16 Eylül 2024 Pazartesi
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD 5. Filosu Asya denizlerinden defolup gitmeli

Halil Özsaraç

Halil Özsaraç

Gazete Yazarı

A+ A-

Basra Körfezi dendiğinde, petrol ihracatçısı devletler akla gelir. Basra Körfezi’nden başka Kızıldeniz, Umman Denizi ve Yemen Denizi’ne çökmüş durumdaki ABD 5. Filosu’nun komuta karargâhı, Basra Körfezi’nin OPEC üyesi olmayan tek ülkesi durumundaki Bahreyn’in Manama Limanı’ndadır. ABD 5. Filosu’na komuta eden bu karargâhtaki ABD personelinin sayısı 8.000’dir. Bakın; 5. Filo’daki toplam personel sayısından değil; 5. Filo’ya komuta eden karargâhtaki ABD personelinin sayısından bahsediyorum. Tekrar edeyim, 5. Filo’yu uzaktan sevk ve idare eden insan sayısı bile 8 bin... Peki, ABD kıyılarından binlerce mil mesafede bulunan ve gerek NATO üyeleri gerekse bölgedeki ortakları tarafından epeyce desteklenen ABD 5. Filosu’nun Batı Asya’nın en kritik sularında ne işi var?

ASYA DENİZLERİNDE VARLIK GEREKÇESİ BULMAKTA  ZORLANAN BATI

Kendilerine sorarsanız; 5 yıl öncesine kadar deniz haydutluğuyla mücadele etmek için oradaydılar. Ama, deniz haydutluğundan epeyce zarar gören Çin’in 2017 yılında bölgede üslenme gayretleri ortaya çıkınca -ilginçtir- 5. Filo’nun sorumluluk sahasındaki deniz haydutluğu olayları, -sanki bir merkezden talimat almışçasına- 2018’de şak diye kesildi. Deniz haydutluğu tutmayınca, bu defa küresel uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele bahanesine sarılan ABD 5. Filosu, müttefik ve ortak devletlerin savaş gemileri ile birlikte, Asya denizlerindeki ticaret gemilerine denetim yapıp durmaktadırlar. Ne hikmetse, 5. Filo’nun denizde uyuşturucu taşıdıkları şüphesiyle durdurup kontrol etmeye kalktıkları gemiler, ya İran balıkçı gemileri ya da İran limanlarını kullanmak isteyen ticaret gemilerinden başkaları olmamaktadır… Dünya uyuşturucu trafiği, deniz haydutluğu, terörizm vs. ile mücadele bahanelerinin arkasına gizlenmeye çalışıp özelde de İran’ı yıpratmaya odaklanan ABD 5. Filosu’na verilen görevin; birer ABD Denizi’ne dönüşmüş durumdaki Asya denizlerindeki emperyalist hegemonyanın devamını sağlamak olduğu, açık ve nettir.

Yeri gelmişken belirteyim: 5. Filo bünyesinde yeni kurulan Görev Kuvveti 59 (Task Force 59), dikkatimi epeyce çekmektedir. ABD Görev Kuvveti 59, dünyanın çeşitli teknoloji şirketlerinden topladığı, birbirine benzemez nitelikteki onlarca değişik tipte insansız deniz aracını (İDA/SİDA’lar), yani denizde yüzen onlarca çeşit silahlı/silahsız robotu, Basra Körfezi içinde çok yoğun olarak kullanmaya başlamıştır. Anlayacağınız ABD, geleceğin robot savaş gemilerini -önceden- tecrübe etmek için fırsatlar vereceğini düşündüğü Basra Körfezi’ni, özel bir test alanına dönüştürmek niyetindedir.

BASRA KÖRFEZİ’NE KİM BAĞIMLI?

Çıkarlarına düşkün ABD’nin bölgedeki devasa askerî varlık sebebini, ekonomisi petrole dayalı ABD’nin çıkarları üzerinden yorumlamak klasikleşmiştir. Acaba öyle mi? ABD, 2022 yılında 322 buçuk milyar dolarlık mineral yakıt, yani petrol, gaz, kömür ve türevlerinden satın almıştır. İlginçtir, yine 2022’de 378 buçuk milyar dolarlık mineral yakıtı da dünyaya satmıştır. Anlayacağınız ABD, dünyadan satın aldığından daha fazla fosil yakıtı dünyaya satmıştır. Daha da özet bir anlatımla, ABD’nin dev ekonomisi, fosil yakıtın hem alıcısı hem de satıcısıdır. Bu gerçeğe rağmen, ABD’nin dünyaya hiç mineral (fosil) yakıt satmadığını ve 2022’de dünyadan satın aldığı 322 buçuk milyar dolarlık mineral (fosil) yakıta bağımlı olduğunu varsayalım. Bu varsayımda, ilk sorgulanması gereken şey; ABD’nin mineral (fosil) yakıt ihtiyacını hangi ülkelerden karşıladığıdır. ABD’nin petrol ihtiyacının çoğunu başta Suudi Arabistan olmak üzere Basra Körfezi ülkelerinden karşıladığını düşünüyorsanız büyük bir yanılgı içindesiniz. Çünkü, ABD’nin 2022 yılında dünyadan satın aldığı mineral (fosil) yakıtın, 164 buçuk milyar dolarlık kısmı, yani %51’i sadece ve sadece Kanada’dan; 26,5 milyar dolarlık kısmı, yani %8’i sadece ve sadece Meksika’dandır. ABD, 2022’de dünyadan satın aldığı mineral (fosil) yakıtın yalnızca 37 milyar dolarlık kısmını, yani %11’ini Basra Körfezi’nden karşılamaktadır. Bakın burası önemli: Basra Körfezi ülkeleri, başta Çin olmak üzere, Asya devletlerinin temel mineral (fosil) yakıt tedarikçileridir. Batı, sanılanın aksine Basra Körfezi petrolüne o kadar da bağımlı değildir. Basra Körfezi petrolüne asıl bağımlı olan devletler, Batı’da değil, Asya’dadır. Asya devletlerinden tek başına Çin’in 2022 yılında, Basra Körfezi ülkelerinden 193 milyar dolarlık mineral (fosil) yakıt satın aldığını biliyoruz. Özetlersek 2022 yılında Çin, Basra Körfezi’nden ABD’ye göre 5 kattan daha fazla mineral (fosil) yakıt satın almıştır. Anlayacağınız, Çin’in Basra Körfezi enerji pazarına bağımlılığı korkunç düzey iken, ABD’nin böyle bir bağımlılığı yoktur.

Yazının başında sorduğum soruyu tekrarlayayım: ABD 5. Filosu’nun Basra Körfezi’ndeki varlık sebebi nedir? NATO’cuların cevabı, yine “ABD’nin ulusal/küresel çıkarlarını korumak” filan gibi klasik bir cevap olacaktır. Biz Asyalıların cevabı ise, “Petrol ve doğal gaza erişim derdi bulunmayan ABD’nin oradaki varlık sebebi, çıkarlarını filan korumak değil; Basra Körfezi’ndeki enerji kaynaklarına bağımlı durumdaki Asya devletlerinin enerji gereksinimlerini zorlaştırmak, böylece Batı’nın lehine süregelen haksız rekabet ortamını muhafaza etmektir.” olacaktır. Sonuç olarak, ABD emperyalizminin kendini sürekli kılmak istemesi, şaşırtıcı değildir. Ama Asya’nın bundan kurtulmak istemesi de şaşırtıcı değildir. Türkiye dâhil tüm Asya’ya düşen, ABD’nin denizler üzerinden kurguladığı hegemonyaya boyun eğmek, bölgesel ara formüller ile emperyalizmi bir süreliğine katlanılabilir duruma getirmeye çalışmak, küresel soygunculuğa uyum sağlamak filan değil; sıkıca birleşerek emperyalizmi, tüm Asya denizlerinden defetmek ve bir daha gelmemek üzere kendi denizlerine geri yollamaktır. Unutmayın, denizler, emperyalizmin güç kaynağıdır; denizlerinizi emperyalizmin elinden geri alırsanız, emin olun, ortada emperyalizm diye bir şey kalmaz.