21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Karadut ağacı

Ethem Gönenç

Ethem Gönenç

Eski Yazar

A+ A-

Bir varmış, bir yokmuş, bir zamanlar Kaf dağının ardında etrafı ormanlarla çevrili küçücük bir köy varmış. Bu köyde birbirlerine âşık güzel mi güzel iki genç yaşarmış. Sarı saçları beline kadar uzanan kızın adı Tispe, yağız heybetli delikanlınınki ise Piremusmuş. Birbirine bitişik evlerde oturduklarından birlikte büyümüşler ve taa çocukluklarından beri hep birbirlerine karşı aşk beslemişler. Gel gör ki, aileleri onların birbirlerini ölesiye sevdiğini anlayamamış bir türlü, her nedense birbirlerine uygun olmadıklarını düşünüp görüşmelerini yasaklamış. Oysa aşk bu engel tanır mı; onlar geceleri el ayak çekildiğinde, iki evin arasındaki duvardaki bir çatlaktan fısıldayarak, saatlerce aşklarını dile getirirlermiş.

Günler günleri kovalamış, birbirlerine özlemleri öyle çekilmez dayanılmaz bir hal almış ki, her şeyi göze alıp bir gece ormandaki, çocukken gölgesinde dinlendikleri ağacın altında buluşmaya karar vermişler. O gece Tispe ağaca Piremus’dan önce varmış, bir de ne görsün avını yeni yemiş ağzından kanlar akan kocaman bir aslan karşısında durmuyor mu? Öyle korkmuş öyle korkmuş ki, çocukken içinde saklandıkları mağaraya doğru yıldırım gibi koşmaya başlamış. Tabi aslan da arkasından, amma neyseki yakalayamamış Tispe’yi ve Tispe sağ salim mağaraya ulaşmış. Ancak koşmaya ilk başladığında farkında olmadan boynundaki eşarbını düşürüvermiş.

ACI SON

Bir süre sonra Piremus da ağaca gelmiş. Bir de ne görsün; kocaman bir aslan, ağzından kanlar akarak biricik sevgilisi Tispe’nin eşarbını parçalıyormuş. O an aklına ilk gelen şey, aslanın Tispesini parçalayarak yemiş olduğuymuş. Piremus Tispesiz yaşayamazmış, hiç tereddüt etmeden belinden hançerini çıkarıp göğsüne saplayıvermiş. Aşkı uğruna canına kıyan delikanlının, kanlar içindeki cansız bedeni yere savrulmuş.

Tispe de bir süre sonra korkusunu yenip, bir an önce aşkına kavuşmak için mağaradan çıkmış. Ağacın altına geldiğinde korkunç sahneyle, yerde kanlar içinde yatan Piremusunun cansız vücuduyla karşılaşmış... Genç kız gördükleri karşısında diz çöküp, sevgilisinin cansız bedenine sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlamaktan, ne olup bittiğini anlayamamış ilk anlarda. Ancak eşarbı ağzında oradan uzaklaşmakta olan aslanı görünce anlamış ki, onun öldüğünü düşünen Piremus aşkı uğruna canına kıymış. Tispe bir an bile düşünmeden Piremus’un hançerini alıp, göğsüne götürmüş. Onların aşkı öyle bir aşkmış ki, ölüm bile onları ayırmamalıymış. Eğer Piremus aşkı uğruna ölümü göze aldıysa, o da hiç çekinmeden canına kıyabilirmiş ve saplayıvermiş göğsüne hançeri. Fidan gibi vücudu Piremus’un bedeninin üstüne yığılmış.

Tüm olan biteni gören tanrılar o anda bu yüce aşkı ölümsüzleştirmek istemişler ve Piremus’un kanını o ağacın meyvelerine, Tispenin gözyaşlarını ise yapraklarına vererek onların ağacını bu ilahi aşka adamışlar. İşte o günden beri karadut ağacının meyvesinin çıkmayan lekesini (Piremus’un kan lekesini), ağacın yaprakları (Tispe’nin gözyaşları) temizlermiş.

Haydi, rastgele tüm aşıklara!