22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bu kriz döner Türkiye’yi vurur!

Evren Devrim Zelyut

Evren Devrim Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Haziran ayına dış politikada hızlı bir başlangıç yaptık. Amerikan başkanı Trump’ın Suudi Arabistan ziyareti sonrasında Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Yemen, Katar ile diplomatik ilişkilerini kestiklerini duyurdu. Bu kararın altında yatan dinamikler olarak, Katar’ın Yemen ve Bahreyn’deki faaliyetleri, İran ile yakınlaşması gibi gerekçeler belirtiliyor ancak bu tabloda ekonomik gerekçelerin de etkili olduğunu düşünüyoruz.

Katar’a ekonomik alandan bakarsak, dünya doğalgaz rezervlerinin yüzde 14'üne sahip ve günde 650/700 bin varil petrol üreten bir ülkeyi görüyoruz. 170 milyar dolarlık milli hasılası olan ülkede kişi başına düşen gelir ise 75 bin dolar civarında. Bu doğal kaynak zenginliğinden elde edilen fonu değerlendirmek için, 2005 yılında Katar Yatırım Otoritesi (QIA) kuruldu. Katar'ın yerli ve yabancı yatırım konusunda uzmanlaşmış bu fonu 170 milyar dolarlık bir büyüklüğü yönetiyor.

Katar’ın yabancı şirketlerdeki paylarını incelediğimiz zaman: Barclays Plc’de %6,3 Deutsche Bank’da %9, Credit Suisse’de %5, Volkswagen’de %17, Rosneft’de %9,75 Shell’de %2,13 A.Bank of China'da %12,99 paya sahip olduğunu görüyoruz.

Türkiye ile Katar arasındaki ekonomik ilişkileri incelediğimizde ise,

Türkiye’nin 400 milyon dolar civarında ihracatı, 300 milyon dolar civarında ise ithalatı mevcut.

2015 verilerine göre Türk müteahhitlik firmaları, yaklaşık 12 milyar dolarlık toplam 118 projeyi üstlendi. Bu iş hacmiyle Katar, Türk müteahhitlik firmalarının Ortadoğu’da sırasıyla Irak ve Suudi Arabistan’dan sonra en fazla iş üstlendikleri 3’üncü, dünya genelindeyse 8’inci ülke oldu.

Katar’dan satın almalar yoluyla Türkiye’ye ciddi sermaye akışı da gerçekleşti. Örneğin “Mayhoola for Investments” fonu, 2015 ve 2017 yıllarında yaptığı alımlarla Boyner’in yüzde 35 hissesine sahip oldu.

Bankacılık sektöründe ise ABank’a 460 milyon dolar ile ortak olan Katar sermayesi, QNB ile de Finansbank’ı 2.75 milyar euro’ya satın aldı.

Katar Silahlı Kuvvetleri’nin BMC şirketi ile savunma alanında gerçekleştirdiği ortaklığı ve Digitürk Grubu’nun Katarlı Bein medyanın elinde olduğunu da unutmamak gerek.

Rusya ile yaşanan krizden sonra BOTAŞ ile Katar milli petrol şirketi, Türkiye’nin bu ülkeden uzun vadeli ve düzenli LNG ithalatı yapmasını sağlayacak anlaşmayı da imza etmişlerdi.

KATAR'IN KUŞATILMASININ EKONOMİK GEREKÇELERİ

Katar’ın elindeki muazzam kaynaklar ve fonun, şu an dünya üzerindeki ekonomik durgunluğu aşmak isteyen, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin iştahını kabartmadığını söylemek mümkün mü?

Katar’ın İran ve Çin ile yakınlaşması sonucunda, “devasa Katar doğal gaz potansiyelinin, güvenli ellerde bulunması gerektiğine dair” batı merkezli bir karar alınmadığını kim iddia edebilir?

ABD tarihsel olarak bakıldığında işsizlik oranının oldukça düştüğü bir dönem yaşasa da, bunun işgücüne katılım oranının düşmesinden kaynaklandığı bir ortamda, ücretlerin artmadığı ve talebin hala istenilen seviyeye çıkmadığı düşünülecek olursa, ABD’nin yeni bir ekonomik ivmeye ihtiyaç duyduğu söylenemez mi? Yani ABD petrol fiyatlarını düşürerek ekonomiyi canlandırmak isterken, bu küresel plana Katar'ı da dahil ediyor olamaz mı?

Suriye’de ordusu ile “Kürt Koridoru”nu kesen Türkiye’nin, sıcak paraya bağlı ekonomisi ne zaman şoka girse, hayat öpücüğünü veren en önemli ülke olan Katar’ın, mevcut yönetiminin değişmesi ile Türkiye ileride zor durumda bırakılamaz mı?

2005'ten 2015'in sonuna kadar çeşitli ülkelere 324 milyar dolar yatırım yapan Katar, son 10 yılda Türkiye'ye 19 milyar dolar doğrudan yatırım gerçekleştirdi. Ülke en fazla yatırımı 35 milyar dolarla Fransa'ya yaptı, 2. İngiltere, 3. Almanya, 4. Türkiye ve 5. ABD oldu. “Türkiye’ye yatırım Fransa’nın önüne geçmelidir” görüşü Doha’da yüksek sesle dillendirilirken, uluslararası sermaye fon akışı konusunda Katar’a bir balans ayarı mı yapıyor?

Katar’ın her ne kadar Suriye konusunda meşru yönetimin karşısında olduğu bilinse de, bölgede yeni yazılan siyasi bir denklem var. Peki Katar, Avrasya ile Batı’nın karşılaştığı yeni bir siyasi ve ekonomik cephe olabilir mi?

Siyaseti ve buna bağlı eylemleri ne olursa olsun, Katar, Türkiye ekonomisi için önemli bir ülkedir. Katar’ın politikalarında zorla sağlanacak bir değişme, ülkemize yaptığı ve yapmayı planladığı yatırımları vuracak, Türkiye için olumsuz sonuçlar doğuracaktır.