Temmuz ayı
Temmuz ayı, bu ülkenin tarihinde çok önemli olayların yaşandığı bir aydır. 23 Temmuz 1919 Erzurum kongresi toplanıp, vatanın bölünmez olduğunu, mandanın asla kabul edilemeyeceğini bütün dünyaya ilan edip, Kurtuluş Savaşına başlanan sürecin başlangıcı Lozan diplomatik zaferi ise Erzurum kongresinde ilan edilerek savaş meydanlarında kazanılanların diplomatik bir zaferle taçlandırılmasıdır.
Lozan Barış Antlaşması Sevr'i yırtıp atanların elde ettiği diplomatik bir zaferdir. Lozan Sinan Meydan’ın da söylediği gibi “Lozan, emperyalizmin bölünmüş, parçalanmış, Batı’ya bağımlı Türkiye hayallerini yıkan ve şimdiki 94 yıllık barışı sağlayan bir diplomasi zaferidir.”
Lozan Barış Antlaşması bazı kifayetsiz muhterislerin söylediği gibi bir hezimet değil, tam aksine imzalayanların ve onlara her türlü desteği verenlerin, onur belgesi olduğu gibi, Türkiye Cumhuriyetinin tapu senedidir.
İngiltere’nin ünlü siyasetcisi Churchill hatıralarında “Lozan Antlaşması Sevr antlaşması ile yapılmak istenenin tam tersine gerçekleştirmiştir. Türklere kendi barış koşullarını dayatmak ve Türk Ulusu’nu tahrip etmek isteyen büyük devletler, şimdi Türklere boyun eğmek durumunda kalmışlardır.” Diyerek, Lozan’da emperyalistlerin, genç Türkiye Cumhuriyeti karşısındaki diplomatik yenilgilerini açık yüreklilikle anlatmıştır.
Bugün Lozan'ı küçümseyenler, gözümüzün içine baka baka karasularımız içinde kalan ada, adacık, kayalıkları uluslararası hukuka aykırı bir şekilde işgal eden Yunanlılara hiç ses çıkartamayanlardır.
Yunan Cumhurbaşkanı 19 Temmuz 2017 tarihinde sanki Lozan’dan rövanş alır gibi, İzmir Koyun adasında Yunan Ordusu Başkomutanı olarak konuşma yaptı.
Lozan Barış Antlaşmasını küçümsemeyenlerin, ama Yunanlılara ses çıkartamayanların asıl amacı saldırmak istedikleri Atatürk’e ve laik, çağdaş cumhuriyeti bize armağan edenlere dolaylı olarak saldırma arzularıdır.
Asıl acı olanı bu saldırılar karşısında, Atatürk’ün iki büyük eserinden biri olan Cumhuriyet Halk Partisinin şimdiki yöneticilerinin, “Biz 1930ların Cumhuriyet Halk Partisi değiliz diyerek”, oy uğruna Atatürk ve arkadaşlarına yapılan haksız ve çirkin saldırılara sessiz kalmalarıdır.
Aslında bugünün gençliğine, Sevr’i yırtıp atıp Lozan’ı yapanların kendilerine nasıl bir miras bıraktıklarını anlatmamız lazım.
CHP’nin geçmişinde utanılacak, “ÖZÜR DİLENİLECEK” hiçbir şey yoktur, tarihinde Lozan diplomatik zaferi vardır.
1930'larda CHP’ni yani bu ülkeyi yönetenler ikinci dünya savaşına sokmayarak, cumhuriyetin geçmişini inkar edenleri babasız bırakmamışlardır.
CHP’nin tarihi bu ülkede emperyalizm uşaklarıyla mücadelenin de tarihidir.
CHP tarihinde devletin valisinin tekbirler arasında makamına oturtulması düşünülemezdi.
Bugün maalesef bu yaşanırken iktidarıyla muhalefetiyle kimsenin sesi çıkmıyor, buna en ufak bir tepki verilmiyor.