26 Aralık 2024 Perşembe
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

2023 8 Mart’ında kadın hareketi yeniden Atatürk Devrimi rotasında

Meltem Ayvalı

Meltem Ayvalı

Gazete Yazarı

A+ A-

2023 yılı 8 Mart’ına bin yılın felaketinden çıkardığımız dersler ve Cumhuriyetimizin 100. yılının yüklediği görevlerle giriyoruz.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle, Türkiye kadın hareketine kısaca göz atma ihtiyacı duyuyoruz.

Türkiye’de kadın hareketi; meşrutiyetlerle, 1. Dünya Savaşı ile başlayan Kurtuluş Savaşımızla ve Cumhuriyet Devrimi ile iç içe geçmiştir. Emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşıyla kurulan Cumhuriyetimiz, kadının konumunda eşine az rastlanır bir değişimi yaratmıştır. Bağımsızlık mücadelesinin her aşamasında emeği olan Türk kadını, Atatürk’le birlikte zincirlerini kırmış, devrimlerin simgesi haline gelmiştir. Cumhuriyet önderliği; Türklerin eşitlikçi geleneğinden de güç alarak, kadınların toplumun her alanında ve özellikle erkekle birlikte yürümesini, çalışmasını, ilerlemesini sağlamıştır. İnönü’nün ifadesiyle; “Türk Devrimi dendiği vakit bunun kadının kurtuluş devrimi olduğu beraber söylenecektir.”

Türk Devriminden geriye gidişler, kadının durumunda geriye gidişleri beraberinde getirmiştir.  1945’te Küçük Amerika olma süreciyle başlayan bozulma, ülkemizi ve kadın hareketini 1980’lerde büyük bir küresel saldırıyla karşı karşıya bırakmıştır. Siyasi, iktisadi, kültürel bağımsızlıktan ödün vermenin faturası ağır olmuştur. Kadın hareketi, neoliberal feminizmin ideolojik tahakkümü altına girmiştir. Son yıllarda ise, ABD emperyalizminin dünya çapında gerileyişi ve kadın hareketinde iki çizginin çarpışması,  devrimci kadın hareketinin yükselmesiyle sonuçlanmıştır. Tarihten bir benzetme yapacak olursak; bu durum Atatürk’ten sonra Türk kadınının yeniden kurtuluşudur. Kadın hareketinin feminist etkilerden arınarak Cumhuriyet Programıyla buluşması, kadının özgürlük ve eşitlik mücadelesinin önünün açılmasıdır. 

İşte bu koşullarda, 8 Mart’ı kadın hareketini zafere ulaştırma kararlılığıyla, Atatürk Devrimi rotasından selamlıyoruz. Ve ilan ediyoruz ki bugün kadın hareketi;

*Vatanseverliği aşağılayanların, milleti hor görenlerin, bağımsızlık mücadelesini küçümseyenlerin değil; vatan sevgisiyle dolu milyonların, istiklal yolundan sapmayanların, kendi kaderini milletin kaderiyle birleştirenlerin hareketidir.

*Ellerinden Türk bayraklarını bırakan renkli yürüyüşçülerin değil, yürüyüşlerini gelincik tarlasına çevirenlerin hareketidir.

*Milli devlete düşmanlık edenlerin,  devlete “eril”, “katil” diyenlerin,  askere, polise, yargıca tecavüzcü iftirası atanların değil “güçlü devlet” isteyenlerin hareketidir.

*Yabancı devlet fonlarıyla yaşayanların değil; bağımsızlığından ödün vermeyenlerin, gavurun kılıcını sallamayanların, onurunu satmayanların hareketidir. 

*PKK/HDP’nin kuyruğuna takılanların değil; insanlık düşmanı terör örgütüyle savaşanların, Diyarbakır annelerinin yanında duranların hareketidir.

*Erkeği baş düşman haline getirenlerin değil; eşitsizlikleri yaratan sisteme karşı erkekle birlikte mücadele edenlerin hareketidir.

*Kökeninde kadının aşağılanması bulunan ve uydurma cinsiyetlerle kadını adeta silen LGBT hareketiyle kol kola girenlerin değil; LGBT dayatmasına boyun eğmeyenlerin hareketidir.

*Aileyi kadının prangası sayanların değil; aileyi koruyanların ve çağdaşlaştıranların hareketidir.

*Uyuşturucuyu özgürlük, cinsiyetsizliği ilericilik, fuhuşu seks işçiliği, küfrü güç gösterisi olarak sunanların, bireyciliği ve bunalımı kışkırtanların değil; çürümeye tavır alanların, üretimi savunanların hareketidir.

*Değerlerimizle kavga ederek marjinalleşenlerin değil; değerlerimize sarılarak kitleselleşenlerin hareketidir.

*Siyaseti kadınlar için değersiz kılanların değil; kadınları üretime ve yönetime çağıranların hareketidir.

*Kadını yalnızca ezilen olarak görenlerin değil; sorunlarını çözme yeteneğine sahip olanların, Şerife Bacılardan, Çete Ayşelerden, Asker Saimelerden, Kılavuz Haticelerden kahramanlık mirasını devralanların hareketidir.

*Deprem felaketinde bile İstanbul Sözleşmesi ezberine sarılanların değil; öküzünü satan Sarıgül ninelerimizin, şehit oğlunun kıyafetlerini son kez koklayarak yollayan annelerimizin, ekmek ihtiyacını karşılamak için tandırın başından ayrılmayan Hakkarili kadınlarımızın, sağlıkçısından öğretmenine kocaman bir milletin, elinden ne geliyorsa yardıma koşan erdemlilerin hareketidir.

*Batı’dan kurtuluş bekleyenlerin değil; emperyalizmle mücadele içinde özgürlüğünü kazanan Cumhuriyet Kadınlarının hareketidir.