Siyasal İslamcı 10 terör örgütü!
Bugün, insanlığın da İslam’ın da en büyük belası siyasal İslamcı ve mezhepçi kanlı ve vahşi terör örgütleridir.
Kuşkusuz ki, inanç ve ibadet özgürlüğü herkes için en temel ve doğal bir haktır.
Ancak kendi saplantılı ideolojilerini inanç ve/veya mezhep maskesiyle dayatan bir anlayış asla kabul edilemez. Çünkü İslam bir barış ve akıl dinidir.
Her türden mezhepçilik, ister Şiicilik, ister Sünnicilik olsun Ortaçağ zihniyeti ve dincilik maskesiyle, bağnazlık ve yobazlık demektir ve reddedilmelidir, karşı çıkılmalıdır.
Son yıllarda dünyanın, insanlığın ve İslam’ın başına bela olan, kanlı ve vahşi terör eylemleriyle masum insanları katleden, dünyada İslamofobinin artarak yayılmasının başlıca sebebi olan, -emperyalizmin maşası- Vahhabi-Sünnici-siyasal İslamcı terör örgütlerine karşı, bugün dünyada ortak mücadele anlayışı ve cephesi oluşturulmaktadır.
Türkiye’yi de hedef alan, sözde dinci, radikal ve bağnaz yobaz çetelerden başlıcaları ve çıktıkları, yuvalandıkları ve/veya barındıkları ülkeler aşağıdaki gibi;
1-El-Kaide (S. Arabistan+Afganistan)
2-Taliban (Afganistan)
3-Eş-Sebab (Somali)
4-Boko Haram (Nijerya)
5-IŞİD (Irak ve Suriye)
6-El-Nusra (Suriye)
7-İhvan (Mısır-Katar)
8-Hamas (Filistin-Katar)
9-Maute (Filipinler)
10-FETÖ (Türkiye)
Elbette siyasal İslamcı terör örgütlerinin sayısı bunlarla sınırlı değil ama en azılı, vahşi, büyük ve yaygın terör saldırılarının failleri bu 10 örgüttür.
Ortak özellikleri, tamamının Muaviye Sünnicisi yani mezhepçisi, Vahhabi Emevi zihniyetli tekfirci, cihatçı ve radikal militanlardan oluşmasıdır.
Şii Haşdi Şabi benzeri siyasal İslamcı örgütlerin eylemleri daha ziyade yerel mezhep savaşlarıyla kendilerini göstermekte olup, dünya çapında Paris’ten, İstanbul Reina’ya, Londra’dan Tahran’a kadar yaygın terör eylemi yapan örgütlerin, neredeyse tamamı rahmetli Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün tanımlamasıyla "Sünnici-Muaviye Mezhepçisi” siyasal İslamcı yukarıda sıraladığımız çetelerdir.
Ancak, bu acımasız ve alçakça vahşi katliamları dünya çapında yapan, tekfirci-cihatçı ve mezhepçi örgütlerin barındığı, saklandığı, faaliyet gösterdiği içinden çıktığı Vahhabi Arap ülkeleri bugün birbirlerine girdiler.
Bunların, çıkarları - hırsları mevzubahis olunca gözlerinin ”ümmeti” görmediğini, “ümmetin” birbirine hem de mübarek Ramazan ayında nasıl girdiğini ise, ibretle gördük, görüyoruz. Bunların dinciliğinin de, ümmetçiliğinin de samimiyetsiz ve sahte olduğu aşikâr.
Kimi İhvancıları himaye ediyor, kimi Hamasçıları, kimi Şii düşmanlığı yapıyor, kimi de Sünni düşmanlığı!
Halbuki, çağdaş demokratik hukuk devletleri bugün “laiklik” ilkesine, hangi din veya mezhepten olurlarsa olsunlar sarılmak zorundadırlar.
Aksi, Ortaçağın bataklığında, aynı dinin mensuplarının hatta aynı mezhebe mensup kişilerin bugün olduğu gibi birbirini katlettiği, kanlı-rezil ve kaotik bir çıkmaz yola sürükler İslam dünyasını.
Kıssadan hisse; siyasal İslamcılık, Halifecilik, Yeni Osmancılık ve de Ümmetçilik nafile işlerdir. Kimseye hayrı olmaz.