'Troya Atı'nı nereye koyacağız! Yerleşim noktası konusunda çok fazla öneri geldi. Kararı sonraya bıraktık. İlk olarak herkesin görebileceği bir meydana yerleştirme kararı aldık.

Hektor’un öcü yerde kalmadı! - Resim : 7

'Troya Atı' ne zaman Çanakkale'ye ulaştı?

Japonya'da sergilenmesinin ardından 2004 yılı Ağustos ayında Çanakkale'ye ulaştı. 'Troya Atı'nı filmde gördüğümüz gibi bütün halde canlandırıyoruz aklımızda. At'ın üç tırla gönderildiğinin bilgisini verdiler. Sayın Vali ile beraber bekliyoruz. Üç tır atölyeye ulaştı. Kapaklar bir bir açıldı. Hepimiz şaşkınlık içerisinde kaldık. Tırların içerisinde 'Anadol' otomobilinin kaporta parçaları çıktı. Bu nedir yahu böyle dedik. Hepimiz ahşap bir at beklerken, fiberglas parçalardan oluşturulmuş bir at olduğu ortaya çıktı. Ahşap görüntüsü verilmiş fiberglas parçalar, metal bir karkas üzerine konularak monte edilecek. IKEA mobilyası gibi. Sadece montaj için Almaya'dan bir ekip geldi. Ekip dışında kimsenin montaj edemediği 'Troya Atı'na, euro bazında montaj bedeli ödedik. Montajı tamamlandığında filmde gördüğümüz biçime kavuştu. Herkes atın ahşap olduğunu sanıyor. Ahşap olmadığını bugüne kadar kimseye söylemedik. Zaman zaman güneş ışınları nedeniyle boyası soluyor. Ara sıra boya yaparak bakımını sağlıyoruz.

'Troya Atı' Warner Bros.'a geri verilecek mi?

'Troya Atı'nın gönderilmesi için konuşurken, infial çıktı. “At burada kalsın” diye. Atın bulunduğu noktanın artık bir işaret noktası olduğu ve halk arasında; “At'ın önünde buluşalım”, “At'ın sağında”, “At'ın arkasında” şeklinde yerleşik bir konuma geçtiğini fark ettik.

Son Dakika Haberleri