8 Nisan’da Silivri -(TAMAMI)
Yer ve gök arasından güneş görünmüyor. Yolları inatçı bir sis kaplamış. Vatanın dört bir yanından yola çıkan tam 450 otobüs Silivri’in 3 kilometre ötesinde kuyrukta.
Bu ülkenin halkını korumakla görevli polisi, jandarması, otobüslerinden inen insanları, boğan, gözlerini kör eden biber gazı bombaları altında balçık çamurlu tarlalara sürüyorlar.
Nedir zulmet, nedir bu insafsız ve kardeşi kardeşe kışkırtan dehşet fırtınası? Nedir bu sevgi yerine nefret? Hukuk ve adalet arayanlara uygulanan vahşete varan ortamı yaratan devletin kendi vatandaşına layık gördüğü bu muamele? Bir gazeteci Genelkurmay Başkanı’nı o savaş alanını andıran giderek acımasız olan kendi halkının kuvvetlerine karşı müdahaleye çağırıyor. Ses size ulaştı mı Sayın Orgeneralim?
Sanki “gaflet ve dalalet” kol geziyor. Sanki emperyalistler ülkemizi işgal etmişler, sanki bütün kalelerimiz zapt edilmiş, sanki orduları yok edilmiş! Sanki 19 Mayıs 1919’dayız ve millet sizden medet ummakta!
Türk bayraklarıyla marşlar söyleyerek topsuz tüfeksiz adalet isteyen, Anayasanın evrensel hukukun kendilerine verdiği direnme hakkını kullanan milletin karşısında; bizim vergilerimizle beslenen Robocop’lar, ellerinde kalkanları barikatlar kuran jandarma erlerimiz.
Hesap büyük hesap
Daha dün akşam TV kanalları Mısır’a ‘demokrasi’ adı altında getirilen faşizmi protesto eden Mısır halkının direnişini gösteriyordu.
Tunus, arkasından kanla yazılarak, insan kelleleri alınarak Libya’ya götürülen ileri demokrasi! NATO uçaklarının dümdüz ettiği Libya’nın halini görmüştük. İnsanlarımız sormakta: “Arap baharından sonra sıra Türk yazına mı geliyor yoksa?”ABD Dışişleri Bakanı Kerry işareti verdi ya! Obama ile Erdoğan Esad devrilince Suriye entegrasyonu üzerinde anlaşmışlar ya!
Bunun adını başka türlü koydular: “İleri demokrasi!”
Bu nasıl demokrasidir ki; Silivri’de hukukun çiğnenmesine, adaletin yerine adaletsizliğin yer alışını bize izlettiriyorlar?”
Bir ülkede “kanun, kanun “diyerek kanunlar tepeleniyorsa, hukuksuzluk devleti sarmışsa ibret alın ve ona göre davranın. Devletin halkını korumakla görevli ordusu tarihinde görülmemiş bir itaat duygusunu ‘demokrasi’ adına selamlıyorsa, başımıza görün ki daha neler gelecek?
Demokrasiye uzanan yolda hiç tanımadığımız bir dönüşümle karşı karşıyayız. Öyle bir dönüşüm ki; anlı şanlı TSK, 5 bin kişilik çetenin 1500’nü alt edememiş ve artık başını önüne eğen bir kurmay takımı yaratılmışsa, o ülkede ne özgürlük ne de hak arama, adalet isteme olanağı kalır?
Devlet kendi insanını jandarma dipçiği göstererek terbiye eder mi? Türk Milleti hala Aslan Köyün acısını içinde taşıyor, unutmuyor. Ya bugün olanlar unutulacak mı?
Kimseye yutturamazsınız
Silivri’de zindanlara tıkılan bu ülkenin kahramanları suçlu, devlete kafa tutan çetebaşı, güçlü adam sayılıyor. TSK terör örgütü ilan edildi. Yurtseverlere yalnız olmadıklarını göstermek için Silivri’ye koşan yüz binlerce insan kırmadan dökmeden demokratik tepki koyamıyorsa, ülkede demokrasinin D’si bile yok demektir.
İktidarlar sandıkta çıkarlar; başarılı oldukları kadar kalırlar ve sandıktan başka bir iktidar çıkabiliyorsa, işte o ülkede demokrasi vardır. Demokrasiden diktatörlüğe kayış başlamışsa, kimselere bunu yutturamazsınız.
Merhum Menderes’i o hazin sona götüren “Tahkikat Komisyonları kurarak” özgürlükleri ortadan kaldırmak istemesiydi. 555K, 28 Nisan üniversite olayları ve sonuçta doğan siyasi boşluğu dolduran askeri bir hareket..
Türkiye neler kaybetti bir düşünün. Bir insanın tutkuları aklından dört parmak yukarıda olunca, ya da verilecek hesabı varsa, giderek akıl tutulmasına uğrar, sertleşir ve bazen yanına ve arkasına geçen yabancı güçlere güvenebilir ve hataların en büyüğünü kendisini seçenlere karşı işlemeye başlar. Menderes iktidarı için sonun başlangıcı, Tahkikat Komisyonu’nu kurmasıyla başlamıştı. Keşke kurmasaydı!
Şimdi daha vahim bir manzarayı 8 Nisan Pazartesi Silivri sergilemekte.
Siyasetin devreye girmediği, ana muhalefetin gevşek kaldığı zamanlarda böyle nice Silivri olayları yaşanır.
Sonra ne olur bilir misiniz?
Silivri’deki kar topu birleşe, birleşe büyür yeni milli irade olur ve önüne geleni- kim olursa olsun- altında ezer götürür.
Kahramanlar hep kahramandır.
Suç işleyenlerin şimdiki durumuna sakın kanmayın. Onların adları eski canilerden, eski zorbalardan öteye asla geçemez.