15 bin liraya dayak yiyenler!
AKP İstanbul Milletvekili Ortay Saral, kendisi gibi düşünmeyen diğer vekillere Meclis Genel Kurulu’nda, başkanvekillerinin kullandığı “tokmak”la saldırmış...
Sonuç:
Beş yaralı!
Peki; görüşülmekte olan yasa teklifi ne?
İç Güvenlik Paketi!
Kara mizahın böylesi ancak bizim ülkemizde olur:
Sözüm ona vatandaşın güvenliğini sağlamak için çıkarılmaya çalışılan yasa, milletvekillerinin can güvenliğini tehdit ediyor!
***
Daha da ötesi var:
Dört yıldır doğru dürüst çalışmayan, tek soru ya da yasa önergesi vermeyen, sadece başını sallayıp maaşını alan, bu yüzden de kimsenin tanımadığı bu vekil; “tokmaklı icraatı” sonrasında dört yoncalı yandaş bir kanalın ana haber bültenine çağrılıyor...
Spiker diyor ki, “Geçen yıl da bu günlerde bir milletvekilini dövmüştünüz. CHP’li Bülent Tezcan’a saldırıp ısırmıştınız. Bu sinirin nedeni ne? Şekeriniz mi var, tansiyonunuz mu yüksek?”
Adamın utanmadan, sıkılmadan gülümseyerek verdiği yanıt dünya siyaset tarihine geçecek türden:
“Böyle muhalefet olursa insanın şekeri de olur, tansiyonu da...”
***
Be adam; bu nankörlük niye?
“Böyle muhalefet” dünyanın neresinde var?
On iki yıllık iktidarınızı bu sünepe muhalefete borçlu olduğunuzu “önünde iki büklüm olduğunuz adam” bile defalarca söylemedi mi?
“Allah, her iktidara böyle muhalefet nasip etsin” diye dua etmedi mi?
Eğer o Meclis’te doğru dürüst muhalefet olsa, bu faşizan yasaları bu kadar kolay geçirebilir misiniz?
Bayramları bile halka yasaklayabilir misiniz?
***
Bir çift söz de muhalefet milletvekillerine:
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerinin bile yok edilmesine seyirci kalıyorsunuz...
Atatürk ve arkadaşlarına hakaret edilmesine göz yumuyorsunuz...
Açılımcılardan daha fazla açılımcı, dincilerden daha fazla dinci oluyorsunuz...
Bari dayak yemeyin; onurunuzu koruyun!
Sol yanağınıza tokat atanlara sağ yanağınızı dönmeyin; en azından iki tane de siz vurun!
***
İktidar; “iktidarsız muhalefet”i dövüyor...
Yasalarla dövüyor.
Yönetmeliklerle dövüyor.
İç tüzükle dövüyor.
Kör büzükle dövüyor.
Koltuk fırlatıp dövüyor, yumruk atıp dövüyor.
Yan bakanı dövüyor, ayağa kalkanı dövüyor, önerge vereni dövüyor.
“Tokmak”la dövüyor, TOMA’yla dövüyor, “kahraman” polisiyle, polislik yetkisi verdiği esnafıyla dövüyor.
Meydanda dövüyor, sokakta dövüyor, okulda dövüyor, Meclis’te dövüyor...
Hadi; sıradan vatandaşın eli kolu bağlı; karşılık veremiyor...
İyi de sünepe muhalefet vekillerinin dokunulmazlıkları var güya... Onlar niye yiyor bunca dayağı?
***
Sorumun yanıtını ben vereyim mi?
Ayda 15 bin liralık maaşı hak etmiş görünmek için!
Aferin hepsine!
HUBER! (104)
Ne yalan söyleyeyim bu kadarını ben bile beklemiyordum. Sanıyordum ki beş on yazı yazınca Abdullah Gül ve ailesi, işgal ettikleri Huber Köşkü’nü boşaltıp giderler...
Gitmediler.
Yapılan eleştirilere aldırmadılar.
Suçlamaları duymazdan geldiler.
100’üncü yazıda sizinle beraber toplanıp protestoya gittik... Hava soğuktu... Katılımcılarımızın çoğu yaşlıydı. Duyduk ki; yarıya yakını hasta olmuş...
Eylemciler hastanelik oldu ama Gül ailesi bu eylemi bile tınmadı!
104’üncü yazıya ulaştım; hâlâ gitmiyorlar.
Ne yapayım dostlar; bu ülkedeki tüm makamların en yücesine oturma şansı yakalamış birine saygısızlık mı edeyim?
Tehdit mi edeyim?
Çekip gitmesi için Telli Baba’ya adak mı adayayım?
Ben, bana makul gelen her şeyi yazdım ve yaptım... Sıra sizde:
Beyefendinin Cumhurbaşkanlığı makamına ait Köşk’ü boşaltması, halkın parasıyla sefa sürmemesi için ne yapalım?
Önerilerinizi bekliyorum.
GÜNÜN SORUSU
Onur Kılıç isimli bir vatandaş bir sosyal paylaşım sitesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanmış... Onun tutuklanmasını protesto eden Şafak Kurt da tutuklanmış... Şafak Kurt’un tutuklanmasını protesto eden Fadıl Gezen de gözaltına alınmış... Sorum size:
Aranızda Fadıl Gezen’in tutuklanmasını protesto edebilecek bir babayiğit var mı?
OY VERMEYEN KARDA SÜRÜNSÜN!
İstanbul’da kar temizleme, yolları açma, trafiğin akışını sağlama görevi Büyükşehir Belediyesi’nin...
Peki; o ne yapıyor?
TEM, E-5 gibi anayolları tuzluyor...
Peki diğer büyük caddeler, ara sokaklar?
Buralardaki faaliyetler “duruma göre” değişiyor.
Eğer Bahçelievler, Bağcılar, Üsküdar, Beykoz, Fatih, Beyoğlu gibi AKP’li belediyelerin sınırları içinde yaşıyorsanız sorun yok; Büyükşehir Belediyesi kamyonları, belediyenin reklamını yapan pankartlarla 24 saat yollarınızı tuzluyor.
Ama Kadıköy’de, Maltepe’de, Kartal’da, Beşiktaş’ta, Şişli’de, Ataşehir’de, Bakırköy’de, Sarıyer’de... Yani CHP’li belediyelerin sınırları içindeyseniz; ayvayı yediniz demektir...
Çünkü AKP’ye oy vermeyen ilçeye hizmet yok!
Daha doğrusu var da; o ilçedeki AKP’ye verilen oylar kadar!
Bu yüzden Bağdat Caddesi’nde, Caddebostan-Tuzla Sahilyolu’nda bile doğru dürüst ekip yok; inanabiliyor musunuz?
***
Kısacası Kadir Abi çalışıyor çalışmasına da... Hep kendine çalışıyor!
GÜNÜN İSYANI
Kepez Atatürk Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Filiz G., okuldaki 31 sınıfın başkanlarını toplayarak, “Bazı kız öğrenciler mini etek giyiyor. Böyle giyindikleri için tacizi hak ediyorlar. Erkek öğrencilerden bir tim kuracağım. Bu tim, mini etek giyen kızları önce uyaracak. Uyarıya aldırmayanları taciz edecek” demiş...
İsyanım, bu konuşmayı inkar etmeyen ve “suça teşvik suçu”nu işlediği açık olan bu öğretmen hakkında hâlâ soruşturma açmayan Kepez Cumhuriyet Savcısı’na:
Harekete geçmek için kızınızın tacize uğramasını mı bekliyorsunuz?