09 Ocak 2025 Perşembe
İstanbul 12°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

3 Yiğit çıktı meydane! - (TAMAMI)

Onur Belge

Onur Belge

Eski Yazar

A+ A-

Sporda Halk Pazarı
Onur BELGE


3 Yiğit çıktı meydane!
Daha önceleri genel seçimlerin gölgesinde kaldı. Ama hemen ardından Futbol Federasyonu Başkanlığı seçimi birden alevlendi. Her kadafadan bir ses çıkıyor, herkes bir adayı destekleyip yorum yapıyor. Kesin adaylıklar için yanını bekleyeceğiz. Mahmut Özgener'in istifasından sonra M.Ali Aydınlar, Mehmet Atalay ve Göksel Gümüşdağ en azından başkan adaylıklarını "deklare" edenler.
Dün ajanslara düşen haberler Göksel Gümüşdağ'ın adaylığını çekeceği yönündeydi. Bana göre de Başbakan Tayyip Erdoğan "Hop, ne yapıyorsun?" diye kulağını çekmiştir. Gümüşdağ da bugün yarın adaylıktan vazgeçtiğini açıklayacaktır. Belki de bu satırlar yayınlanırken bile çekilmiş olacaktır.
Zira aynı kanaldan gelen Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, Başbakan'ın kader arkadaşıdır. Bunu bilmeyen yok ve Erdoğan'ın ona futbol federasyonu başkanlığı için sözü olduğu hep söylenir. Ayrıca Atalay politikası ne olursa olsun sporun içindeki herkes tarafından sevilen bir kişiliktir. Eğer Başbakan Tayyip Erdoğan birini işaret edecekse o da Mehmet Atalay'dır.
Ama, işte burada durmak gerek. M.Ali Aydınlar'ın adaylığı kelimenin tam anlamıyla şok oldu. Daha doğrusu başka hesaplar yapanların şimdi yeni hesaplar yapması gerektiği ortaya çıktı. Sayın Aydınlar hem iş hayatında, hem de spor yöneticiliğinde tertemiz bir geçmişe sahip. Bilgi birikimi, kalitesi ve yaptıkları ortada. En büyük göstergelerden biri Fenerbahçe Voleybol takımını çıkardığı yer ve ulaştırdığı kalitedir. Bu bakımlardan, Futbol Federasyonu Başkanlığında tek aday kalırsa şaşırmayacağım.

Güle güle Özgener
Mahmut Özgener'in Futbol Federasyonu Başkanlığı'na veda ettiği toplantıdaydım. Bitiminde sarıldık, öpüştük, herkese ettiği gibi bana da nezaket teşekkürü etmekten geri kalmadı. Sevaplarıyla, hatalarıyla Özgener uygar bir kişilik çizdi. Belki acemi bir görüntüyle işe başladı ama giderek ısındı ve bulunduğu süre içinde koltuğunun hakkını beklenenin üstünde bir performansla verdi. Koltuğa yapışmadan, onuruyla gitmeyi bildi.
Bana göre en çarpıcı sözleri özellikle büyük kulüp başkanlarını hedef alarak söylediği "Lütfen egolarınızı, kişisel hırs ve beklentilerinizi bu güzel oyunun üzerinden çekin" sözleriydi. Yani açıkça söylemese de büyük kulüp başkanlarını kendilerini ulaşılmaz, her şeyi söyleme hakkı olduğunu zanneden, tarafsızlık istiyormuş gibi görünen ama bunda samimi olmayan insanlar olarak niteledi.
Evet, doğru, ama ne yazık ki kendisi de Futbol Federasyonu başkanlığı koltuğunda otururken, zaman zaman makamın büyüsüne kapıldı. 2 milyon euroluk bir para trafiğinin musluğunun başındayken insanlar kendilerini elbette ki "öyle" zannederler. Bunu söylerken üzgünüm ama ne yazık ki o da, bizden olanlar, olmayanlar ayırımı zaman zaman yaptı. Yani diyeceğim, bu makamlar insanlara hata da yaptırır, dostluğu, vefayı da unutturur. Önemli olan makamdan ayrıldıktan sonra unutulmamaktır.

Fenerbahçeli medya!
Önceki gün gazetelerde bir haber okudum. Acaba yanlış mı okudum diye dönüp iki kez daha okudum. Haberi medyaya en çok yansıyan kulüp geçtiğimiz yol yerlerde sürünen Galatasaray olmuş. İkincilik Beşiktaş'ta imiş. Sıkı durum üçüncülük ise Şampiyon Fenerbahçe'de. Doğru mu yanlış mı bilemem.
Amma bildiğim bir şey var. Rakipleri bizleri, yani Medya'yı hep Fenerbahçeli olmakla ve en çok Fenerbahçe haberi vermekle suçlarlar. Burada, Aydınlık spor sayfasında bile bu suçlamalardan kurtulamıyoruz. Vallahi ve billahi içeriden bile iğneliyorlar.
Ne oldu şimdi, sen Fenerbahçe futbolda şampiyon ol. Diğer dallarda "beşi bir yerde" yap. Sonra medya haberlerinde üçüncü ol. Dostlar burada bir yanlışlık olmalı. İstatistiği yapan ciddi bir kurum olmasa "düzmece haber" diyeceğim ama olmaz. Medya Fenerbahçe'nin borozanı diyenler, şimdi Galatasaray'ın borozanı mı denecek. Medya kimsenin borozanı olmaz. Hangi haber önemliyse ve çok okunursa öne çıkarılmıştır işte o kadar.

Wimledon'um geldi
Bu ayın yirmisinde Wimbledon Tenis Turnuvası başlayacak. Grand Slam'ın çimde yapılan tek ayağıdır Londra'daki turnuva. Gerçekten de her taraf yemyeşil, püfür püfür olur. Nereden mi biliyorum, iki kez takip etmişliğim var da oradan biliyorum. Belki de futboldan sonra en çok tenise aşık olmak bu nedenledir.
Orada önemli olan tenis kadar özgürlüğün de tadıdır. Londra'da "ilk yaz" diyebileceğimiz günlerde Wimledon'da çimlerin üzerine sere serpe oturmak. Tam da çilek mevsimindeyiz, şöyle kremalı, pudra şekerli çilekleri kaçıklamak. Sonra elinizdeki, davetiye, bilet hangisi ise o korta gidip maç seyretmek. Ve de televizyonlarda izlediğiniz ünlülerin özgürce yanına sokulmak, onların alçak gönüllü davranışları ile sohbet teklifinizi kabul ettiklerini görmek....
Ooof, of, ne demiş şair. "Her şeyi bırakıp gideceğim ama, gözü körolası hanede evladü ayal bekliyor..."

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları