3 Öykülük Conan Doyle Derlemesi: Kara Şato’nun Kontu
“Bundan yüz yıl sonra hâlâ Sherlock Holmes’u yaratan adam olarak tanınırsam, kendimi başarısız sayarım.” - Arthur Conan Doyle
Conan Doyle ve Eserlerine Dair:
1859 Edinburgh doğumlu Arthur Conan Doyle, bir yazar olmasının yanı sıra, aynı zamanda tıp mezunu bir doktordur. Tıpkı çağdaşı olan Rus yazarlar Anton Çehov ve Mihail Bulgakov gibi. Veya biraz daha geçmişe gidecek olursak eğer, Friedrich Schiller gibi. 1891’e kadar doktorluk yapan İskoç yazara Güney Afrika’da sahra hastenelerindeki çalışmaları ve Boer Savaşı zamanındaki yararları nedeniyle “Sir” unvanı verilmiştir.
Charles Dickens ve Walter Scott romanlarıyla büyüyen Doyle, daha fazla doktorluk yapamayacağını fark ederek Dickens’ın da yaşamış olduğu şehre, Portsmouth’a yerleşir ve bu kararı, yazarlığa doğru attığı ilk adım olur. Birçok kişi onu Sherlock Holmes’un yaratıcısı olarak tanır. Bu doğrudur fakat yalnızca bu şekilde anmak eksik olacaktır çünkü Sherlock Holmes haricinde yazdığı başka birçok öykü ve roman vardır.
Bilimkurgu, korku, gerilim, fantastik, polisiye gibi birçok türde yazan Conan Doyle’un ilk kitabı
Kızıl Soruşturma’da Sherlock Holmes öyküleri toplanmıştır. Kayıp Dünya romanıyla Jurassic Park’a dahi esin kaynağı olmuştur. Aslında filmler Michael Crichton’ın eserlerinden uyarlanmış olsa da, ondan çok önce aynı konuya Doyle değinmiştir. Vampir Öyküleri, Ölümcül İklim ve Bilinmeyenin Kıyısında ise diğer kitaplarından bazılarıdır.
Kara Şato’nun Kontu Hakkında:
Can Yayınları’nın Lacivert Klasikler Dizisi kapsamında Esra Birkan çevirisiyle yayımladığı “
Kara Şato'nun Kontu”’ isimli bu kitabında yazarın 3 öyküsü çıkıyor karşımıza. Kısaca öykülere değinmek gerekirse eğer:
1. Tot’un Yüzüğü:
“Truva düştüğünde artık yaşlı bir adamdım. Herodotos, Antik Mısır’ın başkenti Memphis’e geldiğinde ise çok yaşlıydım. Yeni Ahit yeryüzüne indiğinde yıllar belimi bükmüştü. Yine de gördüğünüz gibi burayım.”
Temelde bir bilimkurgu öyküsü olan Tot’un Yüzüğü, binlerce yıla yayılan bir aşk öyküsünü anlatıyor. Royal Society üyelerinden Mr. John Vansittart Smith’in gözünden okuduğumuz öyküde aslında ana karakter o değil. Birçok farklı bilim dalında uzmanlaşmaya çalışan Smith, nihayet kendisine bir uzmanlık alanı seçer ve konuya yoğunlaşır. Seçtiği alan onu Mısır biliminin derinliklerine götürecektir.
Londra ve Paris arasında mekik dokuyan Smith, Louvre Müzesi’nde bulunan Antik Mısır bölümünün gediklisi haline gelir. Hatta öyle ki kendisi, Mısır’ın 6. Hanedan dönemi hakkında bir kitap da kaleme almış olan bir kadınla dahi evlenir. Yine müzedeki günlerinden birinde, Mısırlılara çok benzettiği bir müze görevlisi dikkatini çeker. İletişim kurmaya çalışır fakat sonuçsuz kalır. Bir tesadüf eseri adamı gözlemleye başlayarak binlerce yıldır üzeri kapanmış olan bir gizemi ortaya çıkarır.
Mısır’ın antik çağında yaşadığını iddia eden bu adam, bilimsel deneyler, mumyalar, kraliyet ailesi, sihirli yüzükler, simya gibi sıra dışı konuları da içinde barındıran bir öykü anlatır. Geçmişten geleceğe uzanan öykü, aşk ekseninde geçer ve dramatik bir finalle sona erer.
2. Kara Şato’nun Kontu:
“Yaşama aşkı gençlikte güzeldir.”
Alman ordusunun Fransa’ya girdiği günlerde geçen bu öykü, intikama yönelik, gerilim yüklü bir anlatıdır. “Kara Şato’nun Kontu” adıyla bilinen bir adam ustaca planlarla birçok Alman askerini öldürür. Bu durum üst düzey Alman askerlerinin kulağına gider. Albay, yüzbaşını görevlendirerek duruma açıklık getirilmesini emreder. Yüzbaşı, kendisine 20 askerin yeterli olacağını hesaplar ve yolculuk başlar.
Kara Şato’ya ulaşan askerler, Eustace adlı Kont’u orada bulamazlar. Kont’un uşağı ve onun eşi vardır yalnızca. Kont’un yakında geleceğini söyleyen uşak, askerlere yemek ve içki ikramında bulunur. Fakat Eustace, askerlerin geleceğini tahmin etmiş ve planlamalarını ona yönelik yapmıştır. Alman askerlerin oğluna yaptığı her şey aklındadır ve intikam arzusuyla bu planını devreye sokar.
3. Nasıl Oldu:
“…ama insan bazen aptalca şeyler yapar ve her zaman da bedelini ödemek zorunda kalmaz.”
“Yazı yoluyla öteki dünyayla iletişim kuran bir kadın medyumun yazdıklarını aşağıda bulabilirsiniz” cümlesiyle başlayan öykü, bu cümlenin hakkını tam olarak veremeyen bir hikâye anlatıyor.
Yeni arabası yeni teslim edilen anlatıcı, şoförü Perkins’le birlikte yolculuğa çıkar. Araba yeni olduğu için heyecanlıdır ve kendisi kullanmak ister fakat arabaların çalışma aksamları birbirlerinden çok farklıdır ve hızlı bir şekilde seyrederlerken frenlerin tutmadığını fark ederler. Kaza kaçınılmazdır.
Keyifli okumalar dilerim.
"Her şeye rağmen kendimi hafiflemiş ve mutlu hissettim."