İrticayı koruyan ‘ilericiler’
Türkiye, irticaya karşı büyük mücadele veriyor.
Genelkurmay Başkanlığı’nın mahkemelere gönderdiği rapora göre, 30 bin FETÖ bağlantılı general, subay, astsubay ve askerî personel Ordudan atıldı (Raporun tam metni için bkz. Türk Ordusunun İdeolojik Çizgisi, Kaynak Yayınları).
14 bin polis Güvenlik örgütlenmesinden atıldı.
4 bin yargıç ve savcı, Yargı görevlerinden atıldı.
105 bin kamu görevlisi, devletteki görevlerinden atıldı.
‘KININDAN ÇIKMIŞ KILIÇ’
Hatırlanacaktır, 14 Mart 2014 günü Silivri duvarlarından çıkarken, yağmurun altında milletimize şu açıklamayı yapmıştık: "Kınından çıkmış kılıç gibiyiz. Cemaatler ve tarikatlar temizlenecektir."
Bu açıklama bir Cumhuriyet programıdır. Büyük Devrimci Atatürk, "Türkiye, şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar ülkesi olamaz" demişti. Bugün FETÖ’ye ve diğer emperyalizm bağlantılı tarikatlara ve din kisveli örgütlenmelere karşı yürütülen uygulamalar, bu program kapsamındadır. PKK/HDP’ye karşı içte ve dışta yürütülen savaş da bu kapsamdadır.
YENİ İKLİM
Çok önemlidir. Türkiye’de yeni bir iklim oluşmaktadır.
Türkiye insanının tarikat ve cemaat bağlarından kurtarılması, iktidarda kim olursa olsun, Cumhuriyet Devriminin programıdır, çağdaşlaşma programıdır, özgürleşme programıdır, millet olmanın programıdır.
Muhafazakâr ve İslamcı diye anılan kesimler içinden kişilikler de bu programı, şu veya bu kapsamda savunmaya başlamışlardır. Örneğin Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan’ın bir süre önce, "Türkiye 1400 yıl öncesinin hükümleriyle yönetilemez" saptamasında bulunması, tarihsel önemdeydi. Geçenlerde Sayın Dücane Cündioğlu’nun, ‘Toplum olmak için cemaat ve tarikatlardan kurtulmak zorunda olduğumuzu’ vurgulaması da, yeni oluşan iklimi yansıtıyordu.
AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman da “15 Temmuz laikliğin önemini gösterdi” diyerek yeni iklimin ufuklarını açan tarihi belirlemiş oldu.
Kamuoyuna gördüğüm kadarıyla bir tek Aydınlık duyurdu. Millî Eğitim Bakanlığı’nın yayınladığı Orta Öğretim Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi adlı ders kitabında, Türkiye’nin 1945 sonrasında ABD denetimi altına girmesi ve NATO’ya bağlanması sonucu, Atatürk Devriminin yıkıma uğratıldığı saptanıyordu. Stratejik bir tutumdur bu ve öğrenim gören kuşakların bilincine yerleşmesi gereken en önemli bilgidir.
ABD GÜDÜMLÜ İRTİCAYI KURTARMAK İLERİCİLİK Mİ OLUYOR
Çok örnek var, mesele yaşadığımız süreci doğru anlamaktır.
Ne var ki, bir kısım "ilericiler" ya da kendisine "Atatürkçü" diyen kimileri, FETÖ’ye ve PKK’ya kanat geriyorlar. FETÖ ve PKK için özgürlük istiyorlar. Demokrasi mücadelesini de FETÖ ve PKK’yı kurtarma hareketi olarak hayata geçiriyorlar.
Türkiye’nin önündeki birinci sorunu "demokrasi ve özgürlük" diye tanımlayanlar, dikkat buyurulsun, aslında FETÖ ve PKK’ya özgürlük istiyorlar. Çünkü şu anda Türkiye hapishanelerinde, resmî verilere göre 40 bin kadar FETÖ bağlantılı, 20 bin PKK/HDP bağlantılı ve 10 bin kadar da DEAŞ ve diğer dinci kisveli terör örgütleriyle bağlantılı var. Bu koşullarda "özgürlük" talebi bugün somut olarak bölücü ve yobaz terör örgütlerini kurtarmaya yöneliktir.
SORULAR
Şimdi irticaya karşı olduğunu söyleyen ilericilerimize ve Atatürkçülerimize soruyoruz:
FETÖ, ABD güdümlü olduğu için en tehlikeli irtica örgütü değil mi?
FETÖ, Türk devleti, ordusu, polisi ve yargısı içine yuvalanmış Gladyo örgütlenmesi değil mi?
FETÖ bağlantılılara ve diğer soruşturma ve kovuşturma altında bulunan dinci örgütlenmelerin mensuplarına özgürlük talep edilerek irticaya karşı mücadele verilebilir mi?
FETÖ ve PKK’nın temizlenmediği ortamda, özgürlük ve demokrasi ne kadar olur?