450 müftüye seçim görevi

Önceki akşam telefonum çaldı:
“Sabahattin Bey ben sizi sürekli okurum. Telefonunuzu bulmak için çok uğraştım.”
“Buyurun.”
“Ben Ankara Kızlcahamam’daki Eliz Otel’de çalışıyorum.”
“Evet.”
“Yüzlerce müftü bizim otele toplantıya çağrıldı.”
“Ne amaçla?”
“Muhtemelen Diyanet’in organizasyonu ama benim birebir şahit olduğum müftülere açıktan seçim görevleri verilmesi.”
“Ne gibi görevler?”
“Cami cemaati ile bulundukları çevreyi kazanmak için harekete geçmenin ulu’l-emre itaatın gereği olduğunu söylediler. Köy ve mahallelerde sandıklara sahip çıkın dediler. Ahaliye seçimin hak ile batılın mücadelesi şeklinde sunulmasını istediler....”
Telefonu kapattıktan sonra herhangi bir oyuna gelmeme adına Ediz Oteli arayıp çalışanları konuşturdum.
Toplantı doğruydu. Gerçekten 450 müftü 7 Mart gününe kadar Ediz Otel’de olacaktı.
Kuşkusuz müftülere seçim görevi verilmesi konusu iddiadır. Ancak seçime 25 gün kala bu toplantı ilginç değil mi?

MELANİE TRUMP FETÖ OKULUNDA!
Melanie Trump’un FETÖ okulunu ziyaret etmesi küstahlığın ötesinde açık bir tehdittir. Keza Başkan Trump’un Türkiye’nin bazı ürünlerdeki vergi muafiyetini kaldırması kötü niyetin dışa vurumudur.
Belli ki Washington S-400, tampon bölge ve PYD/YPG konularında Türkiye’ye diz çöktürmek istiyor.
Endişem bu baskıların seçim sonrası ekonomik şantaja dönüşmesidir
Malum Türkiye’nin çok acil onlarca milyar dolar sıcak paraya ihtiyacı var.
Bunu bilen ABD’nin, siyasi konuları takas etmek isteyeceği sır değil.
Hülasa, ABD ile örtülü savaşımız şiddetlenerek devam ediyor.

HUKUKA SÜRGÜN!
Adı: Aydın Başer.
Başkasının yazdığı Tayyip Erdoğan’ı eleştiren şiiri, sosyal medyada paylaşan isme beraat kararı veren hakim. Peki ne mi oldu? Aydın Başer o karar sebebiyle, HSK emriyle Erzurum’a sürgün edildi. Söyleyin bu yapılan hukuku sürgün etmek değil midir? Bundan sonra hangi yargıç Tayyip Erdoğan davalarında tarafsız olabilir? Yargı’dan FETÖ’dan kaçarken başka bir vesayete mi tutulduk?

Dün Pehlivanoğlu bugün Türkeş’in mezarı
2010 referandumunu hatırlayın.
Tayyip Erdoğan, elinde bir mektupla TBMM’de konuşmuştu.
Mektubun sahibi idam edilmeden önce annesine yazan ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu’ydu.
Erdoğan mektubu okurken sesi titremiş ve ağlamaklı olmuştu.
Referandum bitti, Tayyip Bey’den daha sonra bir kere olsun Mustafa Pehlivanoğlu’nun adını işitmedik.
Ve bugün. Necmettin Erbakan’ı kabrini ölümünün senei-devriyesinde ziyaret etmeyen Tayyip Erdoğan Türkeş’in mezarına gitti.
Yorum okurlarımındır...