Cumhuriyet’in bağrındaki hançer!..
FETÖ ile de ilişkilendirildikleri için tutuklanan Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının davası üç gündür İstanbul’da devam ediyor... Tutuklular arasında FETÖ ile ilgisi olmayan gerçek gazeteciler de var... Ve onların halen içeride tutulması “basın özgürlüğü” açısından kahredici...
Ancak diğer taraftan; Cumhuriyet’in milyonlarca liralık mal varlığını adeta yağmalarcasına satan ve gazetenin sayfalarını ve etkinliğini akın akın Fethullah yandaşlarına peşkeş çeken -gazetecilikle ilgisi olmayan- zavallılar da var sanıklar arasında!..
Tutuksuz sanıklar arasında ise kimlerin olduğu malum!.. Fethullahçıların sofrasına oturan ve onlarla utanmadan kolkola fotoğraf çektirirken, “Fethullahçılar terör örgütü olamaz” diye Zaman gazetesine açıklama yapabilen Hikmet Çetinkaya gibi şaşkınlarla beceriksiz yandaşları!..
Neyse; konumuz kripto FETÖ’cüler değil, gerçek gazeteciler ve onları, en kritik zamanlarda mahkemelerde yalnız bırakmaya zorlarcasına yazılar yazan zavallılar…
Biliyorsunuz, Cumhuriyet’te çalışan gerçek gazetecilere destek için okurlar, gazeteciler ve bazı milletvekilleri mahkeme önünde destek gösterileri yapıyor…
Hani bir zamanlar Atatürkçülerin, solcuların, sosyal demokratların, ulusalcuların ve laikliği savunanların gazetesi var ya; işte o Cumhuriyet’in “bir gün yeniden”, oeski itibarlı haline geleceğine inanmaya çalışanlar da yapıyor destek gösterilerini...
Peki; Cumhuriyet çalışanları özgür kalmayı beklerken, onlara destek sürerken, o gazetenin içinde sinsice yuvalanan ve zıt durdukları yayın misyonunu ısrarla hançerlemeye çalışan karakterlerle onların FETÖ’den yargılanan destekçileri ne yapmaya çalışıyorlar?..
‘ATATÜRK’ DEMEYEN ŞAŞKIN!..
Evet; söyler misiniz, tutuklu Cumhuriyet gazetesi çalışanlarına destek için, önceki gün ellerinde gazeteyle adliyeye giden duyarlı insanlar, Nuray Mert’in şu zavallıca satırlarını okudular mı acaba;
“İktidarda olanlar, aslında Kemalizmin tam karşıtıbir alternatif tarih yazımı geleneğinden geliyorlar ama hâlâ bu tarih anlatısını resmileştirmeye girişemediler. Bırakın resmileşmeyi, gazetelerinde, televizyonlarında, dergilerinde anlatılan, siyasetçilerinin çeşitli vesileler ile gönderme yaptığı alternatif tarih anlatısını bir türlü açık açık savunamıyorlar...”
Sözde eğitimde müfredat tartışmaları ve Evrim Teorisi’ni yazayım derken, adını Büyük Atatürk’ün koyduğu gazetede tıpkı Tayyip Erdoğan gibi “Atatürk” yerine ısrarla “Mustafa Kemal” diye yazan Nuray Mert gibiler, tam da Cumhuriyet gazetesi davası adliyede sürerken ne yapmaya çalışıyorlar acaba?..
Mesela; eğitimin her açıdan mollalaştırıldığı ve medreseleştirildiği bir dönemde, Mert gibiler salt Atatürk ve Kemalizme düşmanlıkları parlasın diye iktidarı cumhuriyet rejimine karşı “yeni bir alternatif” yaratmaya zorlayarak kime hizmet ediyorlar?..
Örneğin, önceki günkü yazısında da olduğu gibi, Atatürk düşmanı sözde derinlerdeki “tarih” dergisine gönderme yaparak, o iftiracı paçavraya yönelik halkın geçen ay zirveye çıkan tepkilerini aşağılan Mert’i, Kemalizme karşı tarihin yeniden yazılması gayretlerine kimler zorluyor?..
KARANLIĞA GÖZ YUMANLAR!..
Konu ne yazık ki hem ekonomik hem de ideolojik olarak batırılan Cumhuriyet gazetesinin tamamen mahvedilmesi olduğu için sorulara devam edelim ki, “tehlikenin farkında mısınız” sorusunu soranlara bir güzel ayna da tutulabilsin;
Sormak lazım; Nuray Mert gibiler, o gazetenin halen demirbaşı olmayı sürdürmeye çalışan bir avuç okuru Cumhuriyet’ten nefret ettirmeye çalışarak, cezaevindekileri yalnız bırakmaya mı zorluyorlar, yoksa FETÖ kriptocularının tirajını 20 binlere düşürerek neredeyse batırdığı gazeteyi tamamen bitirip kaçmak mı istiyorlar?..
Konu tam da, Cumhuriyetçilerin yargılandığı gün cumhuriyeti savunmak için kurulan gazetede cumhuriyete ve kurucusuna saldırmak olduğu için, başka sorular da var akıllarda;
Örneğin Cumhuriyet gazetesinde salt “Atatürk” ve “Kubilay” dediği için Atatürkçü yazarları utanmadan sansürleyerek emeklerini gasp eden Orhan Erinç kafası, Mert gibilerin Cumhuriyet gibi bir gazetede sürekli Atatürk’e, Kemalizme ve cumhuriyete saldırmasına neden göz yumuyor acaba?..
Dahası; Erinç- Çetinkaya ikilisi ve cezaevindekiAkın Atalay gibiler, aralarında gazetenin okurlarının da bulunduğu yurttaşların Cumhuriyet Bayramı’nda yürüyüş yapmasını, “cumhuriyetçi azınlık mezarlıktan ıslık çalarak geçti” diye aşağılayan Mert’i el üstünde tutarak kime mesaj gönderiyorlar?..
TALİMAT MI GELİYOR?..
Ya da asıl soru şu mu olmalı; Bir zamanların “Aydınlanma” savunucusu Cumhuriyet gazetesi Atalay-Çetinkaya-Erinç tarafından iyice çıkmaza sürüklenmişken, üstelik FETÖ ile ilişkilendirildiği için etkisi- imajı yerle bir edilmişken, Kemalizme, cumhuriyete, Atatürk’e saldırma ve AKP’yi cumhuriyeti yıkmaya zorlama talimatları nereden geliyor acaba?..
Silivri’de Yeni Asya ve Cumhuriyet’i elinden düşürmeyen FETÖ imamlarından mı geliyor talimat, yoksa o gazeteyi nihayetinde kripto liboşların eline geçirerek “Taraf”laştıran Pensilvanya’dan mı?..
Evet; Nuray Mert’in son saldırısı bardağı iyice taşırdı... Aydınlanmayı, Atatürk’ü ve cumhuriyeti artık savunmadığı için o gazeteden uzaklaşan okurlar rezeletlerin ve de gerçeklerin tabi ki farkında?..
Geriye son soru kalıyor; Halen ellerinde Cumhuriyet gazetesiyle, gerçek gazetecilere destek için adliyeye gidenler acaba Nuray Mert gibileri okumuyorlar mı, yoksa paralarıyla onun gibileri ayakta tuttuklarının farkında mı değiller?..
Nadir Nadi, Uğur Mumcu ve İlhan Selçuk’un kemiklerini sızlatma pahasına Nuray Mertlerin beslendiği ve alkışlandığı bir Cumhuriyet’in sonu, tıpkı liboş kafalıların AKP eliyle hayal ettiği “ikinci cumhuriyet” kadar karanlıktır...
Evet, asıl “tehlike” o gazetenin kimlerin elinde, uçuruma ve tükenişi götürülmesiyse, gerçek tehlikenin çok iyi farkındayız... Uyanınız!!!