22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Gelişmişlerin para otoriteleri ne yapmaya çalışıyor?

Uğur Civelek

Uğur Civelek

Eski Yazar

A+ A-

Geride bıraktığımız hafta içinde, küresel piyasa beklentilerinde ilginç değişiklikler yaşandı. Avrupa, İngiltere ve Kanada merkez bankaları eşanlı olarak para politikası konusundaki söylemlerini farklılaştırmaya başladılar; faizlerin yükseltilmesi ve bilançoların zaman içinde küçültülmesi yönündeki ifadeler, hem kafaları karıştırdı ve hem de sabit getirili menkul kıymetler ve dövizden başlayarak piyasaların hareketleneceği yönündeki endişeler güçlendi. İlk yarıyıldaki balayının bitmekte olduğu ve yerini olumsuz eğilimlere bırakacağı endişeleri ön plana çıktı.

RAHATSIZ OLANLAR VAR

Söz konusu para otoritelerinin söylemlerindeki sürpriz değişiklik, ciddi boyutta risk taşıyanları fazlası ile rahatsız etti. Üçüncü çeyrek döneme ilişkin iyimser senaryolar seri bir şekilde etkisini yitirmeye başladı. Her kesimin kendi başının çaresine bakmak zorunda kalabileceği bir dönemin kapısı aralanmış oldu. Bazı ülkelerdeki banka kurtarma girişimleri ve sonucu açıklanan stres testleri, söylemlere yansıyan politika değişikliklerinin ön hazırlıklarının çok önceden başlamış olduğunu düşündürdü.
Öncelikle ne olup bittiğini anlamak ve yetkililerin nasıl bir mantıkla böyle bir yaklaşıma yöneldiğini kavrayabilmek için, piyasaların abartmayı alışkanlık haline getirdiği kısa vadeli ve spekülatif bakış açısından uzaklaşmak gerekiyor. Gelişmiş ülke merkez bankaları, küresel boyuttaki tehlikenin giderek büyüdüğünün farkındalar; sorunların daha fazla ağırlaşmasını istemiyorlar ve denizaşırı risklerini sınırlı tutmaya çalışıyorlar. Bir anlamda finansal açıdan korumacı bir anlayışa doğru kaymak zorunda kalıyorlar.

YANLIŞLARIN FİNANSMANI

Başka bir deyişle sürdürülebilir olmayan mevcut eğilimlerin, kendilerine çıkaracağı maliyetlerin daha fazla büyümesini istemiyorlar. Paralarının gelişen ekonomilerdeki yanlışları finanse etmesini, ülkelerindeki varlık değerlerinin daha fazla balonlaşmasını ve sorunlu kredilerin daha da artmasını kesinlikle istemiyorlar. Daha fazla bekleyerek gidişata kayıtsız kalmanın, maliyetlerin katlanarak artmasına sebep olabileceğini ve telafisinin olanaksız hale gelebileceğini öngörüyorlar. Kendi yatırımcılarının denizaşırı risklerini az hasarla küçültebilmeleri için bunları açıkça ifade etmekten kaçınıyorlar. Bu tercihler, özellikle gelişen ekonomilere yönelik beklentileri olumsuzlaştıracak ve riskten kaçınma eğilimini güçlendirecek gibi görünüyor.

ÇÖPE GİDEN TAHMİNLER

Bu yazıya konu olan ve piyasalar açısından sürpriz sayılabilecek söylem değişiklikleri, bu yıl ve sonrasına ilişkin makroekonomik tahminleri değersizleştiriyor ve çöp sepetine yolluyor. Muhtemelen, bu gerçeği gelişenlerdeki bozulma iyice belirginleşinceye kadar inkar etmeye devam edecekler! Bu yılın ilk yarısında gelişenlerdeki bir kısım yatırımcıyı gaza getirdiler ve geri dönüşü olmayan bir yola soktular; artık bunlar pozisyonlarını korumak adına alım yaparak nafile bir şekilde direnmeye çalışacak ve yabancılar bu son çıkış şansını değerlendirmeyi deneyecekler. Gelişen ekonomilerin finansal piyasalarındaki fiyat oynaklıkları artıyor ve işlem hacimleri daha da istikrarsızlaşıyor olacak.

TUZAĞA ÇEKECEKLER

Gelişen ekonomilerin yerli profesyonelleri biraz haşlanacak, sistemi oluşturan kurumsal yapı yıpranacak! Kendi kayıplarını sınırlamak için diğerlerini tuzağa çekmeye çalışacaklar, olmuyorsa siyasiler kanalı ile dolaylı yollardan bunu yapmayı denemek zorunda kalacaklar. Yerel paralar değer kaybedecek, faizler daha da yükselecek, menkul ve gayrı menkul şeklindeki varlık değerleri eridikçe bilançolar yıpranacak. Bu süreçte makroekonomik beklentiler bozuldukça söz konusu eğilimler güçlenecek. Yabancı kaynağa daha fazla bağımlı olanlar çok, olmayanlar ise daha az etkilenecek. Geride bıraktığımız hafta içindeki göreceli sakinliğe aldanmayın; yarı yıl bilançoları şekillendikten sonra Temmuz ayı ile birlikte olumsuzluklar sahne almaya başlayacak gibi görünüyor.
Gelişmeler, gelişen ekonomilerde olumsuz baskıların güçlenebileceğine işaret ediyor. Özellikle bu yılın üçüncü çeyrek dönemi gerginlik artışı ve güvensizliğin büyümesi açısından ciddi sıkıntılara sahne olabilir. Piyasaların görmezden geldiği jeopolitik riskler çok daha tehlikeli hale gelebilir; ekonomi cephesindeki olumsuzluklardan beslenen tepkiselliği artırarak istikrarsızlığın derinleşmesine sebep olabilir.