Yandex
27 Nisan 2025 Pazar
İstanbul 16°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ardından ekonomik bir bakış

Melih Baş

Melih Baş

Gazete Yazarı

A+ A-

TÜİK’in ‘İstatistiklerle Kadın 2024’ adlı raporu yayınlandı. Kimi bulgulara bakalım. 31.12.2024 tarihi itibarıyla, kadın nüfus 42 milyon 811 bin 834 kişi, erkek nüfus 42 milyon 853 bin 110 kişi oldu. Diğer bir ifadeyle, toplam nüfusun yüzde 49,98'ini kadınlar, yüzde 50,02'sini ise erkekler oluşturdu.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ardından ekonomik bir bakış - Resim : 1

KADININ EKONOMİDEKİ YERİ

2023 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun istihdam oranının yüzde 48,3 olduğu görüldü. Bu oran kadınlarda yüzde 31,3 oldu. En yüksek kadın istihdam oranı, yüzde 38,9 ile TR61 (Antalya, Isparta, Burdur) bölgesinde, en düşük kadın istihdam oranı ise yüzde 19,8 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) bölgesinde gerçekleşti. Yarı zamanlı çalışanların istihdam içindeki oranı kadınlarda yüzde 16,1 oldu. Hanesinde 3 yaşın altında çocuğu olan 25-49 yaş grubundaki bireylerin istihdam oranı kadınlarda yüzde 27,1 olduğu görüldü. Kadın ve erkek çalışanlarda yıllık ortalama brüt ücret-maaş ile hesaplanan gösterge için en yüksek fark yüzde 17,4 ile yükseköğretim mezunlarında, en düşük fark yüzde 13,2 ile yine ilkokul ve altı mezunlarda gerçekleşti. Yıllık ortalama brüt kazanç ile hesaplanan gösterge için ise, en yüksek fark yüzde 20,0 ile lise mezunlarında, en düşük fark ise yüzde 14,9 ile ilkokul ve altı mezunlarda gerçekleşti. 2024 yılsonu itibarıyla 593 milletvekili içerisinde kadın milletvekili sayısının 118 olduğu görüldü. Kabinedeki 18 kişinin biri kadın!

Özel kesime de bakalım. Üst ve orta düzey yönetici pozisyonundaki kadın oranı 2012 yılında yüzde 14,4 iken 2023 yılında yüzde 20,6 oldu. Borsa İstanbul'da işlem gören en büyük 50 şirketin (BİST 50) yönetim kurulu üyelerine bakıldığında, 2016 yılında yüzde 12,2 olan kadın üye oranı 2024 yılında yüzde 19,4 oldu. Tam Zaman Eşdeğeri cinsinden kadın Ar-Ge personel sayısı, 2023 yılında 99 bin 195 kişi ile toplam Ar-Ge personel sayısının yüzde 34,1'ini oluşturdu.

Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistiklerine göre yaş gruplarına göre yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanların oranına bakıldığında, 2024 yılında kadınlarda bu oranın yüzde 31,5 olduğu görüldü. Aynı oranlara 18-64 yaş grubu için bakıldığında, yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında bulunan kadınların oranı yüzde 29,5 olarak görüldü.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ardından ekonomik bir bakış - Resim : 2

KADINLAR GÜNÜ MÜ YOKSA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ MÜ?

8 Mart Dünya Emekçi Kadın Günü giderek Dünya Kadın Günü’ne dönüştü(rüldü) her nasılsa!

Biraz tarihçe anımsayalım. ABD’de 08.03.1857’de yaşamını yitiren 129 kadın işçinin ve Rusya’da 08.03.1917’de Şubat Devrimi’nin fitilini ateşleyen Petrogradlı dokuma işçisi kadınların anısına 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlandı. Bu karar, Alman sosyalist kadın önder Clara Zetkin’in önerisiyle 1921’de Moskova’da yapılan Üçüncü Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda alındı. Çok sonra 1977’de Birleşmiş Milletler Genel Kurul’unda 8 Mart ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak ilan edildi ama bu tarihçeye hiç yer verilmeden! Türkiye’de ilk kez 1921’de kutlanan Emekçi Kadınlar Günü, 1970’lerin ortasında İlerici Kadınlar Derneği’nin öncülüğünde sokaklarda yaygınca kutlanmaya başlandı.

Son yıllarda 8 Mart, kimi çevrelerce işin rengi biraz değiştirilerek kapitalizmin özel günler ekonomisi düzleminde piyasaya canlılık getiren bir gün kimliğine de bürünmüştür. Oysa kimi ortak sorunlar olmakla birlikte, farklı sosyo-iktisadi sınıflardan olan kadınların sorunları farklı.

Bu sorunların üstyapısal olanları bir yana, iktisadi olanlarına bir bakalım.

Nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınların iktisadi yaşamda cinsiyete dayalı olarak maruz kaldıkları eşitsizlik iki başlıkta ele alınabilir. İlki, emperyalizmin 1980’lerden başlayan yeni-liberalizm uygulamaları kapsamında ucuz emek arayışlarında piyasa değeri düşük ikinci sınıf emek olarak kadın emeğinin kullanılmasıdır. İkincisi ise, kentlerde kapitalist iktisadın, kırda feodal yapıdaki tarımsal iktisadın yeniden üretim süreçlerinde karşılığı ödenmeyen ev içi emek (eviçi üretim, aile-çocuk bakımı, yoksulluk-kadın ilişkisi vb.) bağlamında kadın emeğinin sömürülerek kullanılmasıdır. Özellikle ikinci bağlamdaki üretimin, milli gelir hesaplarına girmediğini belirterek geçen haftaki yazımıza bir gönderme yapalım.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ardından ekonomik bir bakış - Resim : 3

KADIN İSTİHDAMINDA DİĞER SORUNLAR

Bir tanesi kayıtdışı istihdam. Erkek istihdamına göre kadın istihdamındaki kayıtdışılık daha fazladır.

Diğer bir konu, insan kaçakçılığı ile de desteklenerek, özellikle dış göç ile ge(tiri)len kadınlar veya kırsal kesimden kentlere ge(tiri)len kadınların niteliksiz işlerde ve hatta fuhuş sektöründe mafyatik biçimde istihdam edilmesi. Bu istihdam sırasında angarya niteliğinde yüksek sömürüye tabi olmaları.

Başka bir konu, emekçi kadınların iş tanımlarının dışında angarya niteliğinde işleri de gönüllü(!) olarak yap(tırıl)ması.

Niteliği yüksek kafa emekçisi kadın işgörenlerin (özel hastanelerdeki doktor kadınlar vb.) de erkek yoldaşları gibi eskiye göreli olarak emek piyasasında emekleri değer yitimine uğramaktadır. Küçük burjuvalar proleterleşmektedir! Aynı onlar gibi aylarca ücretlerini alamamakta, işverenin sermaye olarak kullanımına sunulmak zorunda kalmaktadır.

Kadın işgörenlerin, özellikle kadın kafa emekçilerinin yaşadıkları bir sorun da çalıştıkları işlerde yükselirken engelle karşılaşmalarıdır. Buna cam tavan olgusu da denilmektedir. Ne yazık ki, bu durum siyasal örgütlerde de geçerlidir!

Kadın girişimcilerin sorunları da bambaşka bir yumak oluşturmaktadır: Erkek egemen sektörlerde kadın girişimcilerin kabullenilmemesi, alt orunlarındaki (makamlarındaki) erkekleri yönetirken dirençle karşılaşmaları, iş yaşamındaki ilişkilerde rahat olamamaları, ülkedeki ‘işadamı’ kültürünün aşırı eril olmasının getirdiği sorunlar vb.

BİR İKTİSADİ AKIM: FEMİNİST İKTİSAT

Ortaya çıkan feminist iktisat okulu konusunda hem örgütlenmeler hem de çok geniş bir alanyazın mevcuttur. Meraklısı bu konuda Ufuk Serdaroğlu’nun ‘İktisat ve Toplumsal Cinsiyet’ adlı kitabına başvurabilirler. Feminist iktisat alanında liberal, toplumcu, ekolojist yaklaşımlar mevcuttur. Feminist iktisadın amacının ekonomide kadını değil, kadın bakış açısını da içerecek biçimde ekonomiyi incelemek olduğu söylenmektedir. Karşı çıkılan şey anaakım (neoklasik) iktisadın yaklaşımıdır. Bu bağlamdaki kimi alt yaklaşımların toplumculuğa bakış açıları tartışmalıdır.

Feminist iktisatın ‘ekofeminist iktisat’ denilen alt tipinde ekolojik sömürü ve kadın sömürüsü koşutluk taşımaktadır. Bu görüşe göre doğa katliamı ile kadına şiddet ikiz kardeştir. Doğanın savunulmasında kadınların ön planda yer alması da bu görüşü desteklemektedir. Meraklısı bu konuda Vandana Shiva’nın ‘Ekofeminizm’ ve Emet Değirmenci’nin ‘Kadınlar Ekolojik Dönüşümde’ adlı kitaplarına başvurabilirler. Ağaçkakan dergisi için benim hazırladığım çok geniş bir Ekofeminizm ekine de

başvurulabilir. (https://www.nadirkitap.com/agackakan-aylik-dergisi-cilt-1-sayi-1-eylul-dergi16861518.html)

BİR YÖNETSEL AKIM: DİŞİL YÖNETİM (DİŞİL YÖNETİŞİM)

İş yaşamında eril yönetime karşı bir seçenek olarak ortaya atılan dişil yönetim / yönetişim akımına göre, kurumsal yönetimde egemen eril değerler yerini dişil değerlere (birey yerine takım ruhlu, matematiksel-mantıksal zekâdan çok duygusal zekâya önem veren, benmerkezcilik yerine alçakgönüllülüğe odaklanan vb.) bırakmalıdır.

Not: TÜİK’in İstatistiklerle Kadın adlı raporuna bkz. : https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Istatistiklerle-Kadin-2024-54076

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız