(156-SON!)
Cumhurbaşkanlığı’na ait Huber Köşkü’nü tam 7 ay 3 haftadır babasının çiftliği gibi kullanan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve ailesi, nihayet bu işgale son verdi!
Görev süresi 28 Ağustos 2014’te dolan Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül, Kanlıca’daki boğaz manzaralı yeni villalarına yerleşti.
Gül ve ailesi, 7 ay 3 hafta süren bu “zorunlu ikamet”ten dolayı tarihe geçti!
***
Bu konu hakkındaki ilk yazımı 18 Ekim 2014 tarihinde yazdım.
O günden bu yana pazartesi günleri hariç her gün Abdullah Gül’ün Huber’i boşaltması gerektiğini anlatıp durdum.
Gazetecileri...
Siyasetçileri...
Sivil toplumu...
Yargıyı göreve davet ettim...
Ancak birkaç meslektaşım hariç kimsenin ilgisini çekmeyi başaramadım!
***
Abdullah Bey, Köşk’ü boşaltmadığı gibi lütfedip iki satırlık bir açıklama bile yapmadı...
Ne zaman ki, 14 Şubat 2014’te 100’üncü Huber yazısı için Tarabya’ya gidip okurlarımla birlikte çay içme eylemi yaptım; ondan birkaç gün sonra gazetecilerin karşısına çıkıp “Taşınıyoruz” dedi...
Ancak gerçekten taşınması için, bu açıklamanın üzerinden bile iki aydan fazla zaman geçmesi gerekti!
***
Gül ayrıca Kanlıca’daki 20 milyon liralık yeni evin, “kendi evleri” olduğunu söyledi.
Ama bir esnaf çocuğu olarak böyle pahalı bir eve nasıl sahip olduklarını açıklamaya gerek bile görmedi.
Konu; Huber’de kendisi için yapılan masraflara gelince, “Herkes benim bu konularda ne kadar titiz olduğumu bilir. Masrafları ödedim” dedi ama kaç lira ödediğine dair bir tane bile makbuz göstermedi.
“Titizliği” lafta bıraktı!
***
Tamam; Huber artık özgür!
Ama Gül ve ailesinin bu halka “küçük bir hesap borcu” var...
Çünkü Huber gibi tarihe mal olmuş bir devlet yapısını kimse, kimden izin almış olursa olsun işgal edemez...
“Bana burada oturmamı Cumhurbaşkanı Erdoğan söyledi” türünden gerekçeler, bu işgali haklı kılmaya yetmez; aksine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da sorumluluk yükler!
Hadi, Abdullah Bey; sizden bekleneni yapın ve utandırın bizi:
Huber’i işgal ettiğiniz 7 ay 3 hafta için, güvenlik ve barınma giderlerini karşılamak üzere kaç lira ödediniz?
Yeni evinizi, nereden kazandığınız parayla aldınız?
***
Bu macera bitti...
Ama konu mutlaka yargıya intikal etmeli ve bu kamu mülkünün işgalinin hesabı mutlaka sorulmalı...
Bunu da bugünün ya da yarının yürekli savcılarına, hakimlerine bırakıyorum...
***
Aynı konuda tam 156 yazıyla Rekorlar Kitabı’na girmeyi hak ettik...
İlk yazıdan bu yana beni yalnız bırakmayan, mesajlarıyla ve varlıklarıyla sürekli yanımda olan siz okurlarıma teşekkürü borç biliyorum.
BİZ’LER!
Halkların Demokratik Partisi (HDP)’nin seçim sloganı, “BİZ’LER MECLİS’E!”
Bu yüzden dün açıklanan 12 maddelik seçim beyannamesinin bölüm başlıkları da “BİZ’LER” diye başlıyor:
BİZ’LER kadınız...
BİZ’LER genciz...
BİZ’LER gökkuşağıyız...
BİZ’LER çocuğuz...
BİZ’LER her kimlikteniz...
Sözüm bu bildirgeyi yazanlara...
BİZİM dilimizde “BİZ’LER” diye bir zamir yok...
“Biz” zaten çoğulu ifade eder; bu yüzden “ler” takısı almaz...
Bunu yapıp bir de “ler”i kesme işaretiyle ayırmak, resmen “dil cinayeti” işlemektir!
Bu yüzden “SİZ’LER”, kim olursanız olun; “BİZ’LER”i yönetmeye talip olmadan önce, keşke bir ilkokula gitseydiniz de güzelim Türkçe’yi yeniden öğrenseydiniz!
CHP’NİN EKONOMİ BAKANI VAATLERDEN HABERDAR MI?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu üç hafta önce Kemal Derviş’le bir araya geldi. Görüşmeden sonra yapılan açıklamada, Derviş’in olası bir CHP iktidarında “dışarıdan” Ekonomi Bakanlığı’nı üstleneceği duyuruldu.
Ve önceki gün CHP’nin ekonomi programı açıklandı:
Buna göre Kılıçdaroğlu, vatandaşın cebine bir yılda 150 milyar lira ek para sokmaya söz verdi... Yani bu program gerçekleşirse, emeklinin, memurun, işçinin yüzü gülecek...
İyi de bu işte bir yanlışlık var:
Eğer Kemal Derviş Ekonomi Bakanı olacaksa, Kılıçdaroğlu’nun vaatlerinin birini bile tutmaz!
Emekliye, memura, işçiye asla ek gelir yaratmaz...
Nereden mi biliyorum?
2000’li yılların başında yaptıklarından...
O asla dar gelirlinin yüzünü güldürecek politakalar üretmez; tam tersine sömürgecilerin yarattığı krizin faturasını dar ve sabit gelirli kesimlere çıkarır.
Çok merak ediyorum; Kılıçdaroğlu, açıkladığı bu ekonomi programını müstakbel bakanı Derviş’e de anlattı mı?
Anlattıysa, acaba aldığı yanıt ne oldu?
GÜNÜN İSYANI
AKP Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem diye biri varmış... Kestirmeden şöhrete ulaşmak için saçmalamak gerektiğini anlamış olmalı ki, “Ülkeyi büyütmek için bakanların da özel uçağı olmak mecburiyetinde” demiş... İsyanım bu arkadaşa:
Bakanlarına uçak almak yerine, kişi başına düşen milli geliri artırarak ülkelerini büyütmeye çalışan diğer ülkelerin siyasetçileri, sence salak mı?
GÜNÜN SORUSU
Taraf Gazetesi’nin önceki yayın yönetmenlerinden İkinci Cumhuriyetçi Ahmet Altan, Fethullah Gülen Cemaati’nin dergisine verdiği demeçte, başkanlık sisteminin gelmesi durumunda Türkiye’de “bir-iki yıl içinde” iç savaş çıkacağını öne sürmüş... Sorum kendisine:
Tamam; başkanlık sistemine biz de karşıyız ama sen iç savaşın çıkacağı zamanı nereden biliyorsun? ‘ABD’li abiler’in mi söyledi?