22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İsrail, Afrin Harekatı'na neden sessiz?

Av. Onur Sinan Güzaltan yazdı

İsrail, Afrin Harekatı'na neden sessiz?
A+ A-

Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Suriye’nin Kuzeyinde PKK/PYD başta olmak üzere terör örgütlerine karşı başlattığı Zeytin Dalı Harekatı dünya kamuoyunda büyük ses getirdi.

Harekatın başlangıcıyla beraber ABD, Rusya ve Fransa başta olmak üzere dünya televizyonları canlı yayınla gelişmeleri aktardılar.

Dünya liderleri operasyonla ilgili görüşlerini paylaştılar.

Suriye’deki gelişmelere başından beri müdahil olan İsrail ise ilginç bir şekilde sessizliğe büründü.

İSRAİL VE PYD ARASINDAKİ İLİŞKİ

Tel Aviv yönetimi işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri’nin korunması ve Hizbullah’ın Suriye’deki faaliyetlerini engellenmesi bahanesiyle, Şam başta olmak üzere Suriye topraklarını pek çok kereler hedef aldı.

İsrail’in, Suriye üzerindeki faaliyetleri ile İran’ı dengelemeye çalışmasının yanı sıra, Suriye’nin kuzeyinde tıpkı Irak’ta olduğu gibi Kürt grupların kontrolünde bir özerk yönetimi amaçladığı bilinen bir gerçek.

Tel Aviv Üniversitesi Kürt Araştırmaları Merkezi’nin başında bulunan Profesör Ofra Bengio, İsrail basınına yaptığı değerlendirmede, “Suriyeli Kürt gruplardan açık bir biçimde İsrail’i destekleyen açıklamalar gelmese dahi aralarında bazılarının İsrail’i ziyaret ettiğini fakat kamuoyuna açıklamadığını biliyorum” ifadeleriyle ilişkiler ağını gözler önüne seriyor.

Suriyeli Kürtlerin durumunu Irak’takilere benzeten Bengio, “kendilerini güçlü hissettiklerinde İsrail’le ilişkileri açık bir biçimde sürdürmeyi düşünebilirler” öngörüsünde bulunuyor.

Bengio, “2012’de Suriye Kürtlerinin herhangi bir resmi varlığı yoktu. Birkaç sene içerisinde kendi devletlerini kurmak için savaşmaya başladılar, tıpkı 1948’de İsrail’de olduğu gibi (…)” yorumuyla PYD’yi, İsrail’in kurucu kadrolarına benzetmekten de geri kalmıyor.

PYD’nin terör örgütü olduğunu kabul etmeyen Bengio, “PYD, PKK ile bağlantılı olsa dahi terörist saldırılarda bulunmuyor. PYD, bugün 2012’den beri elde ettiği kazanımları elde tutmaya çalışıyor (…) İsrail ve Suriyeli Kürtler arasındaki ilişki şimdilik gizli kalmalı ama İsrail’in desteği kuvvetli bir biçimde sürmeli” değerlendirmesi ile İsrail’in, PYD’ye verdiği desteği de ortaya koyuyor.

Suriyeli Kürt gazeteci Tamar Hüseyin İbrahim ise Times of Israel adlı haber sitesine yaptığı açıklamada, “İsrail ve Suriyeli Kürtler karşılıklı desteklerini kamuoyuna açıklamaktan utanmamalı (…) İsrail, Suriye’deki Kürt grupları açıkça desteklemeli” ifadelerini kullanmaktan çekinmiyor.

Hayfa Üniversitesi Irak Araştırmaları Merkezi Müdürü Profesör Amatzia Baram ise 2016 yılında Israel Defense haber sitesi için kaleme aldığı “Kürtler için Mega Devlet” başlıklı makalede, doğru adımlar atılması halinde “Doğu’da Süleymaniye’den Batı’da Afrin’e uzanan bir Kürt devleti kurulabilir (…) Türkiye ve İdlib, Halep ve Lazkiye’nin kontrolünü elinde bulunduranlarla iyi ilişkiler yolu ile denize açılabilir” değerlendirmesinde bulunuyor.

Irak uzmanı Baram’ın makalesi, İsrail Devleti’nin Barzani’ye verdiği destek ve PYD ile perde gerisinde süren ilişkileriyle birlikte değerlendirildiğinde bir anlam kazanıyor.

Bu noktada Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Zeytin Dalı Harekatı’yla sadece ABD’yi değil, bölgede büyük bir Kürdistan hayali kuran İsrail’i de hedef aldığı açık bir biçimde ortada.

İSRAİL BASININDA NATO’NUN SONU MANŞETLERİ

Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi İsrail’den, Zeytin Dalı Harekatı’yla ilgili olarak henüz bir resmi açıklama gelmiş değil. İsrail merkezli haber siteleri ve kaynakları incelediğimizde ise Türkiye ve ABD arasındaki çatışmanın altını çizen haberlere sıkça rastlıyoruz.

Israil Rising adlı düşünce kuruluşuna bağlı haber sitesi Afrin Harekatı’nı “NATO’nun sonu: Türkiye, Afrin’de ABD destekli Kürtleri bombalıyor” manşetiyle verirken, ABD’nin PYD’ye, Türk uçaklarına karşı kullanmak üzere Manpads füzeleri verdiğini ve Kürtler Afrin’den çekilse dahi operasyonun sürmesi halinde ağır bir direnişin olacağı iddiasında bulunuyor.

Israil Rising’in haberinde, harekatın Türkiye’nin NATO’daki yerinin sorgulanmasına neden olduğu değerlendirmesi yer alırken, Türk ve ABD askerleri arasında çatışma ihtimalinin olduğuna vurgu yapılıyor.

Jerusalem Post ise “Afrin’de Türk ve Suriye tehdidi, ABD ile Rusya’yı zora soktu” başlığını kullanırken, Zeytin Dalı Harekatı’nın, Rusya’nın, Türkiye, Suriye Hükümeti ve Kürtler arasında sürdürdüğü denge siyasetini zorladığı değerlendirmesine yer verdi.

Haberdeki ilginç bir diğer nokta ise Golan Tepeleri’nin çevresinde İsrail’in benzer bir operasyona girişebileceği bilgisi.

İsrail’in önde gelen gazetelerinden Haaretz ise Afrin Harekatı’yla ilgili olarak Council On Foreign Relations’ın önemli isimlerinden Steven Cook’un, “Kürtler ihanete uğramış hissetmekte haklılar. Suriye’de onları ‘bizim çocuklar’ olarak adlandırdık fakat şimdi saldırı altındalar ve ABD onlara gerçek bir çözüm öneremiyor” değerlendirmesine yer verdi.

İsrail basınında çıkan haber ve değerlendirmeleri bir araya getirdiğimizde, Harekata karşı PYD’yi destekleyen ve Ankara/Washington arasındaki çatlağın derinleşmesinden memnun bir bakış açısı ortaya çıkıyor.

Fakat İsrail makamları hâlâ sessizliklerini koruyorlar.

Sessizliğin altında, İsrail’in Türkiye’yi direkt olarak karşısına almaktan çekinmesinin yanı sıra, PYD ile ilişkilerinin açığa çıkmasını istememesi yatıyor olabilir.

Irak’ın kuzeyinde, Barzani’nin bölünme referandumuna verdikleri desteğin ters tepmesinden sonra farklı bir Kürt siyaseti izlemeleri de olasılıklar dahilinde.

Türk, Arap, Fars ve Kürt halklarının paylaştığı Batı Asya coğrafyasının direnci, ABD’nin yanı sıra bölgedeki en yakın müttefiki İsrail’i de geri adım attırmışa benziyor.

Bölge ülkelerinin bundan sonraki adımı, ortak direnci birlik potasında eritmek olmalı. Bu suretle bölgeye, kesin bir biçimde barış ve refah gelecektir.

Son Dakika Haberleri