İkinci Çalıştay Mersin'de: 21. yüzyılın gündemi Doğu Akdeniz’dir
Mersin’de Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu (KÜDENFOR), 21. Yüzyıl İçin Planlama Grubu ve Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO) işbirliğinde düzenlenen ‘Doğu Akdeniz ve Türkiye Çalıştayı’nın ikincisi, başladı. Çalıştay’da Doğu Akdeniz’in güvenliği masaya yatırılıyor
Ankara’da 15 Kasım 2018 tarihinde düzenlenen ilk çalıştayın devamı niteliğinde planlanan toplantıya Mersin kent protokolü, diplomatlar, amiralller, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği temsilcileri, düşünce kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Çalıştay’ın açılışında konuşan KÜDENFOR Direktörü Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, Türkiye’nin 21. yüzyılda sadece jeopolitik değil aynı zamanda ekonomik geleceğinde de en önemli ve öncelikli rolü oynayacak Doğu Akdeniz’in yarınlarının tartışılacağı Çalıştay için özellikle Mersin’i seçtiklerini söyledi. Mersin’in Kıbrıs Barış Harekatı’ndaki önemini hatırlatan Gürdeniz, “Mersin bugün de yepyeni bir cephede farklı görevlere hazır olmalıdır. Yeni cephenin adı Mavi Vatan’dır” ifadesini kullandı.
‘SAVUNMA VE DIŞ POLİTİKA AKDENİZ ODAKLI OLMALI’
Konuşmasında Doğu Akdeniz’in 21. yüzyılda Türkiye’nin en ciddi, en öncelikli kriz alanı olduğunu vurgulayan Gürdeniz, bu stratejik bölgenin ‘KKTC, denize erişimi olan sözde Kürdistan ve enerji alanlarında Türkiye’nin jeopolitik ve ekonomik çıkarlarının’ kesişme noktasında bulunduğunu kaydetti.
Söz konusu hayati çıkarların AB ve ABD etki ve destek alanında gelişen Mısır, GKRY, Yunanistan ve İsrail dörtlüsünün her geçen gün gelişen Türkiye karşıtlığı paralelinde geleceğimiz için en önemli önceliği oluşturduğunun ve bu yeni evrede devletin savunma ve dış politikasının her yönü ile Doğu Akdeniz odaklı olması gerektiğinin altını çizdi.
Yunanistan ve GKRY’nin Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi III’ün gerek karasuları sınırlandırması gerekse münhasır ekonomik bölge ilanı konusunda tanıdığı hakları akla, örf adet hukukuna, tarihsel gerçeklere tamamen aykırı şekilde, kendi yorumlarıyla uygulayarak oldubitti yaratmaya çalıştıklarını kaydeden Gürdeniz, Mavi Vatan Tatbikatı’nın bu kapsamda karşı bloklara en ciddi mesaj olduğunu, Türkiye’nin münhasır ekonomik bölge veya kıta sahanlığı koordinatları ilan edilerek, ‘Mavi Vatan’ sınırlarımızın soyut düzlemden somut boyuta çıkarılması gerektiğini söyledi.
Bu zorlu süreçte Mersin’in çevre illeri ve hinterlandı ile öne çıktığını belirten Gürdeniz, “Doğu Akdeniz’deki Türk deniz gücünün Türkiye’nin geri kalanının kaderini etkileyeceği bir sürece giriyoruz. Mersin bu sürecin karadaki amiral gemisidir” dedi ve konuşmasını şöyle sürdürdü: “Her yönüyle denizcileşmiş Mersin bu yüksek sorumluluğu kaldırabilecektir. Mersin denizcilik gücüne hayat veren her alanda öne çıkmalıdır. Limanlarınız, donanma varlığınız, deniz müzeniz, üniversiteleriniz, çalışkan halkınız, uzun plajlarınız, marinalarınız, yelken ve yat kulüpleriniz, deniz bilimleri enstitüleriniz, ayrıca denizci olmak için gereken en önemli unsurunuz olan muhteşem bir coğrafyanız var. 21’inci yüzyıl bu coğrafyaya büyük sorumluluklar ama bir o kadar büyük fırsatlar getiriyor. KKTC ile büyük ağabey statüsünde jeopolitik seviyede etki yaratacak bütünleşik bir yakınlaşma ve işbirliği; Doğu Akdeniz havzasında gerek gemi inşa, gerek onarım, gerekse denizdeki enerji sektörüne her yönüyle destek sağlayacak endüstriyel altyapının kurulması, Mersin Üniversitesi bünyesinde Denizcilik Fakültesi kurulması, denizci Mersin hedefinde eksik kalan alanları dolduracaktır.”
‘TÜRKİYE İVEDİLİKLE KARAR VERMEMELİ’
21. Yüzyıl İçin Planlama Grubu Üyesi Hakan Özyıldız ise, dünyada enerji alanındaki önemli periyodik çalışmalardan olan BP Energy Outlook’un 2019 yılı sayısında belirtilen, önümüzdeki dönemin jeopolitiğini değiştirecek, Türkiye’nin de etkileneceği saptamalara dikkat çekti: 2040 yılı itibarıyla dünya enerji talebinin yaklaşık üçte biri Çin, Hindistan ve Asya’dan gelecek, dolayısıyla Doğu’da ve Rusya’da bulunan birincil enerji kaynaklarının batıdan çok doğuya ulaştırılması gerekecek.
Yine aynı çalışmaya göre, gelecekte enerjinin yüzde 85’inin yenilenebilir kaynaklardan ve doğalgazdan üretileceğini aktaran Özyıldız, bu öngörünün hem Türkiye’nin hem de dünyada bilinen birincil kaynakların büyük çoğunluğuna sahip olan yakın komşularımızın hayatını değiştireceğini vurguladı.
Konunun Türkiye için de önemli olduğuna değinen Özyıldız “Eğer yenilebilir enerji ve doğalgazın enerji üretiminde payı artacaksa, Türkiye, bu alanda geleceğini nasıl şekillendireceğine ivedilikle karar vermek zorundadır” dedi.
Keşfedilen yeni doğalgaz rezervlerinin ardından Türkiye ve KKTC’nin, bölgedeki haklarından mahrum bırakılmaya çalışıldığını anlatan Özyıldız, Türkiye’nin uluslararası hukuktan doğan tüm haklarını sonuna kadar kullanarak Doğu Akdeniz’deki arama ve sondaj faaliyetlerine hız vermesi, bunun için gerekli teknik malzeme ve yetişmiş personel donanımı eksikliklerinin ivedilikle giderilmesi gerektiğini kaydetti.
‘KKTC’NİN GÜVENLİĞİYLE YAKINDAN İLGİLİ’
Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO) Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu da böylesine önemli bir çalıştayın Doğu Akdeniz’in kalbinde, Mersin’de yapılmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti. Lokmanoğlu, Doğu Akdeniz havzasının sahip olduğu zenginlikler nedeniyle her dönemde büyük güç mücadelelerine sahne olduğunu, küresel ve bölgesel aktörlerin Doğu Akdeniz’i denetim altında tutma çabalarının bugün de devam ettiğini söyledi.
Dünya petrol rezervinin yaklaşık yarısını barındıran Akdeniz Bölgesi, uluslararası ticaretin kavşak noktalarından biri olmasının yanı sıra son dönemde yeni enerji kaynaklarının keşfi, sismik araştırmalar, deniz yetki alanlarının belirlenmesi, Irak ve Suriye meseleleri nedeniyle sadece Doğu Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin değil, kıyıdaş olmayan güçlerin de rekabet ve çatışma alanı haline gelmişti. Durumu özetleyen Lokmanoğlu, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, İngiltere ve Fransa’nın askeri varlığı nedeniyle bölgenin eskisinden de sıcak hale geldiğini vurguladı.
“Tüm bu gelişmeler Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin geleceği ve güvenliği ile yakından ilgilidir” diye konuşan Lokmanoğlu, her iki ülkenin de hak ve menfaat kaybına uğramaması için Doğu Akdeniz Bölgesi’ndeki gelişmelerin dikkatle takip edilmesi gerektiğini, bu nedenle çalıştayın çok faydalı olacağına inandığını belirtti.
Çalıştay’ın ilk oturumunda Amiral Mustafa Özbey’in yönetiminde, Emekli Büyükelçi Onur Öymen, Doç. Dr. Murat Koç, Rafet Aslantaş, Doç. Dr. Nur Jale Ece, Doç. Dr. Emete Gözügüzelli, Prof. Dr. Sencer İmer’in katılımıyla, Doğu Akdeniz’de değişen stratejik dengeler tartışıldı.
Prof. Dr. Sencer İmer’in yönetiminde yapılacak ikinci oturumda ise, Şahin Yaman, Oğuz Türkyılmaz, Arif Ertik, Doç. Dr. Barış Salihoğlu, Yusuf Buldu ve Aydın Erdemir’in katılımıyla Doğu Akdeniz’in ekonomik fırsatları konusunda değerlendirmeler yapılacak.