2. Cahiliye Devri 1.’sini aratıyor
Cahiliye devri, Hz. Muhammet’in içinde doğduğu Arap toplumunu anlatır. Toplumun bilgisizlik karanlığı ile körleştiğini dile getirir. Bu dönemde insanoğlundan, taştan, ağaçtan put yapar, ona tapardı. Bu sistemi öksüz ve yetim bir insan, Hz. Muhammet yaptığı devrimlerle yıktı.
İkinci Cahiliye Devri ise İslam dünyasının bugününü anlatır.
2. Cahiliye ile 1. Cahiliyeyi ayıran en büyük fark şudur: 1. Cahiliye çağında canlı putlar yokken 2. Cahiliye çağında canlı putlar öne geçmiştir. Artık, tarikat elebaşıları ile dinci siyasetçiler Allah konumuna yükseltilmiştir. Asıl putlar işte bu canlı putlardır. Cansız putlardan kala kala para kalmıştır ve o artık birilerinin Allah’ı olmuştur.
İşte bu 2. Cahiliye çağı, Müslümanları esir almış, onları dondurarak geriliğin buzdolabına atmıştır.
Türkiye, 2. Cahiliye Çağı’nın şiddetle hüküm sürdüğü bir kış ülkesi halindedir.
Yeni bir devrimcinin gelerek bu yeni tip putları kırması gerekiyor.
Hz. Ali’nin 630 yılında Kâbe’nin damındaki putları kırıp aşağı atması gibi...
AYASOFYA’DA BALE, CAMİDE BEDEN EĞİTİMİ
Neden olmasın?
Oralar puthane değil ki...
İnsanlar için yapılmış mekanlar...
Namazı evinde de kılabilirsin... Hatta gösterişçiler gibi sokakta bile...
Bırakın oralar şenlensin...
İnsan olmazsa her mekan ölü sayılır...
İster cami olsun isterse kilise veya havra...
İTİRAZIM VAR SAYIN PERİNÇEK
Pazar günkü yazısında güncel milliyetçilik hareketlerini yorumlayan Doğu Perinçek; konuyu Çin’e yönelik Uygurlarla ilgili protestolara getirip şöyle yazıyor: “Çin Büyükelçiliğine yumurta atarak milliyetçi olunmaz.” Akılsız milliyetçilik bu kadar zarif tanımlanabilir!
Buradaki tasvire katılıyorum ama karşı çıktığım konu farklı: Çin Büyükelçiliği’ne yumurta atanlar, bunu milliyetçilik adına değil siyasal İslamcılık adına yapıyorlar. Yani, Doğu Türkistan’daki Uygurların içine atılan virüs; milliyetçilik düşüncesi değil, Vehhabi kökenli cihatçılık virüsüdür. Bu virüsün esir aldığı militanlar, İslam dünyasının her yanında Türklük adına değil din adına can almaktadırlar.
İşin özünü gözden kaçıranlara bir kez daha hatırlatalım: Tarihteki en uygar Türk halkı olan Uygurları bugün Orta Çağ karanlığı içine itekleyen bu akımın Türklükle de milliyetçilikle de ilgisi yoktur. Zaten ABD’nin bölgemizle ilgili planlarında Türk milliyetçiliği rakip akım gibi tanımlanmıyor mu? (Merak edenler, “Muaviye’den Erdoğan’a Din ve Siyaset” adlı eserimizdeki BOP bölümüne bakabilirler.)
Sayın Perinçek, bu gerici hareketi milliyetçi gibi görerek istemeden bile olsa Çin karşıtlarına destek vermiş olmuyor mu?
ÇOK YAŞA CEMAL SÜREYA
Çok severim gerçekten ozan dedelerimizden Cemal Süreya’yı... Sözü fazla uzatmadan öyle bir kondurur ki ya şaşırırsınız ya da kuş olur uçarsınız... Özdemir Asaf’ta bulurum biraz da bunu... Tunceli’den Batı’ya yollanan bir Kızılbaş ailenin çocuğu... İyi ki o dere boylarında kalıp da yitip gitmemiş. Şiirimizin bahçesinde iri bir gül gibi açmış.
Birkaç sözcükle “Kısa Türkiye Tarihi”ni yazıyor ama orada aslında Türk halkının 600 yıllık tarihini anlatıyor. Biraz da Çe tavrıyla:
“Şelaleye
Düşmüştür
Zeytinin dali
Celaliyem
Celalisin
Celali”
Biz de onun tarihindeki Celalilerden birisiyiz. Adımızın önüne “Celali ve Kemalî” sıfatını kondurmuşuz.
İşte o Celali oğullarından Cemal Süreya’yı bugün anıyoruz:
CKM/Büyük Salon’da, akşam 20.00’de...
Değerli ozan arkadaşım Seyyit Nezir’in öncülüğünde...
Yaşasın şiir!
Bir yudum şarabın eşliğinde...