AKP nereye?
Bıkmadan usanmadan tekrarlıyoruz. Türkiye büyük tehditlerle karşı karşıya. Toprak bütünlüğü saldırı altında.
İçerde FETÖ, PKK. Hiç boş durmuyorlar. ABD’nin Türkiye’deki “kara güçleri”. Verilen talimata göre hareket ediyorlar.
Dışarıda, “2. İsrail”in (Barzanistan) resmen kurulması, Suriye’nin bölünmesi, Fırat’ın doğusunda “3. İsrail” hazırlıkları...
Ege ve Doğu Akdeniz’deki kuşatma girişimleri de ayrı.
İÇ CEPHEDE BİRLİK
Bu koşullarda herkesin dikkatli davranması gerekiyor. Türkiye’nin toprak bütünlüğünün korunması için iç cephede birlik şart. Ekonomik krizin aşılması ve Türkiye üzerine kurulan kumpasların etkisiz kılınması için herkesin el ele verilmesinden başka çare yok.
Etnik ve mezhepsel kışkırtmalara karşı halk duyarlı. Bunun daha da pekiştirilmesi elzem. Ayrılıklar değil, birlik öne çıkarılmalı.
ABD, Türkiye’yi iç sorunlarla boğuşturup, planlarını hayata geçirmeye çalışıyor. Bu tuzağa düşmemek için herkesin üzerine düşeni yapması zorunlu.
Özellikle de iktidar ve ana muhalefete görev düşüyor. Ama ne yazık ki ikisi de sorumluluktan uzak.
ERKEN SEÇİM
AKP’nin birtakım hesaplar yaptığı görülüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önümüzdeki dönemde “gerilim” politikasına yöneleceğinin işaretleri var. Sürekli sopa sallıyor. Etrafındakilerin yakın çevreleri ile sohbetlerine bakılırsa bu durum artarak devam edecek.
Bu politika öne çıktı mı arkası geliyor. Erken seçim!
AKP sanki önümüzdeki dönemin yol haritasını belirlemiş gibi. Bütün politikalar buna ayarlı. Klasik taktik yeniden devrede. Seçim kazanmak için Türkiye feda ediliyor.
TEHLİKELİ SULAR
“Gerilim” politikası Türkiye’ye çok zarar verdi. AKP bugüne kadar “gerilim”den ekmek yedi(!) Mevcut durumunu korudu. Ama bunun da bir sonu var. Son günlerde AKP çevrelerinde huzursuzluk giderek artıyor. İzlenen politikalara itiraz edenlerin, ülkede tansiyonun düşürülmesini isteyenlerin sayısı hızla yükseliyor.
Erdoğan’ın yüzüne söylenmese de kapalı kapılar arkasında, dost sohbetlerinde hep bu konuşuluyor. Danışmanlar Erdoğan’ın görmesini engellese de gerçek değişmiyor.
Geçen günlerde bir grup AKP’li ile birlikteydim. Hepsi aktif. Kimi bürokrat, kimi siyasetçi. Bir ara kendimi muhalefet toplantısında sandım. Kişisel ikballeri ikinci plana düşmüş. Türkiye’nin gidişatından endişeliler.
ETRAFINDAKİLER!
1978’den beri siyasi gelişmeleri izlemeye çalışırım. Demirel, Ecevit, Özal, Mesut Yılmaz, Çiller, Erbakan, ...
İşler kötüye gitti mi, ilk olarak hedefe “yakın çevre” girer. Liderler, yakın çevresi üzerinden eleştirilir. Sık sık “Adam iyi ama çevresi kötü” sözleri duyulur. Tabi eleştirilerin asıl muhatabı bellidir.
Şimdi AKP için de benzer bir hava var.
LİDERLERİN ÇEVRESİ
Eskiden liderlerin çevresinde kuvvetli isimler yer alırdı. Halk arasındaki deyimle “deve dişi” gibi adamlar bulunurdu. Bu Atatürk için de sonrasındaki liderler için de geçerliydi.
Zamanla bozuldu. 12 Eylül sonrası tamamen yok oldu. Ortalık sürekli balon şişiren dalkavuklarla doldu. Şişirilen balonlarla yükselen dalkavuklar görülse de o balonlarla yükselen lidere hiç rastlanmadı.
İnsan bu dalkavukları görünce soytarıları bile özlüyor. Çünkü soytarı ara sıra efendisini uyarır. Şovunun bir parçasıdır. Şişirilen balonları iğneler.
***
MİT TIR’LARI(!)
İktidar MİT TIR’ları işini çok uzattı. Bana kalırsa bu konuyu fazla kurcalamamalı. Gündemde kaldıkça zararı kendine dokunur. Yapılan yanlışlar, “casusluk” gibi iddialarla kapatılamaz.
Daha gündeme gelmemiş birçok konu olduğunu bilmeyen yok. Suriye makamlarının elinde de çok bilgi var. Hem de gereğinden fazla. Terör örgütlerine, özellikle de Müslüman Kardeşler’e yapılan yardımlarla ilgili. Olayların başladığı 2011 öncesinde diplomatik olanakların nasıl zorlandığını biliyorlar. Ellerindeki istihbarat baş ağrıtacak cinsten.
Büyük yanlışlar yapıldı. Şimdi yanlıştan dönme zamanı. Şu anda geçmişi kurcalamanın kimseye bir yararı yok. Yanlışın neresinden dönülse kâr!