21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İbrahim Arıkan’dan Türk firmalarına kriz dersleri

Evren Devrim Zelyut

Evren Devrim Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Bugün MEF Üniversitesi ve okulları ile lojistik sektörü devi Yurtiçi Kargo’nun kurucusu İbrahim Arıkan’ın aramızdan ayrılışının üçüncü yıl dönümü. İbrahim Arıkan’ı sadece başarılı bir girişimci olarak tanımlayabilir miyiz? Elbette ki hayır… Aynı zamanda fizik öğretmeni olan Arıkan, eğitimin okulda başlayıp şirkette devam ettiğine inanan, “yaşam boyu eğitim” yanlısı biriydi.

Eğitime olan inancı onu hem okullarında hem firmalarında başarıya taşırken, sorunlara yaklaşım tarzının girişimciler ve yöneticiler tarafından özellikle bu sıkıntılı günlerde bilinmesi faydalı olacaktır.

Bu bağlamda Yurtiçi Kargo’nun 2008 krizini nasıl fırsata çevirdiğini anlatmakla işe başlayabiliriz.

Kriz koşullarında emek yoğun işletmelerin ilk yapacağı işin işçi çıkarmak olduğu bilinir. Ancak İbrahim Arıkan bunun tersini yaparak tüm işçilerini toplayıp şunu söylemişti: “Kimse yastığa başını koyarken acaba yarın ben işsiz kalırım mı diye düşünmesin. Düşünmenizi istediğim şey Yurtiçi Kargo’nun müşteri sayısını artırmaktır.”

Bu söylem ilk bakışta çılgınca gelebilir, ancak kriz ortamında bir firmayı ayakta tutacak tek güç satışları artırmaktır. Bu doğrultuda İbrahim Arıkan tüm çalışanlarından bir seferberlik başlatarak müşteri ile buluşmasını istedi. Bu yoğun seferberlik müşteri sayısını hızla artırdı ve ilk başta son derece karamsar olan tablonun iyiye doğru döndüğü görüldü.

İbrahim Arıkan, iş modelinde yüklenici olarak çalışan birim yöneticilerinin eğitimine özel önem verirdi. Bu eğitimler iş akışının iyileştirilmesi gibi teknik konuları içerdiği kadar, bu yöneticilerin krize hazırlık yapması adına aile ve şube bütçe yönetimlerini de kapsardı.

Yani insanı sadece bir kaynak olarak görmektense onun duygusal bir varlık olduğunu bilerek kalplerine dokunmanın gerekliliğine inanan biriydi.

İbrahim Arıkan klasik bir patron değil kurduğu eğitim yuvalarında ve firmalarında insanlara yol gösteren lider bir kişilikti. Liderliği saygıya, sevgiye ve bilgisinin derinliğine dayanırdı. Kibirden uzak, sadece üretmeye yoğunlaşan, büyük küçük fark etmeden her insanı sabırla dinleyen, asla kalp kırmayan, rakiplerine bile kendisini sevdirmiş, saygılarını kazanmış birisiydi.

İbrahim Arıkan’ın kızı Ebru Arıkan’dan onu tanımlamasını istediğimizde söylediği: “Kocaman bir kalbi vardı” sözü yazdıklarımızla örtüşüyor. Bu noktada Ebru Arıkan’ın sözlerine tüm yöneticilerin ve girişimcilerin kulak vermesini öneriyoruz zira başarının anahtarları işte bu cümlelerde saklı: “İbrahim Arıkan duygusal zekası da yüksek bir insandı. Müzakereci bir kişilikti. Her ihtilafta mutlaka herkesin benimseyeceği bir çözüm bulurdu. İnsanlara hep güvendi ve şans verdi. Affedici biriydi. Kendi çıkarları yerine toplumun ve ülkenin çıkarlarını düşünürdü. Hatalara kızdığı olurdu ama asla kalp kırmazdı, iletişim konusunda bir uzmandı. Odasına bir ilkokul öğrencisi bile girse ayağa kalkar önünü ilikler onu karşılardı, çünkü insana saygıyı benimsemiş biriydi.”

Türk ekonomisinin yaşadığı zorluklardan çıkması için İbrahim Arıkan gibi lider/eğitimci girişimcilerimizin artması gerek. Zira sürekli eğitimlerle iş modelini yenileyen, krizler karşısında yılmayan, pazar kavgasında savunma yerine saldırıyı seçen bu girişimciler bizleri yarına taşıyabilir.