2024’e merhaba derken
Bugün yılın ilk günü. Ümitli olmaktan yanayım, 2024’ten büyük beklentilerimiz var.
Gazze’deki soykırım üçüncü ayını bitmek üzere. İsrail’in katlettiği sivillerin sayısı 30 bine ulaştı. Bunun 11 binden fazlası çocuk. Tarihte eşi benzeri görülmemiş bu cinayet, hepimizin gözleri önünde tüm hızıyla devam ediyor ve “hür dünya” denilen “kocabaşlar sürüsü” laf kalabalığından başka bir şey üretmiyor. Faşist İsrail’i birazcık olsun durdurabilen tek güç Hamas’ın silahlı direnişi. Kimselerin de o direnişe omuz vermeye ne gücü ne cesareti var. 2024’ten ilk beklentimiz, Allah’ın Filistinli savaşçılara gayret kuvvet vermesi. Çünkü onlardan başka bu cinayeti durdurulabilecek kimse yok.
Ukrayna savaşını ABD ve Avrupa çıkarmıştı. Gazze’deki savaşın sorumlusu da 70 yıl boyunca İsrail’in işgal politikalarına destek veren Batı bloku. Küreselci kapitalizmin doymak bilmez yamyamlığı yeni savaşlar için çaba sarf edecektir. Yeni yılda dileğimiz, bu alçakların ellerinin kollarının bağlanması. Mazlum halklara kurdukları tuzakların boşa çıkması.
2024’ün en önemli olaylarından biri yerel seçimler. Aslına bakarsanız seçime sadece üç aylık bir zaman kaldı. Yani mecburen yine bol bol siyaset konuşacağız. Sonuçta belediye başkanlarını biz seçmiyoruz, halk seçiyor ve herkesin sadece bir oy hakkı var. Onun için kim kazanır kim kaybeder, bugünden kestirmek zor. Net olan bir şey varsa bazı belediye başkanlarının başarısızlığı. Her partiden başarılı/başarısız isimler var, kimilerinin performansı ise tartışmalı. Ancak bir isim var ki belediyecilik konusunda yeteneksizliğin ve yetersizliğin kitabını yazdı. Bu isim Ekrem İmamoğlu. İstanbul, tarihinde görmediği bir sefalete mahkum olmuş durumda. Ekrem Bey, seçimi bir kez daha kazanırsa bu İstanbul’un tabutuna son çiviyi çaktık anlamına gelir. Yok kazanmazsa, onun dönemi İstanbul tarihine şehrin karanlık günleri olarak geçecektir. Bu yıl, hem İstanbul’un hem de diğer şehirlerimizin onlara hizmet edecek ehil ellere teslim edilmesini diliyoruz.
Diğer yandan, tam da yukarıda söylediğim sebepten dolayı seçimler bazı siyasetçiler için ölüm kalım meselesine dönmüş durumda. Hal böyle olunca, seçimi kazanmak için her türlü dümene her türlü hileye başvurabiliyorlar. Süper Kupa final maçı ile ilgili yaşananları da böyle okumak lazım. Tüm detayları önceden belirli olan bir maçın bu şekilde iptal edilmesi yeterince şaibeli bir durum. Üstüne bir de fondaş TV kanallarının saatler süren kışkırtıcı yayınları, Bay Başkan’ın halkı sokağa davet edip metroları sabaha kadar çalıştırması, gösteriler yayılsın diye binlerce takım bayrağı dağıtması… Pis kokuları bir kat daha artırıyor. Tüm FETÖ hesaplarının aktif bir şekilde bu plana dahil olmasını da atlamamak lazım. Belli ki 2024’te hayli yoğun bir FETÖ saldırısına muhatap olacağız. Herkesin dikkatli olmasını tavsiye dileyelim.
2024’te Türkiye’nin terörle mücadelesi devam edecek. Ancak PKK’nın son saldırısı örgütün Amerikan imkanları ile iyice palazlandığını gösterdi. Demek ki biz de artık terörle başka bir boyutta savaşacağız. Özellikle terörün teknik imkanları ve sivil ayağı daha fazla gündemimizde olacak. 2024 senesinde PKK uzantısı partinin artık kapatılmasını diliyoruz.
2023 “ortodoks ekonomi politikası” denilen bir şeye geri dönüşün yılı oldu. Ne demek bu, özetleyelim: Yüksek faiz, tefecilere ve rantiyelere yüksek gelir, emekçiye daha fazla vergi yükü ve yoksulluk. Bunu sokaktaki çocuktan devletin tepesine kadar herkes biliyor. Ama herkesin mazereti cebinde hazır… Efendim Türkiye’ye para lazımmış. Yabancıların iliklerimize kadar sömürmeden tek kuruş vermeyeceğini artık öğrenmiş olmamız lazım. 2024’te bu kırk yıllık kör siyasetin terk edilmesini, vatan için, millet için yerli ekonominin desteklenmesini diliyoruz….
2024 hepimize kutlu olsun.
NOT: Değerli okuyucular, uzun süren tempolu bir yazı döneminin ardından iki haftalık bir izne ayrılıyorum. İki hafta sonra bu köşede buluşmak dileği ile.