29 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

5 Ağustos’ta Silivri’de -(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Yannis Ritsos, “Biz diplomamızı Agios Stratis’te, Leros ve Makronissos’ta aldık” der. 1948’de iç savaştan sonra yurtseverlerin işkenceden geçirildiği çorak adalardır bunlar.

İtalyan ve Alman istilasına karşı yurtsever komünistler kahramanca savaşmışlar ve Yunanistan’ı teslim etmemişlerdi. Müttefikler ve Yunan gericiliği, Yunanistan’ı kurtarıcıdan kurtarmak için iç savaş çıkardılar ve onları ya öldürdüler ya da tutsak ettiler. Tutsakları, serbest bırakmak için, “Pişmanlık Belgesi” imzalamaya zorladılar. Yannis Ritsos bu belgeyi imzalamadı ve yıllarca amansız bir tutsaklık yaşadı. Kimse kendilerinden özür dilemedi ve destanları kaldı. “Kastania” adlı şiir bu destanın tanıklarından biridir.

Kastania

Yukarıda, tıpkı yarın gibi, kurşuna dizdiler kırkını. / Yirmi yıl geçti. Kimse ağzına almadı adlarını. / Anlıyorsun hayatımızı. Her yıl, / böyle bir gün, titrek kavakların altında buluruz / kırık bir kiremit, iki sönmüş kömür, bir parça günnük, /

bir sepet üzüm, bir bal mumu / siyah fitilli. Biraz yanmış, rüzgar söndürmüş hemen. /

İşte bu yüzden, akşam vakti, ikonalar gibi / oturur kapı eşiklerinde yaşlı kadınlar, /

işte bu yüzden çabucak irileşti çocuklarımızın gözleri, / ve işte bu yüzden başka yere bakarmış gibi yapıyor köpeklerimiz, / geçerken jandarmalar.

(Çeviren: Özdemir İnce)

Silivri, Balyoz ve öteki duruşmalar

“Silivri, Balyoz ve öteki duruşmalar”ın bir benzeri yok, dünya hukuk tarihinde. “Kastania”yı bir de onlar için okuyun. “Bu yüzden başka yere bakarmış gibi yapıyoruz; geçerken polisler, geçerken savcılar, geçerken yargıçlar.” Yani başlarımızı başka bir yöne çeviriyoruz.

Bu davaların hiçbirine inanmadım: Nedenlerine, kanıtlarına, gerekçelerine inanmadım, başımı bir başka yöne çevirdim. Sonuçlarına da inanmayacağım ama bu kez başımı bir başka yere çevirmeyeceğim, kararların gözünün içine bakacağım.

***

Bu işten anlayanlar, dünyayı sarsan davalar, duruşmalar söz konusu olunca, saymaya başlarlar: Sokrates’in Savunması, Galileo Galilei’nin yargılanması, Engizisyon mahkemeleri, Calas davası ve Voltaire, Emile Zola ve Dreyfus davası, Mithat Paşa duruşması, Nürenberg duruşması... Ama Moskova duruşmalarını unuturlar ki eşi benzeri yoktur.

Silivri ve Balyoz davaları ve ötekiler, en çok Engizisyon duruşmalarını anımsatıyor. Bu duruşmalarda Engizisyon yargıcı rahip sanığı suçlar ve suçsuz olduğunu kanıtlamasını isterdi. Tıpkı Silivri ve Balyoz duruşmalarında olduğu gibi: Suç (!) işlenmeden kanıtları belgelenmiş iddianameler ve bu iddianameleri ciddiye alan yargıçlar.

***

Türkiye’nin AKP tarikatı dönemi sadece Mussolini İtalyasını, sadece Hitler Almanyasını değil, aynı zamanda Sovyetler Birliği’nin (SSCB) Stalin dönemini de hatırlatıyor. Aslına bakarsanız, en çok SSCB’nin Stalin dönemini.

Moskova duruşmaları, Merkez Komitesi’nin SSCB Komünist Partisi içinde düzenlediği Büyük Temizlik’in yapıldığı yerdir. 1936, 1937 ve 1938 yıllarında. Bu duruşmalar Stalin totalitarizmini inşa etti. Silivri davalarını AKP inşa ediyor.

Moskova davalarının iddianameleri sayfa sayfa NKVD (KGB’den önce gizli servis) tarafından imal edilmişti. Ekim Devrimi’nin komünistleri ihanet, sabotaj ve cinayetle suçlanıyorlardı. Kimler yoktu ki sanıklar arasında? Zinoviyev, Kamanev, Karl Radek, Buharin ve daha niceleri.

Orada sanıkların avukatları yoktu. Silivri’de, ha var, ha yok!

Moskova duruşmalarında, dava sıkıştığı zaman, parti disiplini gereği sanıklar suçlarını itiraf ediyorlardı. Moskova ve Silivri duruşmaları belki de sadece bu noktada benzeşmiyor: Silivri ve Balyoz davalarında sanık olmayan sanıklar suçlamaların ve üretilmiş kanıt-belgelerin tamamını redettiler, fosluklarını kanıtladılar.

***

Tarihteki bütün “kara” davalar; tek tek ve toplam olarak bizim “kara davalar” yanında solda sıfır kalır. İnsanların dünyası, hukuk dünyası Silivri’de olanların henüz farkında değil.

Aralarında bir Genelkurmay Başkanı, ordu komutanları, kolordu komutanları, tugay ve alay komutanları olmak üzere yüzlerce subay hükümet darbesi yapmak amacıyla gizli örgüt kuracaklar ve darbeyi gerçekleştiremeyecekler. Kuzu kuzu tutuklanacaklar. Buna kim inanır?!

Subaylar ve Genelkurmay Başkanlığı, olay öylesine gerçekdışıydı ki, ciddiye almadılar, bunu mürteci iktidarı madara etmenin bir fırsatı saydılar. Güya AKP’yi gülünçleştireceklerdi. TSK’ya tuzak kurmaya cesaret ettikleri için itibarları iki paralık olacaktı.

Eğer Moskova duruşmalarından haberleri olsaydı, ifade vermeye giderken dizleri titrer ve hiç akıllarına getirmedikleri bir darbe yapmak zorunda kalırlardı.

Karşılarında Anayasa Mahkemesi tarafından irtica odağı olmaktan mahkûm edilmiş bir parti vardı. Sabıkası kabarıktı. Küçük gördüler, hafife aldılar ve tuzağa düştüler.

***

Davalar baştan sona bir Sisyphos işkencesiydi. Avukatlar ve bizzat sanıklar, iddiaların saçmalığını her duruşmada kanıtladılar; davanın rezil kayasını dağın tepesine çıkardılar. Ya da çıkardıklarını sandılar. Ertesi duruşmada, kaya, duruşma salonunun ortasında duruyordu.

***

Mahkeme kararını 5 Ağustos 2013 günü dünyaya ilan edecek. Mahkeme sanıklara en ağır cezaları verecek. Sanıklar eğer Laik Cumhuriyet’i temsil etmemiş olsalardı, iş kolaydı!

Ama bu sanıklar Cumhuriyet’i temsil ediyor. Mahkeme Cumhuriyet’i değil iktidarı temsil ediyor. İrtica odağı olduğu Anayasa Mahkemesi tarafından belgelenmiş İrtica Partisi’nin intikamı alınacak. Artık anayasanın, yasaların hükümleri geçersizdir.

***

5 Ağustos 2013 günü, Silivri’de Cumhuriyet’in cenaze töreni var ama cumhuriyetçiler orada diplomalarını alacaklar.

Bu bir başka başlangıç! Bir başka 19 Mayıs!

O gün, orada, diploma töreninde hazır olalım.