Tiran
Prof. Dr. Kemal Arı’nın “Atatürk ve Aydınlanma” adlı eserini okuyorum. Herkese salık veririm.
Allah’tan bizde böyleleri yok.
Tiran olan bir kişi genellikle alt sınıfların içinde bulunduğu ekonomik ve toplumsal sorunlarından yararlanmasını bilir. Topluma tirandan ve onun yönetiminden hoşnutsuzluk başladığında ve homurdanmalar yükseldiğinde yeni tiran adayı toplumun içine düştüğü bu bunalımlı ortamı fırsat bilir. İlk amacı bu sınıflara dayanarak iktidara gelmek, yönetimi ele almaktır. Yönetimi ele aldıktan sonra kendi gücünü pekiştirmek için önünde başka bir güç görmek istemez. Kendini iktidara taşıyan yığınların istek ve arzularını bile göz ardı eder. Hatta soylu olmasına karşın açgözlülüğü nedeniyle kendisini iktidara getiren kesimleri itmekten geri kalmaz. Yanında para karşılığında askerler oluşturur. Para gücü olduğu sürece, orduya dayanarak homurtuları ortadan kaldırmada bir sorunu yoktur. Kent yasalarına göre başa geçmiştir; ama başa geçtikten sonra artık kendisini yasaların bile üstüne koyar. Onu yaratan kenttir; ancak yaratılan, yaratmanın efendisi olmuştur. Artık her istediğini yapmakta özgürdür. Kitleler ezilmiş sefalet ortamlarına sürüklenmiş, bunu umursamaz. Bu tiranı ilgilendiren bir sorun değildir. O zirveye taşıdığı güçle yoksullardan beslenmesini bilir. Yoksulluk kol gezdikçe varlıklı, hoyratça onun kanını emercesine servet yaratmasını bilir. Yoksul kitleleri, kendi çıkarları, sani ve onuru içi arkasından acımasızca yükleme işi tiranındır.
Bizde Allah’tan böyle yöneticiler hiç olmadı. Onun için çok şanslıyız.