İthal et hayvancılığın mezarını kazıyor
Et ithalatı, pahalı yem, hastalık derken hayvancılık sektörü can çekişmeye başladı. Besiciler son çare olarak hükümete seslendi: Et ithalatını durdurun
Hatay ve ilçelerinde başlıca geçim kaynağı olan hayvancılık bitme noktasına geldi. Samandağ’da büyükbaş besiciliği yapan Metin Özen ve Seyhan Şen, et ithalatının bu durumun sorumlusu olduğunu söyledi. Aydınlık’a konuşan besiciler, hayvancılıktaki kan kaybını rakamlarla anlattı.
1995 yılından bu yana besicilik yapan Seyhan Şen, et ve yem fiyatları arasındaki farkı karşılaştırarak, “Önceki yıl, karkasın kilosu 17 lirayken kepeğin kilosu 13 liraydı. Bugün ise karkas 25 lira, kepek 30-35 lira olmuştur” dedi. “150 hayvanım vardı, bu ithal hikayesi başlayınca zarar ettim, hepsini kesmek zorunda kaldım” diyen Şen gelişmeleri şöyle anlattı: “Eskiden ithal vardı da bu kadar yaygın değildi. Eskiden besi hayvanı bulmakta zorluk çekmiyorduk, şimdi hayvan sayımız çok azaldı. Sayın Bakan ‘buzağları öldürmeyelim’ diyor ama buzağı yok ki... Bütün inekler kesildi, sütler kanalizasyona döküldü.”
CANLISI ETTEN DAHA PAHALI
Seyhan Şen, et fiyatlarındaki anormal yükseklikten yakındı ve şu rakamları verdi: “Eskiden danayı 100-200 dolara alırken, bugün 1500-1700 dolara almaktayız. Şu anda canlının kilosu etten daha pahalı. Eskiden doğu bölgesinde besilik hayvan çoktu, bugün yüksek girdiler ve ithal yüzünden azaldı. O bölgeden bize mal gelmiyor. Bugün dananın tanesi 6 bin lira. Diyelim ki, aldık işletmemize koyduk. Bu danayı en az 6 ay besleyeceğiz, her hayvan başına 2 bin lira harcanır. O da ölmez, sağ kalır, gelişirse... Etti dana 8 bin lira! Peki bu dana sonunda kaç kilo gelecektir? Olsun olsun da 300 kilo gelsin, haydi 400 kilo gelsin. Yani biz bu danayı sattığımız zaman aynı fiyata, yani 8 bin liraya satarız. Peki ne anladık bu işten? Hadi ikisi öldü ya da gelişemedi, daha da kötü. Yani bütün hayvanları da yiyeceği maddeleri de hepsini para ile dışarıdan almaktayız...”
45 HAYVANDAN 14 KALDI
Emekli olduktan sonra başladığı besicilik işini 5 yıldır yapan Metin Özen’in hikayesi de şöyle:
“Ben bu işe başladığımda besi hayvanım 45 iken, bu gün ahırımda 14 besi hayvanı vardır. Bunlara ek olarak kredi çektim. Biz de adımız lekelenmesin diye elde avuçta ne varsa, dostlarımızdan ricayla alıp ödemeye çalışıyoruz. Zarar üstüne, zarar ediyoruz. Benim beslediğim hayvan 1 ay içinde kilo almazsa zarar ederim. Yemin pahalı olması besiciyi çileden çıkarmıştır. Samandağ’da eskiden bir kilometrede bir besici vardı. Bugün ise hemen hemen hepsi kapatmışlar.”
ET BALIK KURUMLARINA MECBURUZ
Metin Özen’in dikkat çektiği bir konu da ithal hayvancılığın yarattığı sorunlar: “İthal hayvan için dört ay önce paranı yatıracaksın. Hadi bekledin, bu hayvanların sağlıklı çıkmadıklarını, gelişmediklerini görüyoruz, bazısı şaplı çıkıyor ya da salgın hastalık taşıyor. Şu da var: Hayvanlar gemilerle geliyor, buranın havasına alışması için 40 gün geçmesi gerekiyor.”
Özen, işi bırakacak bırakmasına da, içi rahat değil, aldığı dersleri ve önerilerini şöyle sıralıyor: “Keşke bu işe bulaşmasaydım. Galiba üretmenin cezası bu oldu. Bizi kahve köşelerine itiyorlar... Yeniden devletin Et ve Balık Kurumu gibi kurumları canlandırması gerekiyor. Bizim ürettiğimizi alır, tüccarın eline muhtaç etmez. Bu kurumlar hem de bir taban fiyat çıkarır, o zaman özel sektör bu taban fiyatın altında fiyat vermez, biz üreticiler de zarar etmeyiz. Son olarak şunu söylüyorum: devletimiz bu işe el atsın ve bu ithalatı kessin, beş yılda bir üreticiyi görmesinler, hemen şimdi üreticiyi destek versinler.