Kadılar müftüler nikâh kıyarsa
Cumhuriyetin medenî hukukuna göre, nikâh kıyma yetkisi belediyelerindir ve köy muhtarlarınındır.
İKİLİK KIŞKIRTIRSINIZ
Müftülere nikâh kıyma yetkisi verilmesi, daha en baştan ikilik çıkarıyor: Nikâhını belediyede ve muhtarlıkta kıydıranlar bir yanda müftüye kıydıranlar diğer yanda.
Birbiriyle anlaşmış, gönüllerini birleştirmiş, yeni evlenen çiftler arasında ve aileleri arasında anlaşmazlık çıkartmanın anlamı yok. Diyelim ki kız tarafı belediyede veya muhtarlıkta nikâh yapılsın istiyor, oğlan tarafı ise müftüye gidelim görüşünde. Tersi de olabilir.
Daha evliliğin ilk adımında ailede bölünme kışkırtıyorsunuz!
Evlilik birliğinin içine ayrılık kamasını sokuyorsunuz!
“Erkek hükmeder, kadın boyun eğer” düzenine yeni olanaklar tanıyorsunuz!
İkilik kışkırtmayın efendiler, müftülere nikâh kıydıracağız derken, aileye, eşlerin birliğine, mahalleye, topluma, millete, ülkeye ve devlete kıyıyorsunuz.
ZORLAMALARA YOL AÇARSINIZ
Anayasamızın 24. Maddesinin 3. Fıkrasına göre, “Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.”
Müftülere nikâh yetkisi tanındığı zaman, toplum içinde, mahallede, aile içinde zorlamaların yolu da açılır. Müftü nikâhı, dinsel bir törendir. Müftü nikâhı, hem evlenenler, hem de nikâh törenine katılanlar açısından kınama, suçlama ve baskıları gündeme getirir. Nikâhta ikilik yarattığınız zaman, belediyede evlenenler de çeşitli kınama ve baskılarla karşılaşabileceklerdir.
Ülkemizde bu kez de nikâh üzerinden kınama ve zorlamaların yolunu açıyorsunuz!
EMPERYALİST BÖLÜCÜLÜĞE HİZMET EDERSİNİZ!
Belediye ve Muhtarlık, dinsel bir kurum değil, sorun yok. Ama nikâhı dinsel kurumlara havale ettiniz mi, hemen evlenenlerin önüne mezhep ve din ayrılıkları çıkacaktır.
Gönül, Alevî Sünnî dinlememiş, gönüller bir olmuş, farklı mezheplerden vatandaşlarımız evleniyor, millet kaynaşıyor, siz müftü nikâhı ile kaynaşan toplumun içine nifak sokuyorsunuz! Kaynaşmayı engellemeye kalkıyor ve böylece emperyalistlerin mezhep kavgası planlarına hizmet ediyorsunuz.
DEDELERE NİKAH YETKİSİ TANINACAK MI
Halkımızın çoğunluğu Sünnî ve Alevilerden oluşuyor, başka mezhep ve inançlardan insanlarımız da var. Sünnî ve Alevî kesimin içinde farklı tarikat, cemaat ve gruplaşmalar da var. Müslüman olan ancak kendisini bir mezhep veya yola ait saymayan büyük bir kitle de var.
Müftüye nikâh yetkisi verilince, Caferîlerin ve Alevîlerin, Şafîlerin ve başka din ve mezheplerin din görevlilerine de yetki tanınacak mı?
Müftüler nikâh kıydığına göre, dedeler de nikâh kıyacak mı?
O ki müftüler nikâh kıyıyor, farklı mezheplerin din görevlileri de nikâh kıysın talebi gelecek. Böylece şu anda vatan savaşı veren bir milletin önüne iç cepheyi bozan sorunlar koyuyorsunuz!
MEZARLIKLARI DA AYIRACAK MISINIZ
Nikâhı ayırırsanız, sıra mezarları ayırmaya gelir. Bu milletin geçmişi mezarlıklarda koyun koyuna birlik halinde yatıyor. Mezarlıklar, birliğimizin tarihsel temelidir.
Bu ülkenin birliğine el uzatırsanız, şunu iyi bilin, siz kaybedersiniz! Ülkemizde bölücülüğün temizlendiği, Batı Asya ülkelerinin mezhep ayrımı gözetmeden birleştiği bu ortamda, artık fitne girişimlerinin ne ülkede ne bölgede başarı şansı yoktur.
AİLE VE MİRAS HUKUKUNU ALTÜST EDERSİNİZ!
Nikâh, Aile Hukukunun en temel kurumudur. Nikâh kıyma yetkisi önce belediye ve müftü diye ayrılır, hatta arkasından kaçınılmaz olarak farklı din ve mezhep görevlilerine tanınırsa, Aile Hukuku ve Miras Hukukunda içinden çıkılmaz sorunlar yaratırsınız!
Medenî Hukuku böler, ülke içinde farklı hukuk kümeleri yaratmaya yönelirseniz, derken miras hukukuna el atıp kadını yarım mirasçı kuyusuna itersiniz ve cemaatlere göre hukuk kuyusunu açarsınız!
Yarattığınız sorunların altından kalkamaz ve altında kalırsınız.
TARİKAT VE CEMAAT RANTÇILIĞINA YOL VERİRSİNİZ
Cumhuriyetimiz çok güzel bir çözüm üretmiş. Din ile devlet ve toplum işleri ayrıdır. Toplum ve devletin siyasal, toplumsal, ekonomik düzeni din kurallarına göre belirlenemez.
Toplumu ve devleti dünyevî esaslara göre düzenlemek bir mecburiyettir. Hazreti Muhammed döneminde de böyleydi, tarih boyunca zorunlu olarak böyledir. Bugün de böyledir.
Yönetenler istedikleri kadar dini istismar etsinler, sonuç olarak dünya işlerini dine göre değil, siyasetin ve ekonominin gereklerine göre yürütürler.
Dini istismar edenlerin amaçları da dünyevidir. Kendi siyasal ve ekonomik çıkarları için dini alet etmektedirler. Başka deyişle dinin alet edildiği her işte, dünyalığa elkoyma olayı vardır. Siyasetin doruklarına bakınız, dinsel söyleme en çok baş vuranlar, kasalarını en çok dolduranlardır.
Sıradan insanlar içtenlikle inanır. Onlar iktidar makamlarında olmadıkları için, dini kullanma olanakları yoktur. Din, onların gönüllerinden dışarı çıkamaz zaten. Ama Allah ile aldatan yöneticiler açısından bakarsanız, din din için değildir, din kendilerinin başında olduğu sınıfın ve zümrenin çıkarı içindir. Milleti Allah ile aldatmakta ve ülkenin kaynaklarını da aralarında paylaşmaktadırlar. Kaynakların paylaşılması, dünyevî bir olaydır. Dini dünyalıklarını büyütmek için kullanmaktadırlar.
Din vicdandan dışarı çıkıp devleti ve toplumu düzenlemeye kalktığı zaman, Türkiye’de kaçınılmaz olarak hangi mezhebe, derken hangi cemaat ve tarikatlara göre düzenleyeceğiz sorusu ortaya çıkar. Dolayısıyla varılacak menzil, cemaat ve tarikat şeyhlerinin çıkar kavgalarıdır. Allah ile aldatmak, tarikat ve cemaat rantçılığının aracıdır.
ANAYASAYI ÇİĞNERSİNİZ
Cumhuriyetimiz, ne güzel çözüm getirmiş. Dinsel inançlar vicdandadır. Vicdana müdahale olamaz. Ancak dinsel inançlar da vicdanın dışına taşıp devlet ve toplum hayatına müdahale edemez. Anayasamızın “Din ve vicdan hürriyeti”başlıklı 24. Maddesinin son fıkrası, birliğimiz ve dirliğimiz için vazgeçilmez değerdedir:
“Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.”
Müftüye nikâh kıyma yetkisi, Anayasaya aykırılığın ötesinde Anayasanın açıkça çiğnenmesidir. Bu girişim, Anayasa Mahkemesinden döner.
HUZUR BİRLİK VE EŞİTLİK İÇİN BELEDİYEDE NİKAH
Belediyede ve Muhtarlıkta nikâh, kadın erkek eşitliğidir.
Belediyede ve Muhtarlıkta nikâh, ailenin birliği, huzuru ve mutluluğudur.
Belediyede ve Muhtarlıkta nikâh, rantçılığa, çıkarcılığa izin vermez.
Belediyede ve Muhtarlıkta nikâh, eşitliktir.
Belediyede ve Muhtarlıkta nikâh, mahallede, toplumda, ülkede birliktir.
Belediyede ve Muhtarlıkta nikâh, barış ve kardeşliktir.