68 kuşağı neden başaramadı?
1968’de Avrupada yaygınlaşan gençlik hareketleri, Türkiye’de de üniversite gençliğini etkilemişti. İlk öğrenci eylemi Haziran 1968’de Ankara Üniversitesinde boykotla başlamış, bunu öteki üniversitelerdeki eylemler izlemişti. Akademik amaçlarla başlatılan bu eylemler, daha sonra giderek siyasi içerik kazanmış ve o zamanki Adalet Partisi (AP) iktidarı için büyük bir tedirginlik kaynağı olmuşdu. Bir süre sonra da, siyasetçilerin de kışkırtmasıyla, sağ ve sol görüşlü öğrenciler arasında çatışmalar başlamışdı. KANLI PAZAR olarak anılan 16 Şubat 1969 Beyazıt Meydanı “6. Filo Defol” gösterileri korkunçtu. O gün, Fettullah Gülenin de içinde olduğu, CIA destekli “Türkiye Komunizmle Mücadele Derneği (TKMD)” ve “Milli Türk Talebe Birliğinin (MTTB)” kışkırtmasıyla, sağcılar solculara saldırmışlar ve ölümler yaşanmışdı. Bugünkü AKP yönetiminin saygın siyasetçileri de, o günlerde MTTB’ nin aktif üyeleriydi. Ancak tüm bu karışıklıklara rağmen, 12 Ekim 1969 tarihindeki genel seçimlerde AP yine tek başına iktidar olmuş ve parti içindeki tüm bölünmelere karşın iktidarını sürdürmeyi başarmışdı. Ancak eylemler de devam etmiş; tarihimizdeki en büyük işçi eylemi olan 15-16 Haziran 1970 yürüyüşü gerçekleştirilmişti.
MUHTIRA VE SOLUN TÜKENİŞİ
68 kuşağı tüm demokratik kitle örgütleriyle el eleydi. Ordunun içinde de, her mevkide Millî Demokratik Devrime (MDD) inanmış subaylar vardı. Bu önemliydi, çünkü MDD önce askeri darbe şeklinde gerçekleştirilmeli, sonra da proleter devrim işçi sınıfının hakimiyetini kurmalıydı.
Ama beklenen olmadı, tersine 12 Mart 1971’ de Genelkurmay Başkanı M. Tağmaç ile kara, deniz ve hava kuvvetleri komutanları F. Gürler, C. Eyiceoğlu ve M. Batur Cumhurbaşkanı C. Sunay’a muhtıra vererek, başbakan S.Demireli istifa ettirip, partiler üstü N. Erim Hükümetini kurdurdular. İlk iş olarak da, MDD’e adı karışan tüm subayları re’sen emekliye sevkedip, devrimci aydınlar ve öğrenci liderlerini Ziverbey Köşkünde işkenceli sorgulardan geçirdiler. Bu sorgularda F. Gürler ve M. Batur’un da MDD hareketine önce destek verdikleri, fakat sonra cesaret edemeyip desteklerini geri çektikleri ortaya çıktı.
Aslında Muhtıranın hedefi biz sosyalistlerdik ve bizi yok ederek ABD nin Rusya ile yakınlaşmamamız konusundaki emrini uygulamış olacaklardı. Nitekim, solun silindir gibi üstünden geçip, liderleri D. Gezmiş, Y. Aslan ve H. İnanı, 6 Mayıs 1972 tarihinde Ulucanlar Cezaevi’nde asarak idam ettiler. Ayrıca, Demirel’in o güne kadar TBMM den geçiremediği, 1960 Anayasasında özgürlükleri kısıtlayıcı tüm değişiklikleri de yaptırdılar.
Bu yıllardan sonra, solda provakatörlerin, ajanların içine sızdığı, birbiriyle silahlı çatışmaya giren çeşitli fraksiyonlar ortaya çıktı. Artık o özgürlük ve demokrasi isteyen ve MDD’ i savunan idealist ve doğa sever 68 kuşağı yoktu. Ve sonrasında da, sol asla bir daha toparlanamadı.
İşte 68 kuşağının başına gelenler.
Işıklara koşmuş binlerce gencimize rahmet diliyorum!
Hadi rastgele!