22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

19 Mayıs da sizlere ömür...

Çetin Susan

Çetin Susan

Eski Yazar

A+ A-

“Türkiye’yi idare edenler stadyumu en kıymetli mektep gibi her yerde kurmaya çalışacaklardır. Türkiye’nin istikbalini idare edecek olan genç nesil açık havada, açık meydanlarda yetişecektir.”

Bu sözler, 15 Aralık 1936’da dönemin başbakanı İsmet İnönü tarafından henüz 13 yılını doldurmuş Cumhuriyetin, sınırlı olanaklarına rağmen inşa etmekten geri durmadığı Ankara 19 Mayıs Stadı’nın açılışında sarf edildi.

Tam 82 yıl sonra, malum yetkililerin eleştiri kılıflı hakaretleri Cumhuriyetin kurucu kadrolarını hedef alır, mirasları birer birer yok edilip, yeni bir öykü yazılmak istenirken; Cumhuriyetin erken dönem eserlerinden 19 Mayıs Stadyumu da tarihe karıştı. Daha doğrusu, bir ‘tarih’ daha yıkılarak yok edildi. 2 yıl önceki yazımın başlığı, “Alsancak yerle bir, sıra 19 Mayıs’ta” idi; utandırmadılar maalesef...

Bilinen failler, tıpkı Atatürk’ün Marmara Köşkü, İller Bankası, Havagazı Fabrikası, Çubuk Baraj Gazinosu, Etibank binası, İmar İskân Bakanlığı vb. örneklerinde olduğu gibi zevkle becerdiler bunu da. Sırada, giderek genleşen Beştepe Yerleşkesinin yutması muhtemel Devlet Mezarlığı, hayalet şehre dönüştürülen Saraçoğlu Mahallesi gibi kurbanlar var başkentte. Tamamı, AKP döneminde kitabına uydurulmuş tarih talanları...

Cumhuriyetin geçmişiyle sorunu olan iktidarın yaptıkları, sadece bunlarla sınırlı değil. Bir de ortadan kaybolanlar var. Örneğin, Ankaralıların Roma Heykeli olarak bildiği Su Perileri Heykeli... 1924’de İtalya’dan getirilen ve Gökçek belediyesi tarafından Tandoğan Meydanı’ndaki yerinden kaldırılan bronz heykel yıllardır ortada yok!

Bunca vandallığın sorumlusu siyasi iktidar, kendini ‘muhafazakâr’ olarak tanımlıyor. Muhafazakârlıktan kasıt gericilikse, diyecek bir şey yok; tanımları yerinde. Değilse, neyi muhafaza ettiklerini, edebildiklerini sormak gerek.

19 Mayıs da sizlere ömür... - Resim : 1

19 Mayıs Stadı’nın yapımına 1934’de başlandı. 20 bin metrekare taban alanı olan tesisin mimarı İtalyan Paolo Vietti Violi idi. Maliyeti, (Prof.Dr. Korkmaz Alemdar’dan alıntıyla) bitişiğindeki Hipodrom dâhil 4 milyon liraya yaklaştı. Merkez Bankası, 1950 öncesine ait kur verilerini yayımlamadığından; Aydın Keleşoğlu’nun (Aydınlık, 12 Ağustos 2018), 1936’da 1 ABD Dolarının 2 liradan 1,2 liraya gerilediği bilgisini esas alırsak, stadın mali yükü 2 milyon doları bile bulmamıştır ki, bu bile o gün için büyük fedakârlıktır.

T.C. Devletinin o yıl gerçekleşen geliri 271 milyon liradır ve bütçe 18 milyon 676 bin lira fazla vermiştir. Büyüme hızı yüzde 23,2’dir. Bunları, yapanla yıkanı/satanı ve ülke koşullarını kıyaslamak adına belirttim. Zamanla pozitife evrilen Türkiye ve dünya ahvalini de dikkate alırsak, kıyas daha anlamlı hale gelecektir.

(Bu konuda bilgi sahibi olmayanlar için yine bir kıyaslama ölçütü olarak örnekleyelim: Galatasaray’ın kullandığı Seyrantepe’deki stadın maliyeti, açıldığı tarihte -kapasite, donanım, teknoloji gibi farklılıklar dikkate alınmak kaydıyla ve bağlantı yolları, metro, altyapı ve çevre düzenlemeleri hariç- 191 milyon 500 bin lira olarak açıklanmıştı. Yani yaklaşık olarak 130 milyon dolar...)

İngiltere tarihi yapılarını koruyarak yeniliyor, Brezilya yıkmak yerine restore ediyor, İtalya’nın statları geçen yüzyılın izlerini taşıyor. Bunlar futbolda söz sahibi ülkeler. Bizimkiler ise yıka-yapa kalkınmanın peşinde ki, netice ortada...

19 Mayıs da sizlere ömür... - Resim : 2

Aynı yere yenisini yapacağız diye yıktılar ama kimse bundan emin değil. Arazisinin ranta kurban edilmiş olma ihtimalinden söz edenler azımsanmayacak sayıda. Şüyu vukuundan beter bir durum ama sorumlularda ne gam... Ayrıca onca kente stat yaptılar da ne oldu? Meseleleri ülkeye-spora değil, siyasete-kendilerine yatırım; yandaş müteahhide gelir kapısı...

Zira bu iktidar mensuplarının spor kültürü yok, her şeyleri göstermelik... Spor alanlarını helikopter pistine çevirdiler. AKP’nin genel başkanı ve bakanları, İstanbul’dan Balıkesir’e birçok yerde 7 tonluk ağırlığı 2 kızağına binen helikopterlerini çimlerin ortasına kondurdular. Normal ayakkabıyla bile basılmasına izin verilmeyen Burhan Felek’in tartan atletizm pistine tam 19 otomobil soktular! Vurdumduymazlığın, cehaletin ve görgüsüzlüğün daniskası!..

Hele şu olay... Yer, Hipodrom alanı... AKM parkurunda, Ankara Okullar Kros Birinciliği yapılacak. Ama yapılamıyor, çünkü pistin ortasında Beypazarı’nda seçim gezisine gidecek Erdoğan’ın helikopteri bekliyor. Sığınacak yerleri de olmayan çocuklar Mart ayazında 1 saat 10 dakika eşofmanlarıyla bekletiliyor. Çok amaçlı spor tesisinden anladıkları bu!

Marifetleri saymakla bitmez... Ataköy Olimpiyat Evi yanındaki İstanbulspor tesislerine el koyup beton döken de bu kafa; mülkiyeti Milli Emlak’ta olan, 14 takımın antrenman ve maçlarını yaptığı Maltepe Başıbüyük Spor Tesislerini kapatan da...

19 Mayıs’ın katline dönersek... Stadın yıkımı, literatürde 3.Kuşak Haklar kapsamında değerlendirilen ‘Kent Hakkı’ ile birlikte ‘Tarihi ve Kültürel Miras Hakkı’nın da çiğnenmesi, yok sayılmasıdır. Zira kentte yaşayanların ve onları temsil eden örgütlenmelerin böyle bir sürece aktif katılım hakkı hiçe sayılmış, itirazları dikkate alınmamış, tepeden inmeci bir anlayışla 82 yıllık bir eser yerle bir edilmiştir. Bu bir kent suçudur özünde...

Ne yazık ki ülkeyi yönetenlerin bilinç seviyesi, bu konuları kavramak için gereken evrensel insani değerlerden, bilimden, kamusal sorumluluk anlayışından ve vicdani gelişkinlikten nasibini almamış. Hoşlanmadığı kitlelere, muhaliflerine ‘vandal’ yakıştırması yapanlar var biliyorsunuz. Türk Dil Kurumu sözlüğünde vandalın tanımı şöyle: Eski kültür ve sanat anıtlarını yakıp yıkan, bunların değerini bilmeyen kimse veya topluluk... Okuduğunuz yazıdaki gerçekleri göz önüne aldığınızda gerçek vandal kim sizce?