23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul 14°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

2022 yılında Avusturya’da sağlık sistemi darda

Kadim Ülker

Kadim Ülker

Site Yazarı

A+ A-

2022 yılı Avusturya’da diğer ülkelerden farklı geçmedi. Ukrayna ve Rusya arasında süren savaş Avusturya’yı hem ekonomik hem de siyasi olarak olumsuz etkiledi. Enerji fiyatları tavan yaparken, yaşamın her alanında fiyatlar alabildiğine yükseldi. Bu durum toplumda ciddi bir yoksullaşmaya sebep oldu. Tek haneli enflasyon oranı çift haneli oranlara yükseldi.  Hükümet salgın ve enerji yardımları adı altında bazen kişi, bazen ise hane başı yardımlarla yaşamı dengelemeye çalıştı.  Bu alandaki sorunlar bire bir başka ülkelerdeki sorunlarla aynı seyretti.

2022 yılında cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. Avusturya tarihinde ilk defa bu kadar çok aday oldu. Dokuz adayın yarıştığı seçimde seçimi kazanması garanti olarak bakılan eski Cumhurbaşkanı Alexander Van Der Bellen oyların yüzde ellisinden fazlasını alarak ilk turda ikinci kez cumhurbaşkanı seçildi.

Bunların dışında Avusturya’nın sağlık sorunu gündem oldu. Avusturya onlarca yıl sağlık sistemi ile gurur duymaktaydı. Sistem ağı yılların tecrübesi ve deneyimi ile yerli yerince oturmuş, Avusturya onu gözü gibi korumaktadır. Hiçbir siyasi parti bu sisteme dokunmaya cesaret edememektedir. Konuyla ilgili zaman zaman çeşitli tartışmalar olduysa da bu tartışmalar hep sistemin daha iyileştirilmesi olarak kamuoyuna sunuldu. Hastaneler ve hastanelerin hizmeti genel olarak toplumda olumlu değerlendirilirdi.  Sağlık sistemi hastanelerde yığılmaları önlemek için ev hekimliği uygulamasını yıllardır yürütmektedir. Hasta olan kişi ev pratisyen hekiminde muayene olur. Hekim sorun gördüğü durumda uzman hekime hastasını havale eder. Uzman hekim gerekli tedaviyi yapmaya çalışır. Uzman hekim kendi tedavisinin bir sonuç vermeyeceğini veya hastanede müdahale edilmesi gerektiğini duyması halinde hasta hastaneye gönderilir ve gerekli müdahale orada yapılır.

Sağlık sisteminin işleyişi onlarca yıl böyle devam etmektedir. Korona salgınından bu yana sağlık sisteminde ciddi sorunlar yaşanmaya başlandı. Basında bu sorunlara dair haberler çıkıyordu. Hastanelerin çeşitli bölümlerinin sorunları dile getiriliyordu. 30 yıldan fazla süre sağlık alanında çalışmış eşim de günü birlik hastanedeki sorunları anlatırdı. Bu yılın eylül ayından itibaren yaşadığım sağlık sorunumdan dolayı hastanede yaşanan sorunları doğrudan hissetmiş oldum. Sistemin en önemli sorunu sağlık elemanlarının yetersizliğidir.

BAZI BÖLÜMLER KAPANMAK ZORUNDA KALDI

Bir üroloji doktorunda muayene olmak için bekleme süresi üç aydan fazladır. Yapılması gereken bir ameliyat için ise 2 ile 3 ay gibi bir süre beklemek gerekmektedir. Hastanede muayene sırasında doktorlarla konuşma süresi bir iki dakikanın üstünde olmamaktadır. Yaşadığım muayene sırasında doktor hanım bana sadece bir cümle söyledikten sonra, yanında bulunan hemşireye dönerek, “yapılması gereken şeyleri beye söyle” dedi. Bunu söyledikten sonra bilgisayarına dönerek, doktor raporlarını incelemeye devam etti. Kısaca normal muayene için vakti yoktu. Başka bir muayene sırasında ise yine bir hanım doktor “dua edin ki ameliyat edileceksiniz, normalinde sadece çok ağır durumda olanları ameliyat ediyoruz” demişti.

Bu durumun en önemli sebeplerinden birisinin yeterli sağlık elemanı bulunmaması olduğunu belirtmiştim. Temizlik elemanlarından hemşiresine kadar hastanelerde çalışanların çoğu Avusturya kökenli değiller. Sağlık sektöründe Filipinliler, Hintliler, Çinliler, Türkler, Slovaklar, Sırplar gibi birçok ülkeden ve çok çeşitli milletlerden insanlar çalışmaktalar. Onlarsız sağlık hizmetlerinin yürümesi olası görünmemektedir. Eleman eksikliğinden dolayı Avusturya’nın başkenti Viyana’da bazı hastanelerin çeşitli bölümlerinin kapandığı haberleri medyada yansımıştı. Bazı bölümler hemşire ve doktorsuzluktan dolayı hastalarına yeterli vakit ayıramadıklarını, gerekli tıbbi müdahaleleri zamanında yapamadıklarını, bundan dolayı doğacak sorumluluğu alamayacaklarını ifade eden açıklamalar hastane yetkilileri tarafından yapılmıştı. Hatta bu nedenden dolayı başhekimlerden bazıları istifalarını bildirdiler. 

YETERLİ SAYIDA BOŞ YATAK YOK

Bütün bunlara bir de son günlerde özellikle çocuklarda görülen ateş ve grip hali hastanelerde yeterli ilacın ve yatağın bulunmadığı açıklamaları basında dikkat çekti. Viyana’da bulunan çok büyük hastanelerde bile üçer beşer yatağın boş olduğuna dair doktorların ifadeleri haberlerde yer aldı. Gidişat Avusturya’da sağlık sisteminin darda olduğunu göstermektedir. Umarız bu durum ülkede uzun süreli olmaz, zira sağlık hizmetlerine hiç beklenilmeyen anda gereksinim duyulmaktadır.

Özellikle hastanelerde yeterli personelin bulunmadığını resmi ağızlardan duyduktan sonra eski bir anımı hatırladım. Otuz kırk yıldır bulunduğum Avusturya’da sürekli hemşire açığı olduğu bilinen bir gerçekliktir. Onun için Avusturya’nın en karizmatik başbakanlarından olan Bruno Kreisky, aralarında Çin ve Filipinler’in de bulunduğu çeşitli ülkelerle ikili anlaşmalarla ülkeye hemşire getirilip çalıştırıldı. Bu tür ikili anlaşmaların günümüzde de başka ülkelerle de devam edeceğine dair haberler basına yansıdı. Bundan yirmi otuz yıl önce çalışmakta olduğum, çalışanların haklarını savunmak için var olan mesleki örgüt İşçi Odası’na bir genç kadın ağlayarak gelmişti. Avusturya’da doğmuş büyümüş bu genç hanım hemşirelik okuluna Avusturya vatandaşı olmadığı için kabul edilmemişti. Hemşirelik okuluna kabul için ağlayarak yardım istiyordu.  Araştırmalarımın sonucunda okula kabul şartlarının ilkinin Avusturya vatandaşlığı bulunmaktaydı. Konuyu ancak yetkili insanlara taşıyabilecektim. Onu da yüzlerce insanın katıldığı bir tartışma toplantısında Viyana eyalet hükümetinde sağlık bakanı olarak görev alana iletmiştim. Yurt dışında hemşirelik eğitimini almış olanlar ikili anlaşmalar ile ülkeye getirilip, hastanelerde çalışmaları sağlanan Avusturya’da, kendi okullarına okuyan çocuklar başka bir ülkenin vatandaşı oldukları için hemşirelik okuluna kabul edilmiyorlardı. Bakan bey o zamanlar konuyu inceleyeceğini belirtirken, bazıları böyle bir konuyu bakana açmaya nasıl cesaret ettiğimi sorguluyorlardı. Çekinmiyor muydum? O zamanlar Avusturya vatandaşı olmadığı için okula alınmayan hanımlar, hemşirelik okuluna kabul edilmiş olsalardı şimdi yirmi otuz yıldır deneyimli hemşireler olacaklardı. Eleman yetersizliğine karınca kararınca katkıda bulunacaklardı. Sağlık sisteminin darda olduğu bir dönemde tedavim için yaptıkları hizmetten dolayı Viyana’nın Kaiser Franz Hastanesi’nin Üroloji bölümünün başhekiminden hemşiresine ondan temizlik elemanlarına kadar minnet duygularım iletiyorum, teşekkürler. Okurlarımıza da sağlıklı, mutlu ve aydınlık bir 2023 yılı dilerim.