01 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

19 Mayıs’ın bugünkü anlamı

Tuna Kiremitçi

Tuna Kiremitçi

Eski Yazar

A+ A-

19 Mayıs Atatürk tarafından gençlere armağan edildiği zaman, memlekette neredeyse genç kalmamıştı.

Balkan Savaşı, Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı derken, 11 yılda birkaç kuşak birden yitip gitmişti.

Genç cumhuriyetin ne dağda çobanlık yapacak genci vardı ne de laboratuarda deney yapacak.

19 Mayıs gençliğe bu şartlar altında armağan edildi. Yüz binlerce gencin şehadetine tanıklık edenler tarafından.

Bunu idrak etmeden 19 Mayıs’ın ne anlama geldiği anlaşılmaz. Bir kuru laftan ibaret kalır...

Bugünse, tarihimizin en acı 19 Mayıs’larından birini yaşıyoruz. Belki de en acısını...

Çoğu genç yaşta, yüzlerce madenci toprağa emanet. Yüz yıl önce uğruna akranlarının şehit olduğu toprağa.

Artık yüz yıl önceki savaşlar yok ama gençlerimiz yok yere ölüyor hâlâ. Birilerinin üç kuruşluk hesapları yüzünden.

Bir zamanlar “On yılda on beş milyon genç” yetiştirmiş olmakla övünen cumhuriyet, artık gençlerinin ölümünü izliyor.

Eskiden hiç olmazsa acı günlerde birleşebilen millet artık bunu da yapamıyor. Beraber yas tutmakta bile zorlanıyoruz. Ayrışma, kutuplaşma, düşmanlaşma her yerde.

19 Mayıs gençlere armağan edildiğinde, memlekette genç insan sayısı yok denecek kadar azdı.

Bugün olsa belki de farklı partilere oy verecek milyonlarca genç, toprağa beraber düşmüştü Trablus’da...

Bugün olsa sosyal medyada birbirine hakaret yağdıracak gençler, koyun koyuna yatıyordu Çanakkale’de...

Bugün olsa birbirlerine karşı kışkırtılacak gençler, bir hilâl uğruna beraber batan güneşler gibiydiler...

Peki sonra ne oldu?

Gençlerimiz ne ara aynı şeyleri hissetmez, aynı yarına inanmaz, aynı dünyada yaşamaz hale geldiler?

Şu dünyadaki tek gerçek ayrım olan zengin-gariban ayrımı dışındaki suni kutuplaşmaların tuzağına nasıl düştüler?

Gençliğin böyle yabancılaşmasından kim çıkar sağlıyor kendine? Kimler dolduruyor gençlerin kanıyla ceplerini?

Bir zamanlar genç, geleceğe inanan bir cumhuriyet vardı. O yüzden en önemli bayramlarından birini gençliğe armağan etti.

Her nadir bulunan şey gibi, gençlik de o zaman altın değerindeydi. Kıymetini bilenler için bayram hediye etmeye değerdi.

Bugünse Avrupa’nın en kalabalık genç nüfuslarından birine sahibiz. Bu yüzden şimdiki gençlere değer veren yok.

Onları umutsuzluğa, bağnazlığa, kısır internet kavgalarına, kindarlığa terk ediyoruz kolayca.

Bu yüzden yok yere ölmelerine seyirci kalıyoruz toprağın üstünde ve altında... 19 Mayıs’ın gerçek anlamını düşünmüyoruz bile.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları