24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

15 Temmuz'un bilinmeyen Suriye gerçekleri

Burçak Evren

Burçak Evren

Gazete Yazarı

A+ A-

Mustafa Birol Güger

15 Temmuz 2016'da, ABD destekli Fethullahçı Gladyo tarafından devreye sokulan darbe girişiminin başarısızlığa uğratılması sonucu Türkiye keskin bir viraj alarak istikametini değiştirdi. 16 Temmuz sabahı dünyadan Türkiye'ye iletilen mesajlar ise şüphesiz darbe girişiminin ışığında belirginleşen uluslararası saflaşmayı fazlasıyla anlatır nitelikteydi.

Bir tarafta, sonuca göre tutum geliştiren Batılı müttefikler; öteki tarafta, darbenin tüm yıkıcılığıyla devam ettiği saatlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı arayarak Türk halkının yanında olduğunu açıklayan İran ve Rusya devlet başkanları. Ancak, olan biten bununla sınırlı değildi...

Bütün bu gelişmeler o saatlerde, Türkiye'nin, 22 Mart 2012'de diplomatik ilişkilerini sonlandırdığı Suriye'de dikkatle takip ediliyordu. Zira, Suriye de, diğer bölge ülkeleri gibi örgütün stratejik hedeflerinin merkezindeydi. Yüzyılı aşkın süredir bölge ülkeleri arasında var olan çelişkileri kullanarak işleyen küresel mekanizma Suriye'de tekledi.

'NATO'DAN ÇOK DAHA DERİN BİR YAPI...'

15 Temmuz gecesi Suriye'de neler yaşandığına ilişkin Aydınlık'a çok özel açıklamalar yapan Suriye Enformasyon Bakanlığı Müsteşarı Bessam Ebu Abdullah'a göre, "NATO'dan çok daha derin, çok uluslu bir istihbarat ve operasyon ağı tarafından devreye sokulan bu darbe girişimi başarılı olsaydı, bunun bölge üzerinde keskin jeopolitik etkileri olacaktı. Bu durum, Türkiye ile Suriye arasında Suudi-İsrail çizgisinde bir Kürt devletinin kurulmasına zemin hazırlayacaktı. Darbenin bir başka stratejik hedefi de Türkiye'yi iç savaşa sürüklemekti. Ancak, Türkler bu planı başarısızlığa uğrattı."

Abdullah, 2011 krizi öncesi, 4 yıl Türkiye'de görev yaptı. Ancak, 2011 krizinden sonra bile Türkiye ile ilişkilerini kesmedi, Aydınlık'ta uzun bir dönem yazılar yazdı. Kendi ifadesiyle, Türkiye ve Suriyeli entelektüeller arasında köprü görevi görmeye devam etti. "Suriye'nin kuzeyinde bir Kürt devletinin kurulması, Türkiye'nin bölünmesine yönelik ilk adımdır" diyen Abdullah'a göre, "İki ülke arasındaki ilişkiler, jeo-politik konumlarımız gereği çok daha iyi bir seviyede olmalı."

15 Temmuz'un bilinmeyen Suriye gerçekleri - Resim : 1

'OPERASYON TEK MERKEZDEN YÖNETİLDİ'

Aydınlık: Bizlere darbe girişiminin Suriye'de nasıl algılandığından bahseder misiniz?

Abdullah: 15 Temmuz darbe girişimi boyunca bir çok Türk arkadaşımla irtibat halindeydim. O gece, Batı medyasının darbe girişimini sunuş biçimi bana, tek bir operasyon merkezinden yönetildikleri fikrini düşündürdü. Zira, olaya yaklaşımları tamamiyle aynıydı ve darbe başarılı olduğu takdirde iktidarı ele geçiren cuntayı desteklemeye istekliydiler.

Darbe girişiminin başladığı saatlerde Suriyeliler, 'Erdoğan sonunda yıkılıyor' düşüncesiyle sokakları doldurmuşlardı. Ancak, ben onlarla aynı fikirde değildim. Bir çok Suriyeli, Fethullah Gülen'in kim olduğunu bilmiyordu ancak doğrusu ben onu ve faaliyetlerine temel oluşturan güç dengesini çok iyi tanıyordum. Suriyelilerin kafası karışmıştı. Sadece Erdoğan'ın kötü olduğuna ve gitmesi gerektiğine odaklanmışlardı.

'SURİYELİLERİ İKNA ETTİK'

Aydınlık: Peki, siz bu durumu Suriye basınında nasıl işlediniz ve karşılığında ne gibi tepkiler aldınız?

Abdullah: Suriye televizyonunda katıldığım darbe girişimi özel canlı yayınında sunucu bana Türkiye'de olan bitenle ilgili mutlu olup olmadığımı sorduğunda cevabım 'hayır' oldu. Onlara, bunun Amerikancı bir darbe olduğunu ve Suriye'ye olumsuz yansımaları olacağını söyledim. Bu yorumum üzerine bir çok kesimden Suriyeliler canlı yayın istasyonunu telefon yağmuruna tuttu. O gün Suriye'de bu fikri destekleyen nadir insanlardan biriydim.

Erdoğan'ı sevebilir ya da sevmeyebilirsiniz ancak bazı önemli gerçekler söz konusu. Yaptığım analizin ardından somut bilgi vardı. Kısa bir süre sonra Suriye halkı ve bürokrasisi de bu bilginin doğruluğuna ikna oldu ve Enformasyon Bakanlığı, bazı devlet kanallarında ve özel medya kuruluşlarında bu konuyu netleştirmem için 3 program daha yapmamı istedi. El Vatan gazetesinde bu konuya ilişkin 3 makalem yayınlandı. Suriye siyasi eliti bu makaleler ve programların ardından tezime sempatiyle yaklaşmaya başladı.

'TÜRKİYE DIŞ POLİTİKASI DEĞİŞİYOR...'

Aydınlık: Darbe girişiminin ardından Türkiye'nin nasıl bir rotaya gireceğini öngördünüz?

Abdullah: Darbe girişimi başarısızlığa uğradıktan sonra Türkiye'nin dış politikada değişikliklere gideceğini öngördüm. Ancak bu şüphesiz epey zaman alacaktır. Vatan Partisi'ndeki arkadaşlarımızla fikir teatisinde bulunduk. AKP çevrelerinde de ciddi politik değişiklikler gözlemledik. İbrahim Karagül bu konuda çok ciddi bir makale kaleme aldı. Söz konusu makale, Suriye'de bir politika değişikliğini işaret ediyordu. Karagül'ün cumhurbaşkanlığı çevrelerine yakın bir isim olduğunu biliyoruz.

'GİRİŞİM BAŞLATILMALI'

Aydınlık: Türkiye ile Suriye arasında yıpranan ilişkilerin restorasyonunu mümkün görüyor musunuz?

Abdullah: Türk ve Suriyeli entelektüeller, Türkiye ya da Suriye'de, normalleşme sürecini tartışabilecekleri bir yuvarlak masa toplantısı için bir araya gelmeli. Bu entelektüeller yeniden bir güven ortamı inşa etmek için atölye çalışmaları düzenlemeli; iki ülke için nasıl bir vizyon inşa edeceklerini tartışmalı. Hem Türkiye, hem de Suriye, Çin'in 'Bir Kuşak Bir Yol' projesinde önemli istasyonlar. Biz ayrıca '5 ülke 5 deniz' projesini de son derece önemsiyoruz.

Son adım şüphesiz diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılması olacaktır. Bu noktaya adım adım varacağız. Bölgemizin geleceğine ABD ve İsrail değil biz karar vermeliyiz. Bölge ülkeleri daha iyi bir durumda olmayı hak ediyor ve kapasiteleri de buna uygun. Zamanı boşa harcamamalıyız. Bölgesel askeri ve güvenlik meselelerini tartışmalıyız.

Bugün sorulması gereken soru, 'birbirimize tekrar nasıl güveneceğiz' sorusudur. Görünürde bir çok zorluk var. Türkiye önce Halep'te Ruslarla, ardından da İranlılarla çalışmaya başladı. Bu ilişki bölgenin tamamı için bir model teşkil etmeli. Kolay bir durum değil ancak siyasette her şey mümkün.

'MÜZAKERELER SONUÇ VERMEZSE VURURUZ'

Aydınlık: Suriye'nin kuzeyinde yuvalanan ABD destekli Kürt gruplar üzerine değerlendirmeniz nedir? Petrol sahalarını terk etme karşılığında otonomi talep edecekleri konuşuluyor. Bu söylemlere katılıyor musunuz?

Abdullah: Suriye'de Kürtlere sağlanmış bir otonomiden bahsedemeyiz. Kürtler de diğer Suriye vatandaşlarıyla aynı koşullara sahipler. Ayrıca şunu da belirtmeliyiz ki tüm Kürtler PYD'yi desteklemiyorlar. Suriye, PYD dışındaki diğer Kürt gruplarla uygun bir müzakere zemini yaratacaktır. Suriye devleti müzakerelerden istediği sonucu alamazsa bu grupları vurur. ABD de er ya da geç Suriye'den çekilecektir.

PYD'nin Suriye'deki paravan örgütü SDG'nin içerisinde bir çok Arap var ve bunların tamamı paralı askerlerden oluşuyor. Şunu açıkça ifade edebilirim ki, bir çoğu SDG'den ayrılmaya hazır vaziyetteler. Irak'ın kuzeyindeki duruma bakın; aynı güçler Mesut Barzani'nin de arkasında, üstelik Barzani Suriye'deki gruplardan daha güçlü ancak, o bile başarılı olamadı. Ele geçirdikleri petrol kaynaklarını ise kullanmaları mümkün değil. Suriye petrolünden gelir elde edebilmek için istikrara ihtiyaçları var. Hangi firma bu durumda gidip orada çalışır ki?