15 Temmuz'un önümüze koyduğu görevler
Darbe girişiminin 8. yıl dönümünde şu olguları göz önüne getirelim:
1) TSK ve Emniyet içindeki vatanseverler silah kullanarak Amerikancı-FETÖ’cü darbecileri ezdi. Elimizde silah olmasaydı darbe başarılı olurdu. Silah, silahla bastırılır.
2) 15 Temmuz’da Gladyo suçüstü yakalandı. Türkiye NATO’ya girdiği anda NATO da Türkiye’ye girdi ve devlet içinde Gladyo hücreleri kurdu. FETÖ, Türkiye'yi Atlantik sistemine bağlı tutmak için faaliyet yürüten Cumhuriyet düşmanı bir Gladyo yapılanmasıdır.
3) Atatürkçü bir kesim CHP’nin ‘kontrollü darbe’ söyleminin de etkisiyle 15 Temmuz’un Türkiye’nin bağımsızlığı ve birliği açısından tarihi önemini göremedi. AK Parti de FETÖ’yle mücadeleye tüm gövdesiyle girmedi. Sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan ve çevresindeki dar ekip bu mücadelede öne çıktı. Emniyet aylarca uğraşarak delil topluyor, Yargı o delilleri incelerken siyasi isimler tarafından baskı altına alınıyor, bunu bilen FETÖ’cüler de maddi kıyaklarla o siyasileri etki alanında tutuyor.
4) FETÖ ve benzerlerinin bir ideolojisi var. Millet bilincini tahrip eden, kamu kaynaklarını yağmalayan ve insanımızı bir şeyhin müridi haline getiren cumhuriyet düşmanı örgütler, nihayetinde devletin temellerine dinamit koyuyor.
5) AK Parti 15 Temmuz sonrası Asya’nın yükselen ülkeleriyle ekonomik ve güvenlik alanlarında işbirliğini artırıp Atlantik cephesinden gelen tehditleri göğüsleyeceğine ‘denge’ ismini verdiği politikayla ikircikli bir tutum aldı ve sorunları ağırlaştırdı.
6) 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı PKK özgürleşecekti. Bunu gören TSK’nın kurmay kadrosu sınır ötesi harekâtla ABD’ye yanıt verdi. Tam bu süreçte Diyarbakır annelerinin yarattığı büyük olanak yeterince değerlendirilmedi. PKK’nın partisi hızla kapatılsaydı ve bölge halkına güven verilseydi bugün DEM gibi iç yıkıcı bir kuvvet ülkemizin gündemini meşgul etmeyecekti.
7) Tüm bu zaaflar ancak ve ancak Vatan Partisi’nin güçlenmesiyle giderilebilir.