11 Ocak 2025 Cumartesi
İstanbul 11°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

10 yılda 15 milyon genç yaratmak-(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

Cumhuriyet’in temeli atılırken üç esas üzerinde durulmuştu.

“Ulus devlet-ulusal ordu ve ulusal ekonomi”. Burada eksik olan ya da ayrıntı gibi kabul edilen en önemli sorun hemen hemen büyük kısmı mektuplarını yazarken sağdan sola doğru eski Türkçeyle yazanlar, eski Türkçeyle okuyanlar ve eski Türkçeyle düşünenlerdi. O süreçte çok değerli yazarın bu kendine hayli zor gelen yazım tarzıyla ne muhteşem eserler yarattıklarına tanık olunmuştur ama bir bölümü salt halkın kafasını hurafelerle dolduruyorlardı. Bizim kuşak Cumhuriyet’le birlikte Latin Alfabesini kullanarak dünyayı gördü. Bu millet Sadece “10 yılda 15 milyon genç yarattık her yaştan” diyerek başlayan 87 yıllık süreçte 73 milyonu aşkın her yaştan aydın, düşünen bir ulus yaratan Gazi Mustafa Kemal’i hiç unutmadı. Eflatun’dan Aristo’ya, Sokrates’e, daha nice düşünce adamlarını okumak keyfini yaşarken, uzak özgür enginlere açıldı. Şimdi adına Kemalist denilenler işte bunlardır. Düşünen, tartışan, paylaşan bir toplum yaratıldı.

İşte Atatürk’ümüzün yaratmak istediği aklı hür, vicdanı hür, irfanı hür ulus buydu.

Atatürk laikliği getirmeden önce eğitimi ele alarak eğitimin tek elde birleşmesini sağlayan bir başka devrimin ilk adımını Tevhid-i Tedrisat Yasası’yla sağladı. Geçen hafta Sayın Başbakan Köy Enstitülerini yerden yere vurdu. Cumhuriyet’in bu en büyük kazanımını yok etme tutkusunun geriye dönük nedenini de açıkladı: “Tek tip insan yaratmak!” Yanlış ve haksızlık. Belki de Sayın Başbakan 17 Nisan 1940 tarihinde çıkarılan 3803 sayılı yasayı Cumhuriyet’in bir ayıbı olarak ilan etmek istiyordu. Oysa Atatürk döneminde eğitim politikasının ana çizgisi çok önceleri çizilmişti.

Köy Enstitüleri deyince

Cumhurbaşkanı İsmet Paşa’nın unutulmaz milli eğitim bakanlarından Hasan Ali Yücel’in kurduğu köy enstitülerinin amacı , biçare köylü çocuklarını ilim, fen ve her türlü bilgiyle donatarak Türkiye’nin her tarafına yaymak ve ülkenin geri kalmış bölgelerini ellerindeki meşaleyle aydınlatmaktı. 2002 yılına dek Türkiye’yi ışıklandırdı durdu ve ne gariptir DP iktidarı(1950) devrinde Hasan Ali Yücel hangi suçla itham edildi bilir misiniz? “Komünist olmak ve köy enstitülerinde komünist yetiştirmekle.”

O dönemi yaşayanlardanım. Her sonbahar komünizmin geleceğini iddia edenleri hayretle izlerdik. Aradan bunca yıl geçti artık komünist sanılan ülkeler bile yarı kapitalist oldu ama Türkiye’ye komünizm adım atamadı. Tersine 2002’den bu yana emperyalizmin yarattığı yeni bir düzen içerisinde ülkenin kaynakları satışa çıkarıldı. Mahkemelere verilen ve hiçbir köy enstitüsü çıkışlının komünist olduğu kanıtlanamadı. Fakir Baykurt, Mahmut Makal ve nice aydınımız köylüyü aydınlattı, dertlerini paylaştı ve görevi Orhan Kemallere, Yaşar Kemallere devretti. Nazım Hikmet’in çektiklerine ne dersiniz? Dünyanın en büyük şair ilan ettiği Nazım vatanından uzaklarda bir mezarlıkta yatıyor. İsmet Paşa köy enstitülerini açarken şu konuşmayı yapmıştı (1942): “ Yapıcı, çare bulucu ve çalışkan bir ruh köy enstitülerine hakim olmuştur. Pek ümitliyim. Öğretmenler ve enstitü müdürleri Türk köyünün geleceğini sağlam temellere dayandırmak için aşk ile çalışıyorlar. İktidarlı, fedakar ve vatansever köy öğretmenleri yetiştirmek enstitülerin mukaddes vazifesi olmuştur. Bu vazife her vatansever için heves edilecek, imrenilecek bir vazifedir” Ne yazık ki, o İsmet Paşa’nın elleriyle yarattığı 1950 iktidarı o tarihi öykünün üzerine büyük harflerle kocaman bir SON yazmıştır.

Sayın Başbakan kuşkusuz bu hazin macerayı bilmiyor ya da kendisine hiç ama hiç anlatılmamış.