29 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

68’liler ne diyor? -(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

1971 yılında gözaltına alınıp mapus damına girdiğime, mahkemelere çıktığıma, yurtdışına çıkışım uzun yıllar yasaklandığına göre ben de 68’li sayılabilirim.

68’liler Birliği Vakfı Yönetim Kurulu’nun 14 Haziran 2013 günü kamuoyuna ve basına yaptığı duyuruyu okuyunca, acaba ben mi yazdım diye düşündüm.

Cumhuriyet karşıtı bir çetenin iktidarını hazırlayan 12 Mart askeri darbesinin kurban ettiği kuşağın bildirisidir, okuyalım:

***

[“Taksim Gezi Parkı Dayanışma eylemleri giderek ülke çapında toplumsal bir boyut kazanarak siyasal taleplerle ve kentsel duyarlılıklarla örtüşmüştür.

Büyük kitlelerin demokratik çıkışını selamlıyor ve Taksim Dayanışması’nın ortaya koyduğu haklı talepleri destekliyoruz.

68’liler Birliği Vakfı olarak, haklı talepler gerçekleşene kadar bir izleme komitesi kurularak Taksim Gezi Parkı’nda çadırlarla tutulan nöbet sürdürülmelidir.

Bu doğrultuda;

- Hükümetin baskıcı ve faşizan uygulamaları son bulmalıdır.

- İstanbul, Ankara ve Hatay vali ve emniyet müdürleri derhal görevden el çektirilmeli ve haklarında kovuşturma açılmalıdır. Haksız olarak gözaltına alınan ve meşru direnişte olan yurttaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır.

- Türkiye çapında ortaya çıkan meşru ve haklı direniş sırasında halka karşı suç işleyerek olay çıkaran, ölümlere yol açan kamu ve güvenlik güçleri içindeki görevliler saptanarak yargı önüne çıkarılmalıdır.

- Hükümet halkın sosyal yaşamına ve hayat tarzına müdahale etmeye son vermelidir. Kültür ve sanat hayatına yapılan çağdışı ve yoksullaştırıcı müdahaleler son bulmalı; Atatürk Kültür Merkezi (AKM) yıkılmak yerine restore edilerek hizmete sokulmalı, Devlet Tiyatroları’na dokunulmamalı; Taksim Gezi Parkı’na Topçu Kışlası yapılması sevdasından vazgeçilmelidir.

- Toplumda gerginliğe yol açan ve toplumun bir kesimini rencide eden 3. Boğaz Köprüsü’nün ismi hükümetçe gözden geçirilerek derhal değiştirilmedir.

- Hükümete ve parlamentodaki partilere bir çağrımız var: Siyasi partiler ve seçim yasaları gözden geçirilerek demokratik bir tarzda yeniden düzenlenmeli, aynı zamanda seçim barajı kaldırılmalıdır.”]

***

AKP’yi iktidara getirmek için yapılan bir operasyonun kurban ettiği 68 kuşağı ve kadrosunun görüşleri son derece nesnel, barışçıl ve intikam duygusundan uzaktır.

Her şey olup sona ermeden düşünelim: Bu olayların kışkırtıcısı Siyaset Ustası, Gezi Parkı’nın yerine Topçu Kışlası yapılmayacak deseydi, bu olanlar olur muydu?

Alevi cemaati, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün adına itiraz etmek için yaşadığımız olayların yatışmasını ve sona ermesini bekliyor. Hükümeti sıkboğaz etmemek için. Şu zarafete bakın!

Siyaset Ustası’nın önünde biraz zaman var: Geliyorum diyen olaylara engel olmak için, Alevi cemaatini rencide eden bu isimden derhal vazgeçilmelidir. Üstelik bu ay sona ermeden. Unutulmasın ki bugünün yarını da var. Bakarsınız, ilk seçimde iktidardan gitmişsiniz. Bunun hesabını nasıl ve nerede vereceksiniz?

***

Bütün Türkiye’de göstericilere reva görülen zulmün kaynağında bir yığın patolojik tortu var: Kin ve nefretten aşağılık duygusuna, früstrasyondan cinsel tutku ve saplantılara, özenme ve kıskançlıklara kadar. Büyük Usta’dan çevik ve merhametsiz kuvvet mensuplarına kadar... Gezi Parkı’ndaki insanların diploma ve beğenilerini, bilgilerini, bildikleri yabancı dilleri, giyim-kuşamlarını, kızların güzelliğini, erkeklerin yakışıklılığını, birlikte oturup-kalkmalarını, birlikte gülmelerini, birlikte eğlenmelerini kıskanıyorlar... Türbanlı kızlar oradaki oğlanlarla evlenmek istiyor ama mümkün değil; türbancı erkekler oradaki kızlarla evlenmek istiyorlar ama o da mümkün değil...

Bir gün zincirlerinden kurtulup 21. yüzyıla gelecekler ama ben görebilecek miyim, bilemem. Balerin(a) olmayı “sokağa düşmek” sayan Büyük Usta’nın torunlarından biri 50 yıl sonra Kuğu Gölü balesinde dans edecek ve Muhterem’in kemikleri tahtalı köyde sızlamayacak.

***

Anayasa’nın 137. maddesi, yeni anayasada da aynen kalacaktır. Göreceksiniz! “Kanunsuz Emir”le ilgili bu maddeyi hatırlayalım:

“Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve surette çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, tüzük, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emri yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz.

Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.

Askeri hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır.”

***

Bütün Türkiye’deki Gezi Parkı gösterilerinde meydana gelen ölümlerden, sakatlanmalardan, yaralanmalardan, maddi ve manevi yıkımlardan, Başbakan ve hükümetinden göstericileri kovalayan rütbesiz polise kadar herkes sorumludur.

Ölümler, sakatlanmalar, yaralanmalar zehirli gaz silahları ile basınçlı su hortumlarının yönetmeliğe aykırı kullanımlarından meydana geldi. Yönetmelikte, biber gazı bombası iki metre öteden kullanılacak, gaz tüfeğinin namlusu göstericinin kafasına çevrilecek ve tetiğe basılacak diye yazmıyor. Basınçlı suya kimyasal madde karıştırın ve göstericilerin karın boşluğuna, göğsüne ve kafasına su basın diye yazmıyor. Ama bunlar yapıldı, yapılıyor, yapılacak.

Bu dijital ortamda artık suç kanıtlarının ortadan kaldırılması mümkün değil. Şu anda milyonlarca dijital beyinde kayıtlı. Ey, meydanlarda görev yapmaya çalışan polis, yaptığın her şey kayıt altında. Yanındaki arkadaşına da sakın güvenme. Senden daha vicdanlı olduğu için, bir gün, aleyhinde tanıklık edebilir.