26 Kasım 2024 Salı
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

29 Ekim Seferberliği’nin kısa tarihçesi -(TAMAMI)

Semih Koray

Semih Koray

Gazete Yazarı

A+ A-

Karşı devrimi tamamlamak için devlet katına hakim olmak yetmez. İktidar gücüne dayanarak, Cumhuriyet kurumlarının belleklerinin silinmesi ve Atatürk Devrimi’nin köklerinin toplumsal yaşamın içinden kazınması da gerekir. 2007 Cumhuriyet Mitingleri, halkın, karşı devrimin devlet katını ele geçirme girişimine karşı direnişiydi. Dünya tarihine büyüklüğüyle de geçecek olan bu halk hareketi, önüne konan siyasi ve ideolojik barikatları aşamadı. Hareket, geniş kesimlerin yanlış iktidar seçeneklerine yönlendirilmesi ve kimi kurum ve kişilerin karşı devrimle uzlaşmaları nedeniyle, hedeflediği sonuca ulaşamadı.

Önü açılan Milli Hükümet’tir

29 Ekim’de Ulus’ta aşılan polis barikatlarıyla sadece Anıtkabir’e Seferberlik Yürüyüşü’nün değil, bir milli hükümeti iktidara taşıyacak olan yolun da önü açılmıştır. 29 Ekim, Türkiye Gençlik Birliği’nin 19 Mayıs Bağımsızlık Yürüyüşü ve Hatay Mücadelesi’yle birlikte, Türkiye’nin makus talihinin yenildiği bir dönüm noktasıdır. Milli Hükümet mücadelesine karargâhlık edecek bir Milli Merkez’in oluştutulmasında bir kilometre taşıdır.

2007-2011 dönemi

2007-2011 dönemi, karşı devrimin, en başta Türk Ordusu olmak üzere, bütün kurum ve ortamlardan Cumhuriyet yanlısı milli güçleri “temizleme” operasyonlarıyla geçti. İşçi Partisi’nin bu operasyonların merkezine konmasının nedeni, daha en baştan Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanlığı’nın panzehrini “Milli Hükümet” olarak doğru biçimde belirlemiş ve bu mücadeleye öncülük etmiş olmasıdır. Karşı devrimin bu operasyonlarda bugüne kadar elde etmiş olduğu geçici başarılarda, İşçi Partisi dışındaki milli güçlerin Türkiye’nin önündeki bu yegâne çözümü içselleştirmede gösterdikleri zaafın payının da bulunduğunu burada belirtmek gerekir.

Karşı devrim duvara dayandı

2011 seçimlerinden bu yana karşı devrim artık gelip bir duvara dayanmıştır. Bunun iki temel nedeni vardır. Birincisi, ister Suriye, ister bölünme anayasasının çıkarılması, ister İran’a düşmanlık olsun, Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eşbaşkanlığa yüklediği bu temel görevler konusunda, ABD’nin kendisi sonul adımların atılmasının gerektirdiği desteği sağlama imkanından yoksun kalmıştır. ABD, şimdiden bu alanlardaki başarısızlığın sorumluluğunu AKP iktidarına yüklemeye başlamıştır. AKP hükümetinin Ortadoğu ülkeleriyle ilişkiler konusunda kendisine vehmettiği etki gücüne sahip olmadığının ortaya çıktığı, anayasa değişikliği konusunda gecikerek işi zora soktuğu, şu ana kadar gerçekleştirdiği iktisadi büyüme hızını da zaten sürdüremeyeceği, son dönem ABD raporlarının ortak başlıkları arasında yer almaktadır.

İkinci neden de, karşı devrimin artık Atatürk Devrimi’nin toplumsal yaşamın içinden tasfiyesi aşamasına ulaşmış olmasıdır. Atatürk’ü ve bilimi eğitimden uzaklaştırmayı amaçlayan eğitimde dönüşüm, milli bayramların yasaklanması, bölünmeye ve Ortaçağ’a meşruiyet kazandırmayı hedefleyen yasa girişimleri, emekçilerin haklarını gaspeden ve onları savunmasız bırakmayı amaçlayan düzenlemeler, etkilerini halkın günlük yaşamının içinde doğrudan duyumsadığı saldırılardır. Karşı devrimin her adımı artık halkın her geçen gün daha da artan direnişiyle karşı karşıya kalmaktadır.

Devrimin matematiği

İşçi Partisi’nin 2006 yılında hazırlayarak kabul ettiği Milli Hükümet Programı, bugün her zamankinden daha çok gündemin merkezindedir. O, TGB’nin 19 Mayıs Bağımsızlık Yürüyüşü’ne, Hatay Mücadelesi’ne, 29 Ekim Seferberlik Yürüyüşü’ne katılan yüz binlerin programı haline gelmiştir. Üstelik devrimin matematiğinde her yüz bin, başka her yüz bine eşit değildir. Buradaki yüz binler, son on yılın ideolojik ve siyasi yanılgılarının tortularından büyük ölçüde arınmış, milli bir hükümeti iktidara taşıyarak ülkemizi yeniden Atatürk Devrimi yoluna sokmaya kararlı yüz binlerdir.